5. Bölüm

3.8K 163 4
                                    

Gülmemek için yanaklarımı ısırıyordum, gelinlikçiden çıkmış ve arabaya geçmiştik. Kürşat o tepkisinden sonra utana sıkıla araba kullanırken Ayşen arkadan yapmak istediğimi yapıyor ve kıs kıs gülüyordu. En sonunda dayanamayıp mesaj attım.

"Ayşen, lütfen gülüp durma ben de güleceğim, ayıp olacak."

Ayşen bildirim ile telefonuna baktı ve daha çok güldü, sonrada boğazını temizleyip ciddi bir duruş aldı.

"Yenge, böbreğim düşecek kap ver!!!😂"

İstemsizce güldüm, öldürecek bu kız beni.

"Bak hâlâ yapıyorsun yapma işte, utandı zaten adam."

"Aah, yenge insan kocasına adam der mi? Bir aşkım, hayatım, bal porsuğum?"

Son okuduğumla gülüp Kürşat'a baktım. Bal porsuğu mu?

"Senin dilinin kemiği yok mu güzelim, ne dersin sussan mı biraz!!"

"Tamam abla sustum."

Telefonu kapatıp yola odaklandım, yoksa gülmekten ölebilirdim. Bal porsuğu... İyiymiş.

......

Eve gelmiş ve yatsı namazımı da eda etmiştim. Kapı gürültü ile açıldı ve içeriye sarhoş babamın haykırışlatı doldu.

"Lanet olasıca karı! Neredesin!"

Odamda kalmalıyım sızar şimdi. Arada annemin sesi duyuldu.

"Yapma, evlenecek artık yapma!"

"Sen çekil, bana bir erkek doğursaydın bunların hiç niri olmayacaktı!"

"Fikret yapma, bak asker oğlan anlarsa içeri attırır seni, yapma."

"Lan ben bilseydim verirmiydim bu şıllığı ona!"

Kapımı kilitledim ve ondan en uzak köşeye oturdum. Kapıyı kıracaktı ellerimle kulaklarımı kapatıp iki büklüm oldum. Kırmıştı kapıyı...

"Yapma!"

Saçımdan turup sürükledi beni, kafamı defalarca duvara çarptı, canım yanıyordu ama konuşamıyordum dilim tutulmuştu sanki. Annem bağırıyordu

"Öldüreceksin evladımı yapma!"

Saçlarımı bırakıp karnıma tekme atmay başladı

"Aah!!!"

"Geber o*****çocuğu geber!"

"Y-ya-yapma!"

Yüzüme defalsrca kez vurdu, bilincimi kaybetmek üzereydim, ağzımda metalimsi bir tar vardı ve yumdum gözlerimi acı bütün bedenimi ele geçirirken sadece sessizce akıttım göz yaşlarımı. Rabbim bana ve anneme dayanma gücü ver...

Telefonum çalıyordu, sadece duymakla kalmıştım hareket edemeyecek kadar yorgundu vücudum. Bir kez daha çalmaya başladı ama açamadım, balkonun önünde parkenin üzerinde saatlerdir yatıyordum. Telefon bir kaç kez daha çaldı ve sustu. Kim aramıştı acaba, bu saatte, gerçi saatide bilmiyorum ama. Gecedir heralde. Balkondan sızan sokak lambasının oşığı aydınlatıyordu odamı, yerdeki kanları gördüm, sonra arkamdan geçen karaltıyı! Balkon kapısı açıldı. Korkuyordum, bu saatte eve anca hırsız girerdi. Çığlık atack gücüm dahi yoktu ki benim. Karaltı önüme geçip yere diz çöktü, bu... Bu Kürşat'tı . Elleri ilk önce saçlarımda gezindi

"Ne oldu sana böyle, Kamer, kendinde misin? Ses ver."

Gözlerimi kırpmakla yetindim sesim çıkmıyordu. Onun karşısında böyle aciz kalmak saha da yaralıyordu beni.

DİLHUN (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin