Karşı Komşu | Yarı Texting

2.4

Voteler verildiyse buyurunuzzz efenimmmm. Bu arada kıymetimi bilin sizin için direkt çeviriden kopyala yapıştır yapmıyorum hee. Tamamiyle doğru Fransızca bu. Doğru mu diye Fransızca yazılan şeyi Türkçe'ye çevirip doğruluğunu kanıtlıyorum yaaaaaa. Bunun şerefine vote ve yorum atın bol bol tamam aşk okurlarım.

.
.

Autry'i uyandırmış hiç üzerimizi değiştirmeden son gazla Tunç'un evine gidip Stéphane'yi hastaneye yetiştirmiştik. Durumu iyiydi ama sadece hafif bir tütsüden olması aşikardı. Muhtemelen kızın yanında sigara içmişti ve kızcağız bu duruma gelmişti.

"Est-ce que ça va? (İyi misin?) " diye mırıldandı Tunç mahçup ses tonuyla. Yazık lan... İnşallah ayrılmazlar. Ayrılırlarsa benim zararıma olur valla.

"Oui, mais ne fume plus autour de moi! (Evet, ama etrafımda sigara içmeyi bırak!)" dedi Stéphane. Yazık lan kıza...

"Je promets. Je vais même arrêter de fumer pour toi. (Söz veriyorum. Senin için sigarayı bile bırakacağım.)" dedi. Lan 1 günlük bile değil kız. Ne bu ya? Kusacağım şimdi aşırı romantikler.

"Allons à la maison.  (Hadi eve gidelim.)" dedi Autry ve küçük adımlarla hastaneden çıktık.

"Lan aşk adam. Ben bu köpeği öldürmem dimi? Akşam mama da vermedim hayvana geberecek yazık." dedim. Dayan pikaçuuuuu. Senin için geliyorum evladımmm.

"Ben verdim merak etme aşk karım." dedi alaylı sesiyle. İşte ideal ilişki. Ne o aşkımlar falan? Hepsi showdan ibaret. İsimleriniz mi yok kardeşim ya?

"Eyvallah aşk adam." dedim ve her zamankinden anıra anıra güldüm. Maşallah Stéphane ve Tunç'ta araba onlarınmış gibi anahtarı almış gidiyorlardı.

"Lan aşk adam. Ben senin evine neden hiç gitmedim? Evlisin dimi o yüzden götürmüyorsun beni o eve." dedim ve elimi alnıma koydum. Dramatiklik bizim işimiz Şükrüüüüüüğ. Autry kahkahaları arasında konuştu.

"Gel bende kal aşk karım." dedi. Vay anasını bu adam beni seviyor ha.

Kollarının arasına girdim ve yola devam ettik. Stéphane'yi ve Tunç'u  arka koltukta görünce gözlerim şok içinde açıldı. Oha lan bunlar öpüşüyorlar. Lan... Bu devam ederse... Ebesinin amı.

"Aile var aile! Ayrılın bakem." diye bağırdım. Tunç bizim varlığımızı unutmuş gibi hemen kızın üzerinden kalktı. Oh valla her buldukları arabada öpüşeceklerse... Öğhk.

Stéphane'nin yanakları kızararak pencereden bakışlarını kaçırdı. Ardından biz bindik.

"Sana kaynanalık çok yakışır." dedi Autry göz kırparak. Ne alakası var şimdi ya. Ama valla yakışırdı. Ohh eski gelinle yeni gelinin dedikodusunu yapacaktım var ya.

"Aşk adam ona daha var hadi önüne dön." dedim ve aklıma gelen şeyle devam ettim. "Ama valla çok yakışırdı bana sahte gelinler mi ayarlasak?" çok güzel olurdu var ya.

"Gelin değil hemde gelinler? Kız iki tane gelini ne yapacaksın?" dedi Tunç. Hayır, iki tane gelin, bir tane damat. Yani iki erkek, bir tane kızım olacak. Şimdi biri eski gelin olacak. Yeni gelin geldiğinde onun dedikodusunu yapacağız. Sonra birde dünürüm olacak. O benim güzel kankam olacak. Sonuçta hep bir destekçi, başka dedikoducu eleman lazım. Ama onunda kızımdan olması lazım. Çünkü kız tarafı erkek tarafı  sevmez. Ya da tam tersi miydi? Tam tersiydi. Olsun be olmazsa bir tane daha dünürüm var.

"Sen anlamazsın. Bak şimdi aslanım. İki tane oğlum, bir tane kızım olacak. Olmazsa daha doğururuz yapacak bir şey yok. Şimdi ilk gelinim eskiyince ikinci oğlumu evlendireceğim. Sonra ilk gelinle yeni gelinin dedikodusunu yapacağız. Sonra tabii dünürlerim olması lazım. Ama bir tane yetmez. Biri kızımın kocasının, diğeri de oğlumun karısının anası olması lazım. Dörtlü bir grup oluşacak ve dünyanın en zevkli olayı gerçekleşecek." dedim. Yazık beyinleri yanmıştı.

"Yani sırf sen dedikodu yapabil diye mi? Hemde dünürlerinle de. Oha kızım aşmışsın sen." dedi Tunç.

"Herhalde aslanım." dedim.

"Nous sommes venüs. (Geldik.)" dedi Autry. Anaaa bu kız Fransızca biliyordu dimi. Yazık biz nasıl Arapları garipsiyoruz o da bizi garipsiyordur.

Olsun. Yine de umursamayıp teşekkür edip gitti. Tunç'ta kalacaktı he. Bunlar işleri pişirirler Ooo.

"Demek üç çocuk he." diye mırıldandı Autry. Hoşt yavaş yavaş.

"Yavaş aşk adammm. Ona daha çok var."