Henüz başlamamıştık. Uzaktan Dolunay'ı izledim. Lütfiye teyzenin kucağında sevimli sevimli bana bakıyordu.
"Dolunay'a sarılmaya zamanım var mı?" Tolga'ya döndüm.
"Çabuk, hadi."
Kaskımı kucağına bırakıp koşarak Dolunay'ın yanına gittim.
"Benim minik tatlı kızım. Seni çok seviyorum. O minik ellerini, ipek saçlarını, tombik ayaklarını yerim senin." Öpüp kokladım.
"Sanki savaşa çıkıyor, bir daha dönmeyecek." Kiraz teyze sırtıma vurdu hafifçe gülerek.
"Lütfiye teyze, Kiraz teyze..." Yeniden boğazıma dizildi cümleler. Atilla tüm ayarlarımı alt üst etmişti.
"Eğer bana bir şey olursa doğum gününden sonra bakmanız için hediye hazırlamıştım. Salonda."
"Bade, deli deli konuşma kızım! Hadi git oyununa. Doğum gününden sonra sen verirsin hediyelerimizi."
Gözlerim nemli nemli baktı Lütfiye teyzeye. Ardından yeniden öptüm Dolunay'ı. Ses çıkararak gülümsedi, el salladı.
"Süt annene dua et olur mu? Kazanalım şu yarışı!"
"Füsun'u vur yeter." dedi Lütfiye teyze. Kahkaha attık hep birlikte. Füsun ve annesi kötü kötü bakıyorlardı bana.
"Bade! Hadi!" Tolga beni çağırıyordu.
"Geldim!"
Dolunay'ı yeniden öptüm son kez. Arkamı döndüğüm sırada Cesur'la çarpıştım.
"Beni vurma hakkını sana veriyorum. Ben seni vuramam."
"Ben o işi Tolga'ya bıraktım." Kıkırdayarak ağzımı tuttum.
"Bu çok alçakça. Zaten onunla aynı grupta olman yeterince rahatsızlık verici."
"Sen de beni vurma işini Füsun'a bırak istersen. Yapabilirse tabi."
"Sana bunu söylemekten hiç hoşlanmıyorum ama Füsun bu konuda çok iyidir."
O kahkahayla gülerken benim kıskançlıkla bedenim titredi. "Vazgeçtim. Seni ben vuracağım."
Kahkahayla gülmeye devam etti. "Öfken bile beni benden alıyor be!"
"Komik mi bu sence?"
"Ateşli. Bunu sevdim." Uzanıp yanağımdan öptü. Cesur'un en çok bu kimseyi takmayan hallerini seviyordum. Yine de ne bileyim, ikimizin de yetişme tarzına pek uymuyordu bu durum ama herkes alışmıştı artık.
"Bade! O senin rakibin. Aklını karıştırmasına izin verme!" Tolga yeniden seslendi.
"Beni kandırmıyorsun değil mi?" Gözlerine baktım Cesur'un.
"Asla!" Eliyle de bunu destekledi.
"Hadi yavrum sizi bekliyorlar. Hava kararmadan şu işi bitirin."
Lütfiye teyze en sonunda kovaladı bizi önünden.Tekrar öptü yanağımdan. Sonra bir daha öptü. Ayrılırken yeniden öptü.
Bana baktı aramıza beş adımlık mesafe girdikten sonra.
"Unutmadan." Yanıma yeniden geldi. Cebinden bir kolye çıkardı. Doğum günümde aldığı kolyeydi. Görünce kalbim heyecanla titremişti. Turna kuşu.
"Bunu gerçekten sevdiğim ve değer verdiğim birine vermemi söylemiştin." Kolyeyi boynuma taktı. "Bu hayatta senden daha değerli hiçbir şey yok." Gözlerim yaşlarla doldu hemen. Bu defa dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görevimiz Mutluluk
RomansaBebeğini kaybeden acılı bir anne ve bebeğine süt anne arayan terk edilmiş bir babanın aşk ve ihanetlerle çevrelenmiş sıra dışı sürprizlerle dolu hayat hikayesi. "Hiçbir şey göründüğü gibi değildir." Keyifli okumalar...