"Sol, la, si."
Notalar sanki kafamın içinde sallanıyorlardı.
Nefes alış veriş sesim sanki tüm odada yankılanıyor, sonunda benim kulağıma ilişiyordu. Parmaklarım kemanın tellerine dokunmaktan kızarmıştı.
"Tekrar! Sol, si, la, mi."
Alnımdan akan ter sanki göl olup yere damlayacaktı. Parmaklarım iyice güçsüzleşti. Nefes alma hızım arttı. Artık direnecek gücüm kalmadığında sakince kemanı yere bıraktım.
"Ne yapıyorsun Berna!?" diye çemkiren hocanın sesiyle kendime gelmem gerektiğini idrak ettim.
"Parmaklarım.... Çok acıdı," diyerek basitte olsa bir savunma yaptım.
"Daha parça bitmedi farkındaysan!?" diye çemkirmeye devam etti.
"Farkındayım hocam. Özür dilerim," dedim mahçup bir ifade yüzüme takınarak.
"Elli kişilik orkestra senin yüzünden bozuldu. Farkındasın değil mi?"
"Farkındayım," dedim sakin bir sesle.
Elli kişilik orkestrayı bozmak istemezdim ama dayanamıyordum.
"Kendini geliştirmelisin, kusura bakma ama bu seferde seni orkestraya alamayacağım."
"Peki hocam. Nasıl isterseniz," diyerek orkestranın yanından kemanımla beraber ayrıldım.
"Ayak uyduramıyorsun. Anladın mı beni? Bir dahakine çalışırsan neden olmasın?"
Hocanın söylediklerine tepkisiz kalırken bir yandan da kemanımı çantama yerleştiriyordum.
"Başarılar," diyerek buruk bir tebessüm ederek odadan çıktım.
En büyük hayallerimden biriydi orkestrayla beraber binlerce kişi önünde keman çalmak. O hayalimi gerçekleştirmeye çalışıyordum.
Kurs binasının önündeki taksiye binerek evin adresini tarif ettim. Yol boyu içimdeki karamsarlık bulutunu yok etmeye çalıştım ama maalesef ki başarılı olamadım.
Evin önüne geldiğimizde göz ucuyla taksimetreye baktım. Dudak uçuklatıcı fiyatı görünce şaşırmadan edemedim.
"Yüz elli lira... Biraz fazla değil mi?" diye ürkekçe sordum.
"N'apalım kızım? Her şey çok pahalandı. Özellikle de benzin fiyatları aldı başını gidiyor."
"Haklısınız," diyerek çantamdan cüzdanımı çıkarttım ve yüz elli lirayı ödeyip taksiden indim.
Apartmanın bahçesine girdiğimde burnuma yoğun miktarda lavanta kokusu geldi. Kokuyu, uzun uzun burnumun derinliklerine kadar çektim.
"Ne güzel kokuyor," dedim âdeta büyülenmişcesine.
Ağır adımlarla apartmanın girişine geldim. Uzun uzun zile bastım.
"Kim o?"
"Benim baba, Berna."
Ardından otomatik kapının açılma sesi geldi. Apartman binasına girerek asansöre yöneldim. İkinci katı tuşladım. Asansör kapısı kapanmayınca asansörün bozuk olduğunu anladım.
"Aksilikler hep üst üste gelir!" diye söylenerek merdivenlerden çıktım.
Kapıda babam beni tüm sevecenliğiyle karşıladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGU: AŞK
Short Story[ROMANCE TR 2022 AĞUSTOS AYI KAZANANI] Tek oturuşta okuyabileceğiniz bir hikaye! Duygu... Sadece insanlar mı hisseder duyguyu? Bir yapay zeka duyguyu hissedebilir mi? Ya da aşık olabilir mi? Bir yapay zeka şirketi tüm dünyaya ilan verir. Yapay zekay...