Hatalarım varsa affola. Keyifli okumalar dilerim. ❤
Odanın boyanmasının üzerinden bir hafta geçmişti ve Barış, güzel çocuğa daha sıcak davranmaya başlamıştı. Onun kızaran yanaklarını, attığı utangaç bakışları ve gülümsediği zaman kısılan gözlerini büyük bir zevkle izliyordu. Sırf utandırmak için bilerek sataşıyordu ona. Hayatına ufaktan bir renk girmeye başlamıştı, karanlık olan dünyasına renklerin farkında değildi şimdilik.
Okuldan çıkıp Fatih' in başlarının etini yediği kafeye gitmişlerdi. Barış sıradan bir şeymiş gibi sandalyesini direk olarak Pars' ın yanına çekmiş ve onun için frambuazlı cheescake sipariş etmişti. Pars onun bunu unutmadığını anladığında utanarak başını çevirmiş, gülümsemesine mani olmaya çalışıyordu. Sema yüzünde ki hafif gülümsemeyle onları izliyor, Fatih ise Mahmut' unu arıyordu kafede.
Sohbet ilerlerken Barış' ın dikkati Pars' ın beyaz, minik elleri dikkatini çekti. Oturduğu sandalyesinin oturağını tutuyordu. Elleri oldukça yumuşak duruyordu. Barış gözlerini alamıyordu, içinde o eli tutmasını isteyen bir kor vardı sanki, tutmazsa o kor asla sönmeyecek gibiydi. Yutkunurken derin bir nefes aldı ve yavaşça, hiçbir şey yokmuş gibi eline uzandı. Elinin tersiyle onun elinin tersini okşadı önce, hafifçe. Pars bu ani hareketle irkilirken, Barış onun irkildiğinin farkında bile değildi. Hipnoz olmuş gibiydi, tek düşündüğü o eli tutmaktı.
Önce parmaklarını, parmakları arasına geçirdi. Tenini okşayan sıcaklığı, yumuşacık tenini hissetmesiyle Barış farkında olmadan gülümserken, Pars dikkatle onu izliyordu. Parmaklarını biraz araladığı zaman Barış elini döndürüp elini tuttu. Baş parmağı ile tenini okşarken masada ki sessizliği Fatih bozdu.
"Barış evin yanmış kardeşim." Fatih' in söylediği şeyle Barış bakışlarını ellerinden ayılmış, ona parıldayan gözlerle bakan çocuğa çevirmişti. Hafifçe gülümseyip, elini sıkarken yanıtladı.
"Belki de öyledir kardeşim." yanıtını çevirmişti. Dilinde, bakışlarında olmadan düşünceleri çok eğleniyordu bu durumdan. Onları kandırmıştı. Kafede oturdukları süre boyunca Barış onun elini bırakmamıştı. Pars elinin terlediğini düşünerek çekmeye yeltendiğinde parmakları daha sıkı bir şekilde eline sarılmıştı. Pars kalbini sakinleştirmeye çalışsa da bu konuda başarısız oluyordu. Yenilgiyle arkasına yaslanıp Barış' a baktı. Diğer elinde yarıladığı sigarası, baş parmağıyla şakaklarını kaşırken Fatih' le bir konu hakkında tartışıyordu. Barış üzerinde ki bakışını hissedince hafifçe başını onu izleyen çocuğa çevirdi ve göz kırpıp yarım ağız gülümsedikten sonra önüne döndü.
Pars kıpkırmızı olurken önüne dönüp, suyundan bir yudum aldı. O an Barış' ın ne kadar havalı olduğunu asla unutmayacaktı. Çok basit, hatta klişe denilebilirdi ama hayat klişelerden ibaretti. Acı ama gerçek. Sonu olmayan bir oyun misali, klişeler asla yok olmazdı.
Aşk, kaç büyümden
Aşk, dön ölümden
Aşk, bir sebepten
Gel, gir dünyamaKafede çalmaya başlayan şarkıyla, Pars gülümsedi. Bu şarkıyı oldu olası hep sevmişti. Pınar ile bu şarkı eşliğinde çok dans etmişliği vardı.
Aşk, dön ölümden
Bir sebebten
Gir dünyamaAşk, dön ölümden
Geç tenimden
Gel, gir dünyamaŞarkıyı ufaktan mırıldanırken, Sema ile göz göze gelmişlerdi, genç kız oğlana gülümsemiş ve iki gözünü yumup açmıştı. Onun bu sevimli hareketi ile Pars kıkırdadığında Barış ona döndü. Eli fark etmeden tutuşunu sertleştirmişti.
"Ne oldu?"
"Sema aşkım görüyorsun dimi, gözlerimizin önünde flört ediyorlar. Çocuklarım büyümüşte flörtleşiyor. Ay hanım tut beni bana bişiler oluyor ayol." derken abartılı bir şekilde hayali gözyaşlarını silmiş kendini arkadaşına yaslamıştı. Sema gülerek onun saçlarını karıştırdığı zaman Pars konuştu.
"Siz gerçekten sevgili değil misiniz?" dediğinde masada oturan dörtlü haricinde yan masayı silen garson kulak kabartmıştı. Sema ve Fatih önce birbirlerine bakmış ardından iğrenerek başlarını sallamışlardı. Fatih kolunu kızın omzuna atıp konuştu.
"Biz çocukluk arkadaşıyız bebişim. Aynı zamanda sidik yarışı yapıyorduk kim daha hızlı işeyecek diye. Ben gay' im. Özellikle adı Mahmut olan garsonlara." dediğinde Pars gülmeye başladı.
"Ama bak bu aramızda kalsın çünkü bu bebişimi diğer yaban domuzlarından korumam lazım." dediğinde Pars anlamamıştı.
"Eğitim hayatımız boyunca Sema aşkıma sarkıntılık eden yaban domuzları oldu. Sema ne kadar onları istemediğini söyleyip, tekme tokat dalsa da o salaklar bunu anlamadığı için olaya ben el attım ve bil bakalım ben el atınca ne oldu.
"Geri çekildiler."
"Aynen öyle. Hayır yani kadın sizi istemediğini söylüyor daha ne diye zorluyorsunuz ki. O yüzden onlar insan değil yaban domuzu." dediğinde Pars kıkırdamaya başladığında, Barış boşta ki eline kafasını yaslayıp onu izledi. Fatih arkadaşına bakıp onun ne kadar aşık olduğunu düşünürken dudaklarını büzdü.
"Keşke Mahmut' um da bana böyle güzel baksa." diye mırıldanırken dileğinin çoktan gerçek olduğundan bi' haberdi.
Biraz daha konuşup sohbet ettikten sonra evlerine dağılmışlardı. Barış Pars' ı eve bırakmıştı ve Pars bugünün güzelliğinden dolayı ani bir cesaretle dolmuştu. İkisi de arabadalardı ve konuşmuyorlardı. Aralarında ki sessizlik bile güzeldi aslında, kelimelere ihtiyaçları yoktu.
Bazen kelimeler susar, sessizlik konuşurdu ve sessizliğin konuşması anlayana hakiki gelirdi. Kalp atışları eşlik ederdi bir senfoni edasıyla. Pars artık eve girmesi gerektiğinin farkındaydı.
"Bugün için teşekkür ederim." demiş, uzanmış ve yanağına ufak bir buse kondurduktan sonra kızaran yanaklarıyla kocaman gülümseyerek arabadan inmişti. Arkasında enkaza uğramış bir Barış bıraktığını bilmeden.
Dakikalarca kapalı kapıya bakmıştı Barış, yutkunamıyor, nefes alamıyor gibi hissediyordu. Teni karıncalanıyor, midesi bulanıyordu. Elleri titriyordu ama o bunun farkında değildi. Telefonun çalması ile düşüncelerinden arınmış arayana baktıktan sonra kapatmıştı. Gitmesi gerekiyordu buradan. Şimdi gitmeliydi, bir saniye bile durmaması gerekiyordu.
Gaza basmış güzel çocuğun sokağından çıkmıştı. Nereye gittiğine dair en ufak bir fikri yoktu ve düşünceleri zehirli sarmaşıklarını salarken uzanıp radyoyu açtı.
Sen hatırlamazsın, ben unutmam
Nasıl yandım
Yüreğim kandı sana
Bir umut avunmaya,Bir şarkı sözü bu kadar anlam ifade etmemeliydi.
Sen hatırlamazsın, ben unutmam
Nasıl kıydın?
Yüreğim kandı sana
Bir umut avunmaya,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı
Genel Kurgu"Belki de." Dedi keyif alarak. "En en etkili çözüm aslında en basit olanıdır. " BarışxPars