"Taştan yapılmış tahtım ve kristal bir tacım olacak."
Sahilde bulduğu kristali eve götüren Doğa, kristalin ne olduğunu anlamaya çalışır. Fakat, hiç bir yerde bu kristalle ilgili bilgi bulamaz. Bir kaç gün yaptığı küçük incelemeler sonucunda, kristal...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sizi küçük görenleri farklılıklarınızla şaşırtın.
-----------
Sahilde üçüncü turumu atıyordum ve yerde bulduğum bir kaç güzel taşı çantama koyuyordum. Bir kaç turdur aynı yerde dönüp dolaşmama rağmen yeni bir taş fark ettim. Biraz daha yaklaşıp elime aldım ve birazcık inceledim.
"Bu bir kristal olmalı!" Dedim heyecanla. İlk defa bu kadar güzel bir taş görüyordum, gerçekten mükemmeldi. Hemen aldım ve çantama koydum, evde daha ayrıntılı bakacaktım. Bir tur daha attıktan sonra eve gitmek için otobüs bekledim. Gelen ilk otobüse bindim ve yol boyunca kalabalık yüzünden ayakta gitmek zorunda kaldım. Neyse ki ortalama 10 dakikalık bir yolculuk olmuştu. Otobüsten indim ve çantamdan anahtarımı çıkarttım, içeri girdim ve hemen kendimi koltuğa attım. Bugünkü yürüyüş beni çok yormuştu. Sonrasında aklıma bugün aldığım taşlar ve bir tane de kristal geldi. Hepsini çantamdan çıkarttım ve teker teker inceledim hepsini. Bu kristali daha önceden hiç bir yerde görmediğime yemin edebilirdim. Kristalin fotoğrafını çekip Google'da arattım;
"Sonuç bulunamadı."
Farklı açılardan tekrar tekrar denedim fakat sonuç her seferinde aynı oldu. Bir çok platformda bu kristali arattım ve hiç biri sonuç bulamadı. Kesinlik getirebilirdim ki, bu taşın eşi benzeri yoktu. Yine de, bir şeye yarıyor mu? Ne kadar eder? Nasıl satabilirim? Tarzındaki sorulara yanıt bulmak için, bir süre daha incelemem gerekiyordu. Farklı isimlerle ve rengine göre taşı arattım, bambaşka ve alakasız şeyler çıkıyordu. Hiç biri istediğim sonuca götürmüyordu beni. Benzer taşlara tıklayıp, altarından aramaya devam ettim.
"Çok acıktım." Diye mırıldandım. Saate baktığımda saat 8 olmuştu, yaklaşık 2 saatir taşlara bakıyordum. Ana sayfam, önüme çıkan videolar ve reklamlar hep taşlar ve kristallerle ilgili olmaya başlamıştı. Bilgisayarı kapattım ve hemen pratik yapıp yiyebileceğim bir yemek baktım. İki tane yumurta aldım ve hemen ocağı açtım. Yumurtaları kırdım ve pişene kadar salona gidip televizyonu açtım. Sonra açılan bir programa daldım ve o sırada 15-20 dakika geçmişti. Yumurtayı hatırlayıp hızla mutfağa gittim, ocağı kapattım ve yumurtaları tabağa koydum.
Tabak elimde odama gittim. Kitap okurken yumurtaları yiyordum. O sırada çok sevdiğim bir söze rastladım.
Öldürmeyecektiniz.. "Kadını sevecektiniz."
Yumurtalarım bittiğinde kendimi yine bilgisayarı açmış bir şekilde buldum. Bir kaç video izleyip yatacaktım. Önüme çıkan bir kaç tane edit videosuna baktım. Sonra bilgisayarı kapattım ve elimde telefonla yatağa geçtim. Hafif bir okyanus sesi çalan kulaklığımın eşliğinde gözlerimi kapattım ve kısa süre içinde uykuya daldım.
"Sen buranın sahibisin prenses. Bu dünyanın. Fakat bura için bir bedel ödemen gerekiyor."
