"Vay be kızım sen bu adamı fazla incelemişsin. Ne bu karın sevmeler falan!"
"Aman Sude, benimle değil bebekle ilgili. Doğumdan sonra bunu bariz bir şekilde gösterdi zaten."
"Madem ara verdik ben çay koyayım."
Sevgi, kalkıp mutfağa gitti.
"Karnın büyüyünce annen anlamadı mı?"
"Kış ve Ankara çok soğuk. Kalın giyiniyorum. Ayrıca annemin beni veya başka şeyi görecek hali yok. Tetkik için...
"İyi be ben hanımlara çay yapayım, onlar ben yokken konuşsunlar. Hadi hadi baştan anlat."
Sevgi, ikisini de güldürdü.
Bergüzar baştan aldı.
"Tetkik için gittiğimizde akciğerinde bir lezyon saptadılar. Biyopsi yaptılar. Zorlu bir süreç daha bizi bekliyordu ve annem eriyordu.
Geceleri uyuması için ilaç veriyorlardı. Bir gece ayaklarım açılsın diye koridorda yürüyordum.
İlerideki odadan birisi seslendi.
"Kim var orada, bana yardım edin."
Hemen gittim. Altmış yaşlarının ortasında, bembeyaz saçlı bir kadın yataktan inmeye çalışıyordu.
Nasıl yardımcı olacağımı sordum.
"Lütfen şu bastonu verin. Yardımcım herhalde ben uyuyorum diye sigara içmeye indi. Tuvalete gitmem lâzım, ama kalçamdaki ve uyluk kemiğimdeki platinler izin vermiyor."
Neyse kadının işini hallettim, sonra biraz sohbet ettik. Annemi anlattım. Üzüldü.
O da her yıl iki kez burada yatıp fizik tedavi oluyormuş. Ayrıca yüksek tansiyonu olduğu için de tedavi oluyormuş.
Bu tatlı kadınla sohbeti ve ahbaplığı geçen zaman içinde ilerlettik. Bana kendimi daha iyi hissettiriyordu. İnsana ihtiyacım vardı.
Ne yazık ki annemin durumu her geçen gün kötüleşiyordu. Teyzemi çağırdım.
Yıl başını annemle kutlayamadım.
Kızlar biliyor musunuz, yıl başı kutlamalarımdan nefret ediyorum.
Oysa eski zamanlarda, benim nankörlük ve şımarıklık zamanlarımda, annem evi süsler, babam türlü çeşit yemiş ve tatlı alırdı. Çok güzel bir sofra kurardı annem.
Saat on iki de ikisi de bana aldıkları hediyeleri verirlerdi. Sonrada bir birilerine sarılıp salonun ortasında dans ederlerdi.
Bir keresinde babam, anneme harika bir bileklik almış onu görünce bana aldıkları hediyeyi kaldırıp attım.
*Annem aldığına bak. Bir de bana aldığın çöpe.* bağırdım ve odama gidip kapımı kilitledim. Üç gün konuşmadım.
Geçmişe bakıp pişmanlık duymak boşuna. Keşkeler insana hayatı zehir ediyor. Çok kötü bir ergendim!
Bebek için, acımı içime gömdüm ve onu sağlıklı dünyaya getirmek için çaba harcadım.
Şöyle düşündüm, * madem bir yaşamı uzatamadım, bari yeni bir yaşam için çabalamalı onun sağlıklı olması için elimden geleni yapmalıyım*.
Benim için soğuk ve karanlık günlerdi.
Poyraz, beni bu durumda görmemeliydi. Aldığım paranın hakkını verip hayatta belki de ilk kez doğru bir şey yapayım dedim kendime!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLADIĞIMA BAKMAYIN (üç kadın)
Ficción GeneralÜç kadın, üç hikaye. "Tek seçeneğiniz var. Annen mi, doğmamış bebeğin mi?" Üçüncü kadın sordu. "İnsan kendi evladını satar mı?" Birinci kadın sordu. "Çok adice." İkinci kadın konuştu. "Sen hiç seçeneksiz kaldın mı ki?"