"Üstü açık bir arabanın yolcu koltuğunda neşeli bir şekilde radyoda çalan bir şarkıya eşlik ediyordu Hayal. Rüzgar saçlarını savururken bu şarkıya eşlik eden tek kişinin kendisi olmadığını fark etti. Bu ses hem çok tanıdık hem de çok yabancıydı. Sesin sahibini görmek için kafasını sola doğru çevirdi. Güneş birden gözünü alınca yanındaki adamın yüzünü çok göremedi ve elini güneşe siper etmek için kaldırdı. Yanında ona gülümseyerek hala şarkıya eşlik eden kişi Min Ho'ydu. Birden kendine geldi. Tabii ki O'ydu başka kim olabilirdi ki? Birlikte okyanusa güneşin batışını izlemeye gidiyorlardı. Hayal'in en çok yapmak istediği şeylerden birisiydi bu: sevdiği adamla okyanusta güneşin batışını ve doğuşunu izlemek.
Okyanusa geldiklerinde güneş ufuk çizgisine yaklaşmaya başlamıştı. Hemen örtüyü serdiler. Hayal başını Min Ho'nun omzuna koymuş, güneşi izliyordu. Min Ho da bir eliyle Hayal'in beline sarılmış diğer eliyle de onun elini tutuyordu. Yanağını Hayal'in başına yaslamıştı ve gülümseyerek güneşe bakıyordu.
Güneş artık ufuk çizgisiyle birleşmişti. Gökyüzü şahane günbatımı rengini almıştı. Hayal gözlerini ayıramıyordu. Düşündüğünden çok daha güzeldi manzara. Eskiden olsa hemen fotoğrafını çekerdi ama aldığı yeni kararla sadece 'anı' yaşıyordu. Güneş tamamen kaybolduğunda derin bir iç çekip Min Ho'ya dönmüştü. Min Ho'nun onu izlediğini görünce hem şaşırmış hem utanmıştı. Ona teşekkür etmek için dönmüştü aslında ama o sımsıcak gözleriyle karşılaşınca adını bile unutmuştu. Min Ho'nun gülümsemesi onu da gülümsetmişti. Şimdi ikisinin de birbirlerininkiyle tıpatıp aynı olan gamzeleri görünüyordu.
Teşekkür etmesi gerektiğini hatırlamış olacak ki gözlerini önce ellerine sonra tekrar onun yüzüne odaklamıştı. Sonunda "Teşekkür ederim beni buraya getirdiğin için. Aslında daha çok yanımda olduğun için." diyebildi. Min Ho daha fazla gülümseyip "Asıl ben teşekkür ederim beni gerçek hayatta da yaşattığın için. Hayatıma girdiğin için." dedi ve Hayali öptü. Yanaklarına hücum eden kanı hissedebiliyordu Hayal. Min Ho geri çekilip Hayal'e baktı ve "Yüzündeki şu renk günbatımından çok daha güzel" deyip kıkırdadı. Ahh harika! Hayal daha da kızarmıştı ve bunu gizlemek için birden ayağa kalktı. Min Ho'ya arkasını dönüp kumda yürümeye başladı. Biraz ilerlemişti ki kendisini arkasından koşarak gelen Min Ho'nun kucağında buldu. Min Ho kahkaha atarak okyanusa doğru koşuyordu. Hayal 'Hayır hayır lütfen!!!' diye bağırsa da Min Ho dinlemedi ve onu suya bıraktı. Tamamen bırakmamıştı ama beline kadar ıslanmıştı Hayal. Bunun acısını çıkartmak için Min Ho'nun sırtına atladı ve onu suya batırmaya çalıştı. Gücünün yetmediğini farkedince başka bir yol denedi. Ellerini boynuna, bacaklarını beline sıkıca doladı ve kendisini geriye bıraktı. Min Ho Hayal tamamen ıslanmasın diye uğraşırken dengesini kaybetti ve birlikte suyu boyladılar. Hayal sırılsıklam olsa da amacına ulaşmış, yanında Min Ho'sunu da ıslatmıştı. Ayağa kalkıp elele kahkahalarla örtülerine ilerlediler. Hayal yanında havlu ve kıyafet getirmişti çünkü olacakları tahmin etmek zor değildi. İkisi de kurulanıp kıyafetlerini değiştirdiler. Örtünün üzerine yarım cenin pozisyonunda yattılar. Böylece hem Hayal Min Ho'nun dizine, hem de Min Ho Hayalin dizine yatabiliyordu. Bu şekilde biraz kestirdiler.
İlk uyanan Hayal olmuştu. Sevdiği adamı uyurken seyretmek onun için eşsiz bir mutluluktu. Öpmek istedi ama hareket ederse sevdiceğini uyandırabilirdi. O yüzden vazgeçip yüzüne dokundu. Sıcacıktı yüzü insanın içini ısıtıyordu. Dudaklarında işaret parmağını gezdirmeye başlamıştı ki Min Ho parmağını ısırdı. 'Ahh!' deyip çekti elini. Min Ho gözü kapalı gülümserken Hayal yavaşça vurdu ona. Min Ho da gözlerini açtı. Karanlığın içinde parlıyorlardı. Sahi ne kadar uyumuşlardı? Hava kararmış yıldızlar ortaya çıkmıştı. Hayal kafasını yıldızlara çevirdi. Çok güzel görünüyorlardı. Doğruldu ve sanki tutabilecekmiş gibi elini yıldızlara uzattı. Min Ho da yanına gelmişti. Elleriyle yerden destek alıp kafasını geriye attı ve o da yıldızları seyre daldı. Hayal sonunda elini indirmişti ama gözlerini yıldızlardan ayıramıyordu. Derken bir yıldız kaydı. Bunun şaşkınlığıyla ikisi de birbirine döndü. 'Hadi dilek tutalım!' dedi Hayal heyecanla ve gözlerini kapatıp bir dilek tuttu. Min Ho da aynısını yapmıştı. Hayal gözünü açtıktan sonra Min Ho'ya döndü ve heyecanla "Ne tuttun?" diye sordu. Min Ho cevap verdi:
- Birlikte uzun bir ömür yaşamayı. Sen?
- Birlikte elele ölmeyi..."
KİŞİLER
Hayal: 24 yaşında beyaz tenli ela gözlü kestane renkli saçlı 1.60 boyunda. İstanbulda yaşıyor. Gazi üniversitesi fizyoterapi mezunu. Mezun olduktan sonra hemen işe başlamak yerine 1 yıl dinlenmeyi tercih etti. Babası büyük bir şirketin ceosu annesinin küçük mütevazi bir cafesi var. 1 yıllık dinlenme süresini annesine cafede yardım ederek değerlendiriyor. Evin en büyük çocuğu. Bir erkek bir kız kardeşi var.
Gül hanım: hayalin annesi 42 yaşında . Lise mezunu. Turna isimli cafeyi işletiyor. Kocasını çocuklarını ve cafesini çok seviyor.
Mehmet bey: hayalin babası.49 yaşında. Boğaziçi üniversitesi işletme mezunu. Mezun olduğundan beri istanbulun en büyük şirketlerinden birinde çalışıyor. Uzun süre önce ceosu olduğu bu şirkette sevdiği işi yapmaktan mutlu. Ailesine çok düşkün.
Batu: hayalin erkek kardeşi. 19 yaşında. Yıldız teknik üniversitesinde elektrik mühendisliği okuyor. 2. Sınıf öğrencisi. Aşırı kıskanç yapısı nedeniyle ablasına da kız kardeşine de karışmaya çalışıyor ama babası müsade etmiyor. Olgunlaşma ile ergenlik arasındaki o ince sınırda gidip geliyor.
İzem: hayalin kız kardeşi. 15 yaşında. Kadıköy anadolu lisesinde 1. Sınıf öğrencisi. Ergenlikleriyle ön planda. Ama ablası onun için rol model teşkil ediyor. Hayalden daha güzel olmanın verdiği özgüvenle biran önce büyüyüp genç bir kadın olmak istiyor. Ablasının Mügeden sonraki en büyük sırdaşı.
Müge: 24 yaşında. Kumral tenli yeşil gözlü siyah düz uzun saçlı 1.65 boyunda. hayalin en yakın arkadaşı. Liseden beri arkadaşlar. Gazi üniversitesi maliye mezunu. Liseden mezun olur olmaz kazandığı bölümü hazırlık nedeniyle hayalle aynı sene bitirdi. Hayalin ankaraya gitme sebebi. Mezun olduktan sonra ikisi de istanbula ailesinin yanına döndü. O da 1 sene ara verdi ve bu süreci abisinin şirketinde yurtdışı bağlantısı kurmakla geçirdi. İleri düzeyde ingilizce ve ispanyolca biliyor.
Efe: hayalin büyük aşkı. Liseden tanışıyorlar ve uzun süre arkadaşlıktan daha büyük bir bağları olmasına rağmen adını koyamadıkları garip bir ilişkileri oldu. Daha sonra sevgili oldular ama bu pek uzun sürmedi. Buna rağmen bağları kopmadı. İkisi de birbirlerini hala seviyorlar ancak iş sevgililiğe gelince ikisi de geri duruyorlar.
Murat: mügenin uzatmalı sevgilisi. İlk baştaki heyecanını koruyamayan aşkları bitme aşamasında. Müge ayrılmayı düşünse de murat her seferinde mügeyi ikna ediyor ve bir şekilde ilişkileri devam ediyor.
Veeee Lee Min Ho: 28 yaşında güney koreli dünya çapında ünlü bir aktör. Hayalin hayranı olduğu tek yıldız.
Kang Min Hyuk: CN blue isimli k-pop grubunun bateristi. Mügenin platonik aşkı.
CN blue nun diğer üyeleri -Yong Hwa, Jong Hyun ve Jung Shin- ilerleyen bölümlerde konuk oyuncularımız olacaklar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆ Hayallerin Ötesinde ☆
FanfictionBüyük umutlara hayallerini kovalayan iki genç kızın öyküsü