33- Sanat

2.2K 107 11
                                    

"Uçan balonlara bayılıyorum." Birce heyecanla yanıma gelip bahçedeki uçan balonlara hayranlıkla bakarak konuştu. Üç renkten oluşan uçan balonları parlak bir iple aşağısındaki küçük ev figürlerine bağlamıştık.

"Dolunay çok şanslı. Bizim doğum günlerimiz hep sıkıcı geçerdi." Melina keyifsizce sandalyeye vurup sonra oturdu. Balonları tek tek patlatmak istiyormuşçasına onlara bakıyordu. Birce de başını öne eğince dayanamadım. Dolunay için yapıyor olduğum dilek ağacını boyama işini bir kenara bırakıp ikisine baktım.

"Doğum günlerini özel kılan şey nedir biliyor musunuz? Çoğu insan bunu bilir ama fark etmez."

"Neymiş?" Birce merakla bana bakarken Melina keyifsizce ayaklarını sallıyordu.

"Hadi tahmin edin bakalım?"

"Düzinelerce oyuncak, oyun parkuru, dilediğin renkte şekerleme, çikolatalı pasta... Bence doğum gününü özel kılan bunlar..."

Melina anlatırken iştahım açılmıştı resmen. Gülerek saçlarını okşadım.
"Muhteşem!"

"Bence herkesin burada olması. Sen, babam, Kiraz teyze, Lütfiye teyze..." Melina, Birce'nin lafını bölerek araya girdi.

"Annem artık çok değişti. Onu da sayabilirsin bence. Babaannem, anneannem ve dedem de. Tolga abi de var. Babamın çok sevdiğimiz arkadaşları, bizim arkadaşlarımız..."

"Babaannem ve anneannem babamla konuşmuyor." diye atıldı Birce hemen. Çocuktan al haberi dedim içimden. Bunca ay yanlış strateji ile bilgi topluyormuşum meğer... Şaka bir yana Fatih de çocuklara sorabileceğimi, en doğru şeyi onlardan öğrenebileceğimi söylemişti ama kesinlikle reddetmiştim bunu. Çocuklar her zaman saf ve masum kalmalıydılar.

"Üç yıldır onlarla doğum günü kutlamadık. Dedem de sadece iş konuşuyor. En son annemle görüşmeye gittiğimizde, benimle büyüdüğümde hangi şirketi kurabileceğimi konuşuyordu."

Melina kıkırdadı.
"Doğru söylüyor."

"Annem... Güzel bir kadın, havalı, arkadaşları arasında eğlenceli... Ama bize karşı hep soğuk. Değişmeye çalışıyor anlıyorum; yine de sanki biz onun çocukları değilmişiz gibi. Sanki o annem değil de Bade annemizmiş gibi."

Melina kafasıyla Birce'yi onaylayıp bana baktı.
"Sahi Dolunay sana anne mi diyecek Bade? Sonuçta onun süt annesisin."

"Bilmem. Hiç düşünmedim. Nasıl istiyorsa öyle söyler herhalde. Sizin gibi."

Birbirlerine baktılar.
"Aslında biz... Biz Bade demek istemiyoruz artık."

"Öyle mi? Ne söylemek istiyorsunuz bakalım?"

"Anne."

Gözlerim bir anda donup kaldı ikisinin üzerinde. Ebeveynleri ne kadar kötü olursa olsun, onlara ne kadar kötü davranırsa davransın, çocuklar, onları savunma ve koşulsuz sevme eğilimi gösterirler. Ebeveynlerinin tek güzel bakışı onların önceki yaptığı tüm kötü davranışları siler, tek iyi bir hareketi tüm dünyalarını rengarenk yapar. Şimdi bir anda gelen bu istek...

"Lütfen... Sana anne diyebilir miyiz artık?" Melina yanağımı sıktı.

"Ama sizin zaten bir a..."

"Biliyorum, evet, bir annemiz var." Gözlerini yukarı devirdi. "Ama sana anne kelimesi daha çok yakışıyor. Öyle değil mi Birce?"

Birce sessizce gözlerime baktı. Hislerimi ölçüyordu. Ne söyleyeceğimi kestirmeye çalışıyordu. "Bence de öyle."

"Canım kızlarım, gelin bakalım." İkisine de sıkı sıkı sarıldım.

"Anne, bir insanın tüm hayatını değiştiren sihirli bir kelimedir. Söyledikten sonra onu bir daha hayatın boyunca geri alamazsın. Bu yüzden ben sizin gibi tatlı çocukların Bade'si olmaktan gurur duyuyorum. Bana anne demeseniz bile sizi o kadar çok seviyorum ki... "

Görevimiz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin