Siyah Baykuş

204 18 0
                                    

Okula döner dönmez odama döndüm ve kitabıma gömüldüm. Sonraki adımda yüzmeyi öğrenecek ve kolyeyi alacaktım. Kapım aralandı ve babamın başı göründü.
Snape : Babayı görmeye gelmek yok mu?
İçeri girdi ve alnıma bir öpücük verdi. Yanıma oturmasına izin verdim. Beni kolunun altına alıp yaslandı.
Snape : Bakanlık nasıldı?
Diana : Evet. İyiydi. Küçük bir kaos  ile cam yağdı ama bize bir şey olmadı.
Snape : Evet. Abin anlattı. Scamander'ı kurtarmışsın.
Diana : Evet. Yüzmeyi öğrenebilir miyim?
Snape : Tabi. Abin sana gölde öğretir. Yarın derslerden sonra gidebilirsiniz.

Boşluk içinde ne olduğu yılardır açıklanmamış ve boşluk tüm sırları ile evrenin bir köşesinde tüm enerjiyi içine çekerek yatmaktadır.
Kitabın kapağını kapattım ve derin bir nefes aldım. Sonunda kitap bitmişti. Sadece kolyeyi almak kalmıştı. Ağzıma biraz daha sosis sıkıştırıp koşarak Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine gittim.

Bugünkü konu patronustu. Bunu önceden duymuştum. Babam bir kez kullanmıştı ve abim bana bir işaret olacağını söylemişti.
Remus : Patronuslar aileden, nasıl biri olduğunuzdan, sevdiğiniz kişilerden etkilenir ve farklı bir biçim alabilir. Şimdi!
Remus asasını doğrulttu.
Remus : Expecto Patronum!
Mavi, gümüş ışıltılı bir kurt odanın içinde dolaşıp ulumaya başladı.
Remus : İşte böyle. Güzel anılarınıza odaklanın. Mutlu olduğunuz anılara. Ruh Emiciler güzel anıları sevmeyen canlılardır. Onları alt etmenin tek yolu Patronus. Alıştırma yapmaya başlayabiliriz.
Hermione : Expecto Patronum!
Tabi ki Hermione her zamanki gibi önce başlıyordu. Asasından küçük ışıltılar çıktı ve yere düştü.
Remus :  Güzel anılara Bayan Granger.
Harry : Expecto Patronum!
Küçük bir cisim çıktı ve anında yok oldu.
Remus : Çok yakın Harry.
Herkes deneme yaparken ben öylece durmuş onları izliyordum.
Remus : Bir sorun mu var Bayan Snape?
Sesle irkildim ve arkama döndüm.
Diana : Hayır.
Remus : Neden deneme yapmıyorsunuz? Sizin abi ve babanızla çok güzel anılarınız var sanıyordum.
Diana : Evet var ama... Patronusum kötü bir şey çıkar diye korkuyorum.
Remus : Patronus asla kötü bir şey değil. Ne olursa olsun sana çok yardımcı olacak bir şey. Hayvanlar sadece bir benzetme. Ya da bir uyum içinde olduğunuzu gösterme için. Onu önemseme. Sadece iyi anılara odaklan.
Diana : Bilmiyorum.
Remus : Neyi?
Diana : İyi anı... Ne olabilir?
Remus : Abi ve babanın olduğu anılar... Belki Rowan?
Derin nefes aldım. Asamı hafifçe salladım.
Diana : Expecto Patronum.
Minik bir ışıltı çıktı.
Remus : Bunu somurtarak yapamazsın. İyi anılar ve bir tutam mutluluk.
Tam o sırada önümden mavi, gümüş ışıltılı bir geyik geçti.
Remus : Bu... James'in patronusu. Çatal Boynuzlu Geyik. Bunun tek bir sahibi olabilir. Çok iyi Harry!
Harry elinde asası ile gülümsüyordu.
Hermione : Expecto Patronum!
Bu defa bir su samuru kısaca koştu ve kayboldu.
Remus : Çok güzel Bayan Granger. Biraz daha iyi anılar. Gördün mü Diana? O kadar kötü değil.
Diana : Su samuru... Benimki ne olabilir?
Remus : Öğrenmenin tek yolu var.
İç çektim. Asamı sıkıca tuttum. İleriye doğru tuttum. Abimi, babamı düşündüm. Onlarla eğlendiğimiz anları. Başarılı bir şekilde iksir yaptığım anları. Tom'u... Derin düşüncelere daldım. İyi gidiyordu. Ama bir an kötüleşti. Büyüyü söylerken kötü düşüncelere itildim.
Diana : Expecto Patronum!
Babamın abimi boğması, Tom'un duvara kıstırılması,  Rowan'ın ölüm anı, ilk kurt oluşum. Bu şeyin içinden çıkmak için gözümü açtım. Başım ağrımaya başlamıştı. Simsiyah bir patronus vardı. Gittikçe büyümüş ve  bir çeşit baykuş şeklini almıştı. Karşıya doğru giderken geriye siyah dumanlar bırakıyordu. Önünde duran çocuğun içine doğru daldı. Çocuk boğazını tuttu ve yerde kıvranmaya başladı. Ne olduğunu biliyordum. Bir şekilde büyüme DeadBlast girmişti ve çocuğu öldürüyordu. Asamı geriye doğru çektim ve siyah baykuş çocuğun içinden çıktı. Çocuk yerde yatılı kaldı. Asamı sağa doğru indirdim ve baykuş yarılıp kayboldu.
Remus : Diana! O neydi?
Diana : Bilmiyorum! Bilmiyorum!
Kendimi kenara attım. Tüm sınıf bana korkuyla bakıyordu.
Lara : Onun içine şeytan kaçmış...

Dumbledore : Emin misin Diana. O büyü kendi kendine olamaz. Ekstra bir şeyler olmalı. Bilerek yapmazsın biliyorum ama bunun kaynağı ne?
Diana : Bende bilmiyorum.
Dumbledore : Pekala.
Diana : O baykuş.... Patronusum muydu? Yoksa içine büyü kaçmış bir şey miydi?
Dumbledore : Bence içine büyü kaçmış patronusundu. Baykuş. Tam senlik. Bunun kaynağını bulursan bize de ilet lütfen. Çıkabilirsin.

Dumbledore'un ofisinden hızla odama döndüm ve kendimi yatağıma attım. Başım ağrımaya devam ediyordu. Başımı tutup sıktım.
Voldemort : Evet sana fazla geldi.
Voldemort karşımda oturmuş beni izliyordu.
Diana : Ne yaptın bana? Kolyeyi almadım bile.
Voldemort : Sana hep ne diyorum ben? İçinde yatıyor ve güçleniyor. Bu onun ortaya çıkması için bir gösterge. Kolyeyi en kısa sürede al. Element ve diğer şeyleri kontrol etmeye başla. Senden bir isteğim olacak. Sen Element Nöbetçisisin. Ancak kolyeyi aldığın zaman kristalleri çıkarıp 10 adet kolye elde etmeni ve bazı kişilere vermeni istiyorum. Bir tanesi benim olacak. Hepsini takıp güç kullanmak tehlikeli. DeadBlast'ı istiyorum. Kalanlar senindir.
En tehlikeli olan DeadBlast'tı. Adam öldüren... Ancak reddedemezdim. Başımı sallamakla yetindim ve arkamı dönüp başımı ovmaya devam ettim.
Voldemort : Ancak senin içinde 10 tanesi var zaten. Bu yüzden  her şeyi öğrendiğin zaman tehlikeli biri olacaksın. Bütün güçler sende var. Kolye sende olduğu zaman 10 parmağının her biri ayrı bir güce sahip olacak. Tabi biri gidecek.
Diana : Bu ne için?
Voldemort : Sorgulama. Madalyon.
Elini uzattı. Boynumdan madalyonu çıkarıp verdim. Alıp ateşte kaybetti.
Voldemort : Beni anladın umarım. On gücün hepsine sahip olmak için fazla küçüksün.
Diana : Sadece bunun için mi?
Voldemort bana öfkeyle baktı.
Voldemort : Öfkeleniyorum Diana. Ve seni üzmek veya canını acıtmak istemiyorum.
Omzumu silktim.
Voldemort : DeadBlast'ı bana verecek misin?
Düşündüm. En tehlikeli kristal.
Voldemort : Tahmin ettiğim gibi. Yapacaklarımdan korkuyorsun. Şuan bir adımım yok. Eğer 5 yıl daha bana sadık kalır ve kristalleri korursan 5 yıl sonra büyük bir yardımın dokunacak.
Başımı daha çok sıktım. Voldemort'un ellerini başımda hissettim. Yavaş yavaş sıktı. Üstüme yavaşça yorganı örttü ve kayboldu.

Abim içeri girdi.
Barty :  Ne oldu?
Yan tarafım çöktü.
Barty : Sana yüzme öğretmeyecek miyim?
Diana : Başım...
Abim alnımı öptü ve masaja başladı. Daha iyiydim.
Diana : Gidelim.

Abim ile göl kenarına gittik. Havlumu bir yere bıraktım. Abim üstündeki tişörtü çıkardı. Altında ise mayosu vardı. Daha hiç yüzmemiş biri olacak hiç bir şeyim yoktu. Bu yaz umarım olurdu. Kıyafetlerim ile yüzecektim. Suya baktım. O sırada abim koşarak geldi ve suya atladı. Biraz kayboldu ve sonra ortaya çıktı.
Barty : Hadi gel!
Ayağımdan ayakkabılarımı çıkardım ve yavaşça suya girdim. Buz gibiydi. Küçük adımlarla ilerlerken su derinleşti ve aşağı battım. Hızla abim kolumun altından yakaladı ve beni kendine yasladı.
Barty : Hazır mısın Prenses?
Diana : Sayılır.
Barty : İskelenin ayağına tutun ve önce beni izle.
İskeleye tutundum. Abim bana nasıl yüzmem gerektiğini gösterdi. Yanıma gelip beni kendine çekti ve ortaya götürdü.
Barty : Sıra sende.
Abim gibi durmaya çalıştım. Aşağıdan beni tuttu ve şekil verdirdi. Kollarımı çırptım ve anında aşağı doğru indim. Abime doğru atıldım ve beni tuttu.
Barty : Oh. İyisin. Bir kez daha dene.
Yeniden pozisyon aldım. Kollarımı çırpıp biraz ilerledim ve battım. Abim beni tutup çekti. Saçlarımı kulağımın arkasına koydu.
Diana : Yoruldum.
Barty : Hemen?! Neyse. Ben o zaman suyun üstüne yatayım. Sende üstüme geç.
Abim geriye doğru başını attı ve uzandı. Üstüne hafif yattım ve dinlendim.
Snape : Yüzün bakalım! Suda bile yatıyorsunuz...

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin