Hoş geldiniz 🌸
Kaynaya kaynaya suyu biten tencereyi kapatıp mutfaktan ayrıldım. Ben bu kafayla yemek falan yiyemezdim. Hâlâ fotoğrafa bakıyordum.
15 dakikadır yani.
Altay'a karşı bir adım atmak istiyordum ama bu adım instagrama habersiz fotoğraf atmak olmamalı gibiydi.
Ani gelen mide bulantısı ile telefonu koltuğun üzerine atıp lavaboya doğru koştum. Hayır midemde de bir şey yok ki.
İstiğfar ettikten sonra yüzümü yıkayıp içeri yöneldim. Saatler önce yediğim abur cuburları da kustuğuma göre midem bomboştu.
Kendime dışarıdan bir şeyler sipariş etmek en iyisiydi. Koltuğa fırlattığım telefonumu geri alıp yemek sipariş etmek için uygulamaya girdim.
Canım her şeyi çekiyordu. Şu an karar vermekte çok zorlanıyorum. Döner ve lahmacunu aynı anda yiyebilir miyim acaba?
Fast food yerine ev yemeği mi söyleseydim? Daha sağlıklı gibi olur. Off niye kararsızım?
Altay gelip bana tarhana yapsa da seçim yapmak zorunda kalmasam keşke.
Bir saniye. Mesaj atacak bir konu buldum resmen. Ancak gidip adama 'gel bana tarhana yap' yazamazdım ki. Biz en iyisi paşa paşa yemeğimizi söyleyelim.
Elimdeki telefondan seçeneklere tekrar göz gezdirirken kapının çalınmasıyla duraksadım.
Kızlar niye gelsin ki bu saatte? Ee başka kim gelecek ki zaten?
"Geldiim."
Seslenerek salon ve kapı arasındaki kısa mesafeyi hızlıca kat ettim. Kapıyı açtığımda Altay ve Berke'yi beklemiyordum.
"Selam."
Berke'nin konuşmasıyla aynı şekilde karşılık verdim.
"Merhaba."
"Ben Altay'ı bırakmaya gelmiştim. Malum sakat kendisi. Bir de sana geçmiş olsun demek istemiştim. Ne olmuş ya hastanelik olmuşsun sen."
Konuşmasının sonunda gülmeyi ihmal etmemişti. Ben de aynı şekilde gülerek cevap vermiştim.
"Evet öyle oldu. Bana pek belli olmuyor, biliyorsunuz."
Altay burada olduğunu belli edercesine boğazını temizledi.
"Ben de seni merak etmiştim."
Altay'ın konuşmasıyla yüzüme bir tebessüm oturmuştu. Çok da sırıtmamaya çalışıyordum.
"O zaman buyrun böyle içeri."
Önlerinden çekilip kapının arkasına doğru geçtim.
"Yok ben geçmeyeyim içeri. Geçmiş olsun demek için gelmiştim zaten. Size iyi eğlenceler."
Berke'yi onaylar şekilde kafamı sallamıştım. Gitmek için arkasını döndüğünde Altay içeri doğru hareketlenmişti.
"Salona doğru geçiyorum?"
Sorar şekilde sorduğu soruya 'hı hı' diye cevap verip dış kapıyı kapattım. Allah'ım bütün dilek hakkımı kullanmadım umarım. Arkasından yürüyerek salona yöneldim ben de.
"Ben nasıl olduğunu merak ettim. Sabah kızlar gelince çıktım. Rahatsız olursunuz diye sonra da zaten gitmişsiniz."
"Evet öyle oldu. Daha fazla hastanede durmak istemedim."
"Seni rahatsız etmiyorum şu an değil mi?"
"Yok hayır. Ne rahatsızlığı otursana. Benim mutfakta bir işim var geliyorum hemen."