.../.../..../
hadi başlama tarihimizi yazalım.*
1 Yıl önce
Sinan'la masada karşılıklı oturmuş konuşmadan öylece oturuyorduk. Ve bu uzun süreli sessizliği bozan ben oldum.
"Sinan..." ne oldu dermiş gibi yüzüme baktı.
"Bitti."
"Ne? ne oldu şimdi birden bire."
"Duydun işte. Sende kalan eşyalarımı bir ara gelir alırım." sinirlenmiş yüzü kıpkırmızı olmuştu. Umurumda mı? hayır. Fazla bile dayanmıştım. Sinirle yerinden kalkıp dibimde durdu. "Sen tam bir-"
"Ne? ben tam bir ne Sinan söylesene?" kollarımı göğsümün altında bağladım ve cümlesini devam ettirmesini bekledim ama sustu. "Bende öyle düşünmüştüm. Eğer anlamadıysan heceleyebilirim B-İ-T-T-İ."
---
Sinan başımda dikiliyor bende eşyalarımı topluyordum. Bana esip gürlemesine hazırlıklı olarak gelmiştim ama sesini dahil çıkartmıyordu. Garip çocuk. Eşyalarımı toplamıştım ve kapının önüne gelip çıkacakken Sinan önüme geçip beni durdurdu.
"Lütfen bize bir şans ver..." dedi gözlerime bakarak. Benim için ilk şans saflık, ikincisi iyilik, üçüncüsüyse her zaman aptallıktı. Ve ben aptal değildim. Kollarını belime sardığında gözlerime baktı.
"Lütfen..." dedi tekrar yine aynı şeyi yapıyor yine beni kendisiyle yumuşatmaya çalışıyordu. Ama hayır bu sefer izin vermeyecektim.
"Hayır, Sinan olmaz dedim sana sende bırak artık zorlaştırma daha fazla..."
"Ya zorlaştırırsam..." kolları belimi daha sıkı kavradığında yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Cidden beni ilk kez öpme sebebi bu mu olacaktı?
"İstemiyorum dedim çekil önümden..." ittirmeye çalışıyordum ama işe yaramıyordu. En sonunda var gücümle itip suratına tokadı indirdiğim. Suratıma bakıp sırıtmaya başladı. Kaşlarımı çatıp tiksinerek baktım. Garip şey.
"Gerçekten iğrenç bir insansın çekil önümden..." kolumdan tutup beni bodrum kata doğru çekiştirmeye başladı. "Ne yapıyorsun bırak beni!" elinden kurtulmak için çırpınıyordum ama başarılı olduğum hiç söylenemezdi. Beni bodrumda bir odaya iteklediğinde yere yapıştım. Kalkamama fırsat vermeden demir kapıyı üzerime kapatıp kilitledi. Hadi canım şaka yapıyor olmalıydı.
"Sinan saçmalama aç şu kapıyı!" diye bağırdım
"Sana bir şans verdim ben ama sen şansını kaybettin..."
"Sana kapıyı aç dedim başlatma şansına."
"Aaa hiç yakışıyor mu öyle cümleler..." dalgayla gülümseyip duruyordu. Birden ciddileşip "Kal biraz orda ve düşün..." hayır hayır hayır bura olmaz kalamazdım. Uzlaşmayı deniyelim. sonuçta tatlı dil yılanı deliğinden çıkarırmış dimi.
"Sinan bak burası çok havasız. Aç şu kapıyı... Bak ben burada duramam diyorum sana aç şu kapıyı aç dedim!" tatlı dil demiştik
"Seni seviyorum ben ama sen beni umursamıyorsun!" Sesine yüzümü buruşturdum. Bu bağırmıyordu ki kükrüyordu canavar. Kendi düşünceme bir an gülüyordum.
"Ne oldu çok mu komik..." "Komik..." tekrar güldüm. "Sen kafayı yemişsin..." dedi dişlerini sıkarak.
"Vay be, bir yıldır bunu fark etmemen çok üzücü..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yıldızı
Novela JuvenilKim bilebilirdi ki şizofren gibi davrandığım anların bir gün gerçek olacağını. Ve ben bela mıknatısı Merin Özer, çalkantılı hayatımda hepsi tek tek gerçekleşecekti. "Bu saçma seslerin sebebi sensen çok fena olur." En öncelikle ayağını denk alması l...