Ben sizin o yorum yapan parmaklarınızı yerim😭
***
Normalde direkt bu fotoğrafları Khun Kinn'e götürmem gerekirken ben öylece oturmuş boş boş ekrana bakıyordum. Bir anda telefonumun çalmasıyla irkildim. Khun Kinn arıyordu. Hemen açtım. "Pete hemen odama gel." Sesi sakin çıksa da bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. "Hemen efendim." Hızlıca yapıştığım koltuktan kalkıp kıyafetlerimi düzelttikten sonra odasına doğru gittim. Kapıyı iki kere vurup bekledim. "Gel" komutuyla içeri girdim ve karşısında saygıyla eğildim."Pete bana son iki gündür rapor vermiyorsun. Dalgınlıktan mı yoksa elinde hala bir şey yok mu?" Söylemeli miydim? Tam söyleyeceğim sırada kapı birden açıldı. Gelen Khun Kim'di. Hemen saygıyla eğilerek selam verdim. Ellerinde siyah eldiven vardı ve tişörtünün ucunda belli belirsiz bir leke vardı. Konuşmasıyla onu inceleyen bakışlarımı çekip önüme eğdim. "Aile toplantısı var. Babam çağırıyor." Khun Kinn kafasıyla onaylayıp odadan çıktı. Ben de peşlerinden gidiyordum ki yerde duran beyaz kağıdı görmemle adımlarımı yavaşlatıp kağıdı aldım. Üzerinde bir adres yazıyordu. Birden kağıdın elimden çekilmesi ile sıçradım. "Kaybettim sanmıştım. Bulduğun için sağ ol." Khun Kim kağıdı alıp toplantı odasına doğru gitmeye başladı.
Geri işimin başına dönecekken bir bedenle çarpıştım. "Hey, Chay! İyi misin?" Hafif sendeleyen beden kendine gelip kocaman gülümsedi. Sarı sırt çantasının kulplarını sıkıca tutarak bana baktı. "Merhaba P'Pete. Abimi gördün mü?" Bugün onu hiç görmemiştim. "Hayır ama büyük ihtimalle aşağı kattaki spor salonundadır." Tekrar bana kocaman bir gülümseme ve teşekkür verdi. Saçlarını karıştırıp bende ona gülümsedim. Chay aşağı gitti bende odama fotoğrafları inceleyip araştırma yapmaya.
Odama gittiğimde hemen büyükannemi aradım. Şu an soru sorabileceğim tek kişi oydu. Birkaç çalıştan sonra telefon açıldı. "Oho, Pete benim güzel oğlum. Seni çok özledim. Ne zaman geleceksin? Hiç beni aramıyorsun." Bu hevesli ve neşeli hali beni gülümsetti. "Büyükanneciğim ben de seni çok özledim. En yakın zamanda gelmeye çalışacağım. Ama şu an iş ile ilgili sorular sormam lazım. Sorgulama ve sadece cevapla tamam mı?" Onaylayan mırıltısı ile birlikte sorularıma başladım. "Babam ne zaman öldü?" Bildiğim şeyi söyledi '2006' tekrar sordum "Annem öldü mü?" Bu sefer cevabı uzun süre bekledim. "Bilmiyorum." Biliyordu. Lanet olsun ben hariç herkes bir şeyler biliyordu. Bunu çözmenin tek yolu kaynağına inmekti. ''Büyükanneciğim fikrimi değiştirdim de bugün oraya geleceğim. Seni fazlasıyla özledim. Ama Khun Kinn seni ararsa, hasta olduğunu ve bu yüzden yanına geldiğimi söyle lütfen. Azarlanmak istemiyorum''
Büyükannem tam bir şey diyeceği sırada telefonu kapattım ve Khun Kinn'in odadan çıkmasını bekledim. Yarım saatin sonunda odadan çıktı ve hemen yanına gittim. ''Efendim, büyükannem biraz rahatsızlanmış. Kısa bir süreliğine onu ziyarete gidebilir miyim?'' Khun Kinn odasına doğru seri adamlarla yürümeye başladı. ''Gidebilirsin tabi ki. Ama görevini aksatmanı istemiyorum Pete.'' dediğini onaylayıp hemen kendime küçük bir çanta hazırladım ve yola koyuldum. Arm'dan beni adaya gitmek için bineceğim geminin yanına bırakmasını rica ettim. Kırk beş dakikalık sessiz yolculuğun sonunda geldik ve vedalaşıp araçtan indim. Bir süre denizin sessiz çığlıklarını izlerken geminin kalkış saatini bekledim. Kaptanın sesini duyduğumda ağır adımlarla gemiye doğru yürüdüm. Hemen güverteye çıkıp boş bir yer buldum ve oturdum. Denizin esen soğuk rüzgarıyla biraz da olsa kendime gelmeye çalıştım.
Resmen kim bilir kaç yıldır benden gizlenen bir kardeşim vardı ve kim bilir kaç yaşındaydı. Annem hayatta mı değil mi onu bile bilmiyordum. En önemlisi de babamdı. Hayatımda en önem ve değer verdiğim kişi bana yalan mı söylemişti. Hayatımdaki herkes beni terk ediyordu yavaş yavaş. Korkuyordum. Yalnız kalmaktan, kocaman dünyada yapayalnız kalıp üşümekten korkuyordum. Her yer ne kadar kalabalıktı. Geminin güvertesi, sahil, yol kenarları, alışveriş merkezleri, otobüs durakları ve daha birçok yer. Ama ben o kalabalıkta bile yalnız hissediyordum kendimi. Benim için hayatta ki en samimi cümle 'seni seviyorum'. Seni seviyorum demek kolaydır. Ama hissederek ve içinden gelerek, gözlerinle, kalbinle ve ruhunla söylemek zordur. Bir anne çocuğunu sevebilir, bir insan kedisini, kuşunu ya da çiçeklerini sevebilir, bir öğretmen ders anlatmayı sevebilir, arılar çiçekleri sevebilir, güneş bulutu sevebilir, bir insan bir insanı sevebilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betrayal or Love || VegasPete
Fanfiction"Pete tarafını seç" Girdiğim bu savaşta yine kaybeden olarak çıkmıştım. Yine kaybetmiştim. Hiçbir şeyim kalmayana kadar her şeyimi kaybetmiştim.