34- TELEFON

70.1K 6.1K 4K
                                    

Akşam saatine kadar bütün gün yüzüm asık, öfkeli gezmiştim.

Ömer eğitimde gözümün içine bakıyordu ama ona aldırmıyordum. Durduk yere beni azarlaması sonra da göndermesi sinirlerimi bozmuştu. Tüm günümün kötü geçmesine sebep olmuştu.

Şimdi ise onun emriyle yine odasına gelmiştim, komutan emri olmasaydı asla gelmezdim zaten çok durmayı da planlamıyordum. Normalde olsa döverdim, şerefsize kıyamadığım için onu da yapamıyordum.

Kapıyı tıklattım, saniyeler sonra komutunu alınca içeri girdim ve kapıyı arkamdan kapattım.

Ömer misafir koltuğuna oturmuş, sehpanın üzerinde duran poşetleri açıyordu. Poşetin içinden bir paket çıkarıp kafasını kaldırıp bana baktı.

"Gel, otur." dediğinde kafamı eğip olumsuz anlamda salladım.

"Aç değilim." dediğini yerine getirip akşam yemeği yememiştim ama iştahım olmadığından.

"Erdal..."

"Ömer, azarlayacaksan gideceğim." dedim yeşillerine bakıp.

Sinirli ifadesi anında saniyeler içinde yumuşadı, derin bir nefes aldı ve poşetleri bırakıp ayağa kalktı. Yanıma geldiğinde yine bakışlarımı kaçırdım, o yaklaştıkça aklım dağılıyordu.

"Canım..." dediğinde ilk defa ağzından güzel bir hitap duyduğum için irkildim.

Küfürler ve adım dışında başka şekilde seslenmiyordu öncesinde.

Yanıma gelip saçıma sıkıca bir öpücük kondurdu, kollarını bedenime sardı. Hâlâ tavırlı olduğum için kollarımı iki yana sarkıttım ve karşılık vermedim. Ama gözlerim sıkı sıkı kapanmıştı, kafamı omzuna yasladı.

"Özür dilerim, biraz sert çıktım." dedi boynuma bir öpücük daha bırakırken. "Ama anısı olan bir şeydi. Yenisini yazsan da o anki çocuk gibi uğraşıp güzel güzel yazdığın yazının yerini tutmayacaktı."

Yutkundum, buna ihtimal vermiştim ama Ömer öküzünün bu kadar ince düşüneceğini tahmin etmediğim için romantik hayaller kurma diye hemen def etmiştim bu düşünceyi.

"Öyle çok belli edemem ama değer veriyorum böyle şeylere, düşün bir de siktiğimin solcu şiirini arada açıp okuyorum. O derece değer veriyorum, bu yüzden sinirlendim."

"İyi de o anıyı yaratan benim zaten, neden benim kalbimi kırıyorsun." dedim ama sarılmayı ihmal etmedim. Sırtımı okşadı, bir daha öptü boynumdan.

"Çocuk gibisin, kaşların çatılıp bana karşı inat ettiğinde bazen sinirleniyorum. Ve sözüm dinlenmezse."

"Ben senin askerin değilim Ömer, sevgilinim." sesli söylemek daha farklı hissettirmişti, Ömer'le sevgiliydik.

Bozkurtla sevgiliydik.

"Erdal böyle deyince de tuhaf oldum," dedi benden ayrılıp, gözlerimi açtım. Yeşilleri kahvelerime değdi. "Sevgilim misin harbiden?"

"Odaya girmeden önce ayrılmıştık, ben aşk acısı çekmeye başlamıştım bile. Ama şimdi öyleyiz sanırım, eğer beni sinirlendirmezsen."

Güldü, yıllardır bana altıncı defa gülmüştü.

"Tamam sarı bebe, sinirlendirmeyeceğim." dedi uzanıp burnumdan öperken.

"İyi edersin." dedim ters ters, çenesinden tutup çok hafif büzülmüs dudağına sıkıca bir öpücük kondurdum.

"Barıştıysan otur yemeğini ye." dedi, çenesini bıraktım.

"Olur, kurt gibi açım zaten." onu bırakıp sehpaya ilerledim.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin