"UĞURLU ÇORABIMIN TEKİ YOK!"
Seungkwan'ın bağrışları ile yavaşca gözlerimi açarak yattığım yerde oturur bir pozisyon aldım. Etrafa baktığımda etraf da dağılmış bir sürü eşya ve kıyafet olduğunu gördüm, birde onların arasında oturmuş mızmızlanıp aniden sinirle havaya yumruklarını savuran Kwan.
Ne olduğunu merak edip "Neler oluyor" diye sordum, sorum üzerine gözleri parlayarak bana dönen Seungkwan emekleyerek ranzamın yanına geldi, alt tarafta yattığım aynı hizada duruyorduk. Aniden omuzlarımdan tutup beni sarsmaya başladığında, gözlerimi büyüttüm daha yeni uyanmıştım ve bunu yapmaya devam ederse kusucaktım.
Jisoo elini Seungkwan'nın elinin üstüne koyarak "Sadece sarsmak yerine derdini de anlatmak ister misin?"dedi sakin bir sesle.
Seokmin'de arkadan Jisoo'yu onayladığını belirti. Seungkwan ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladı "Uğurlu çorabımın tekini bulamıyorummm..."
Sonda ki harfleri uzatıp dudaklarını büzdü. Bütün bu karmaşa sadece bir tane çorap için miydi?
Ne düşündüğümü anlamış olacak ki olayı biraz daha net bir şekilde anlatmaya karar verdi"Basit bir çorap değil, benim üzerinde gülümseyen mandalinalar olan uğurlu çorabımın teki. Bugün içimden bir ses o çorapların bana verdiği uğura ihtiyacım olduğunu söylüyor"
O çorabı bulmadan bu kargaşanın bitmeyeceğini anlayarak, yardım etmek amaçlı ayağa kalktım, ona yardım edeceğimi anlayan Seungkwan da ayağa kalkıp
"Cansın" diyerek yanağıma küçük bir buse kondurdu. Kıramıyordum işte,şu hayatta ki en büyük zaafım olmuşlardı.
Tam yığına doğru gidip çorabı arayacağım sıra uykulu Wonwoo'nun sesi duyuldu,
"Seungkwan, dün kendi çorabımın tekini bulamadım. Bende senin kilerden bir tanesini geçirdim ayağıma"
gözlerini ovalayıp gözlüğünü taktı.Duydukları ile koşarak elini Wonwoo'nun yorganının altına soktu. Bir balıkçı edası ile oltasına takılan ayağı havaya kaldırdı ve gördüğü çorap ile küçük bir çığlık attı. Sonunda çorabının tekini bulabildiği için mutluydu, şimdi tek yapması gereken uğurlu çoraplarının ona getireceği güzel olayı beklemekti
Hızla çorapları Wonwoo'nun ayağından çıkardı ve kendi ayağına geçirdi.
Her şeyin yoluna girdiğini anladığımda yavaşca kapıya doğru yönelip dışarı çıktım. Yüzümü yıkayarak kendime gelmem gerekiyordu. Bir yandan gözlerimi ovuşturup bir yandan da esnerken tuvalete girdim . Tam lavaboya yönelip yüzümü yıkayacağım sıra gördüğüm surat hiç de yabancı gelmiyordu. Biraz daha düşündüğümde karşımda kinin kim olduğunu hatırladığımda gözlerimi büyüttüm ve istemeden ağzımdan ismi çıktı.
"Mingyu?" dedim şaşırmış bir sesle. Bana döndüğünde bir kaşını kaldırıp bana bakmaya başladı. Nerede görsem tanırdım bu uzun vücudu,sanırım yıllar içerisinde çok fazla değişmiş olacağım ki o beni tanıyamamıştı.
"Jeonghan" dedim gülümseyerek, adımı söylemem ile şaşırıp gülümsemişti, aniden bana yakınlaşıp sarılması ile şaşırmış olsamsa elleri geniş sırtına doladım "Uzun zaman oldu"dedi neşeli sesi ile. Kafamı sallayarak onayladım, "Gerçekten çok uzun zaman oldu" dedim kafamı geriye çekerken."Aynı okulda olmamıza rağmen hiç karşılaşmamız nasıl mümkün oluyor"dedi dudaklarını büzerek, evet büyük bir vücuda sahipdi ama içinin bir çocuktan pekde bir farkı yoktu, seviyordum böyle olmasını. "Pek sosyal biri olduğumu söyleyemem, o yüzden olabilir" dedim gülümseyerek. Bir anda göğüslerini kabartarak "Nasıl ama yıllar içerisinde kat ve kat yakışıklılaşmış mıyım?" dedi dudağının bir kısmını kıvırarak. Cevabı biliyordu ama itlik olsun diye ve egosunu tatmin etmek adına soruyordu. Yer mi lan Anadolu çocuğu, yemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drift Away✩Jeongcheol
FanficKader onların yollarını 2.kez birleştirdi, bu sefer ki şanslarının da uçup gitmesine izin vermemekte kararlıydılar. Birbirlerinin varlıkları ile yaşam bulan bir avuç insan. Yan çiftler: -Soonhoon -Verkwan -Seoksoo -Minwon -Junhao