"O kız zaten herkese öyle ya"diyen jimini onaylayarken elimdeki dosyayla uğraşıyordum.
Bugün pazartesiydi ve ödevin son günüydü.
Jungkook'a söz verdiğim gibi ödevini ben yapmıştım.
Şimdi ise sabah konuşarak okula yürüyorduk.
Yürüme özürlüsü olduğum için arada jimine çarpıyordum o da gülüp bana vuruyordu.Okulun önüne geldiğimizde jimin her zamanki gibi manitasını görmesiyle uçmuş arkasından sinirle bakan bana öpücük atmıştı.
Ona kızamıyordum böyle şeylerde.Tek vasfı öğrenci azarlamak olan müdür yardımcısının 'sıraya geçin!' demesiyle öğrencilerin arasına katıldım.
Belirli bir düzen olmadığı için rastgele bir yerde durduğumda,etrafımda benden bi hayli büyük olan 12. sınıflar tarafından uyarıldım.
Panikleyip sıralarından çıktım,kalabalıkta ezilircesine insanlara çarparken sızlanmalarına özür dileyerek karşılık veriyordum.
Cidden kötü hissediyordum,kaybolmuş gibi.Etrafa bakınıp stresle dudağımı ıssırdığımda bileğimi tamamen kavrayan büyük el ile irkildim.Bakışlarımı büyük ve beyaz elin sahibine yönelttiğimde gördüğüm bedenle derin bir nefes aldım.Gülümsedi.
"Köpek sürüsü arasında sıkışmış bir kedi gibisin."
Elimi kalbimin üstüne koyup tuttuğum nefesimi tekrar verdim.
"Of Jungkook,çok gerildim."dedim.
"Üst sınıfların sırasında ne işin var senin?"beni bileğimden çekip önüne aldı.Ona uyarak yere doğru adımlarken konuştum.
"Jimin yine bok görmüş sinek gibi yoongiye atıldı,sonra da kayboldum."
Arkamda hissettiğim kahkahasıyla bende hafifçe güldüm.
"Şaşırmadım,yoongi hyunga bok demen de gözümden kaçmadı."
Şok içinde duraksayıp arkamı döndüğümde hala gülüyordu.
Tam ağzımı açıp inkar edecekken işaret parmağını kendi dudaklarının üstüne götürdü.
"Şşh,tamam bu aramızda."sırıtarak söylediği şeye gözlerimi devirdim.Yürümeye devam edip geldiğimiz 11. sınıfların olduğu kısımdaki bir sıraya geçtik.
Jungkook arkamdaki yerini bozmadan çaprazımızdaki sırada olan yoongi ve jimine seslenmişti.
"Ulan sevgilisi kılıklı niye çocuğu kurtlar sofrasında tek başına bırakıyorsun?!"dedi.
Jungkook'u onaylarcasına jimine bakıp kaşımı kaldırdığımda bana başını eğip affet dercesine bakıyordu.
Gülümsememi saklamaya çalışıp kollarımı birbirine bağlayarak önüme döndüm.
"Ya Taehyung ne bileyim gide gide oraya gideceğini,özür dilerim affet ya."
bana yaklaşıp ellerini koluma koydu.
Gülüp başımı salladım.
"Tamam bakarız geç yerine."dediğimde gülerek yanağımı sıkmıştı.Tekrar eski yerine geçtiğinde gözlerim arkamdaki jungkook ile buluştu,ona gülümseyip müdürün 'günaydın' diyen gür sesiyle önüme döndüm.Yaptığı (boş ve gereksiz) konuşmadan sonra 'iyi dersler' diyerek sağ tarafımızdaki en üst sınıflardan başlayarak geçmemiz için işaret vermişti.
Sıranın bize gelmesini beklerken sol tarafıma döndüğümde taş kağıt makas oynayan yoongi ve jungkooku gördüğümde gülüp tekrar önüme dönmüştüm.
Jungkook'un bu samimi halleri çok hoştu.
3 haftadır tanışıyor olmamıza rağmen aramız iyiydi.
Hatta onun bazı davranışlarını bile çözmüştüm.
Dışarıdan sert,sessiz ve sakin biri gibi gözüküyordu ama yoongi ve jiminle olduğu zamanlar tam tersi oluyordu.
İlk 2 hafta bana karşı mesafeli olmasına rağmen şu son 1 haftadır yakındık.Beni de aralarından biri olarak görmeye başlamıştı.
Söylemese bile beni de önemsediğini gayet belli ediyordu.
Ve ben bu geçen 1 haftada onu daha da anlamaya başlamıştım.Bir anda belimin kenarlarında hissettiğim eller ile irkilmiştim.
"Taehyung sabahtan beri ne düşünüyorsun bilmiyorum ama sıradakiler bekliyor."diyen jungkook ile arkamdaki kalabalığa baktım.
Hepsi mızmızlanarak geçmem için seslerini yükselterek konuşuyordu.
Jungkook bunu fark etmiş olacak ki benim bakmış olduğum kalabalığa dönüp o duygusuz gibi gözüken ama bir yandan uyarıcı olan bakışlarını gönderdi.
Bunu yaparken istemsizce belimdeki elleri sıkılaşmıştı.
Kalabalığın bir kısmı sessileşip önüne döndüğünde jungkook tekrar bana dönüp ilerlemem için gözleriyle önümü işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thank you [TAEKOOK]
أدب الهواةParmak uçlarıma kalkıp yanağını öptüm.Gözleri anında büyüdü ve bana baktı. "Bu ne içindi?"dedi. "Hissettirdiklerin için." düzyazı+texting by Jeon.