Üçüncü Bölüm
I
Odada derin bir sessizlik oldu. Enşide ve çaresizlik içinde bir bekleyişten başka bir şey
olmayan bu sessizliği gene yargıcın sesi bozdu.
"Şimdi araştırmamızın ikinci bölümüne geçeceğiz. Araştırmaya olay hakkındaki kendi
bilgimi ortaya atarak başlıyorum."
Cebinden bir mektup çıkararak masanın üzerine bıraktı.
"Bu mektup eski arkadaşlarımdan Lady Constance Culmington'un ağzından yazılmış.
Onu yıllardan beri görmemiştim. Doğuya gitmişti. Mektup tam onun anlatımıyla, bir
bilmece gibi yazılmış. Bunu anlatmamın nedeni şu. Bizi buraya getiren adam her kimse,
hakkımızda epey bilgi toplamak zahmetine katlanmış. Bu kişi benim Lady Constance'la
olan samimiyetimi biliyor. Dr. Armstrong'un arkadaşları ve kendisi hakkında da bilgisi
var. Marston'un arkadaşının takma adını ve onun ne çeşit telgraflar yollamak âdetinde
olduğunu da biliyor. Bayan Brent'in iki yıl önce tatilini nerede geçirmiş olduğunu ve orada
kimlerle arkadaşlık ettiğini de çok iyi biliyor. General MacArthur'un gizli kalmış yanlarını,
hakkında çıkarılan dedikoduları da biliyor bu meçhul kişi."
Bir homurtu işitildi.
General MacArthur, "Bir yığın yalan bunlar. Saçma hepsi!" dedi.
Sonra Vera haykırdı. "İnanılır şey değil!" Kesik kesik soluyordu. "Deli saçması!"
Rogers da söze karıştı.
"Yalan!.. Hepsi yalan!.. Biz böyle bir şey yapmadık!"
Anthony Marston, "Bu Tanrı'nın belası delinin amacı ne peki?" diye sordu.
Yargıç Wargrave elini havaya kaldırıp herkesi sessizliğe davet etti. Sonra yeniden
konuşmaya başladı. Sözcükleri dikkatle seçtiği belliydi.
"Size şunu söylemek istiyorum. Meçhul dostumuz beni Edward Seton'u öldürmekle
suçluyor. Seton'u çok iyi hatırlıyorum. Karşıma 1930 yılının Haziranında yargılanmak
üzere getirilmişti. Yaşlı bir kadını öldürmekten sanıktı. Avukatı çok başarılı bir savunma
yaptı. Jüri üzerinde de iyi bir izlenim bırakmıştı. Ne var ki eldeki kanıtlar onun suçlu
olduğunu gösteriyordu. Davayı bu temele göre jüriye özetledim. Jüri onu suçlu buldu.
Ben de idam hükmünü jürinin kararına dayanarak verdim. Karara itiraz hakkı vardı. Ama
başvurusu kabul edilmedi ve bir sabah şafakta asıldı. Hepinizin huzurunda şunu
söylemek isterim ki, bu konuda vicdanım rahat. Ben sadece görevimi yaptım. Kararım
doğru ve adildi."
Armstrong, Seton davasını hatırlıyordu. Karar kamuoyunda büyük sürpriz yaratmıştı.
Davanın devam ettiği günlerden birinde avukat arkadaşı Mathews, sanığın beraat edeceğikanısında olduğunu söylemişti. Ondan sonra bu konuda birçok görüşler ileri sürülmüştü;