5| affet beni

815 80 102
                                    

-
Çıkmaza girmek...
Bazen herkes kendisini bir çıkmazda bulur. Ölüm gibi gelir, nefes alınmaz. Sonra bir ışık beliriverir... her şey geçmiş, gitmiş... bazı çıkmazlar da vardır ki, dört duvarla sarılı çevrende, tek ışık alan penceren bile yoktur. Kapı aramayı bırakmışsındır, aradığın şey ufakta olsa bir deliktir. Onu bile bulamazsın... bulamadığında ise, o duvarlar daralır. Daraldıkça seni bir köşeye kıstırır.
İşte asıl çıkmaz budur...

Gerçek çıkmaz budur...

Düşüncelerim bana iyi gelmezken, ayaklandım. Daha fazla kendimi yiyip bitirmek istemiyordum. Bastonum ile mutfağa, Taehyung'un yanına ilerledim. Ses çıkartmadan bir sandalye çektim ve oturdum. Beni farketmiş olacak ki bir süre sesler dindi, daha sonra işine devam etti. Akşam yemeği hazırlıyordu. Bir kaç saat sonra gidecekti...

"Taehyung..."

Mırıldandı cevaben.

"Hm?"

"Gözlerim görmediği için, yük olmaya devam edeceğim değil mi?"

Elindekini tezgaha bıraktı. Sesinden dolayı bana yöneldiğini anlamıştım.

"Nereden çıktı bu? Bunu sana düşündüren kim? Ben miyim?"

"Hayır. 'İşin' olduğumun farkındayım. Kendin söyledin. Bana bunu düşündüren annem..."

Derin bir nefes aldı ve yaklaştı.

"Jungkook... benim işim hep sen olmayacaksın, biliyorsun değil mi? Görme engeli olan bireyler bir zaman sonra tek yaşayabiliyor, hatta oldukça rahat hareket edebiliyorlar. Hep sana bakmayacağım. Yani bana yük olamazsın. Karşılığını alıyorum. Fakat annen için söyleyebileceğim bir şey yok.. o kadın-"

"Nasıl? Ne zaman?"

Ne zamana kadar kalacaktı ki benimle? Taehyung giderse ben ne yapacaktım? Alışabileceğim bir şey değil ki bu...

"Jungkook, bunu düşünmek için çok erken. Daha uzun bir süre var.."

"Önceki çocuğu da bu yüzden mi bıraktın?"

"Hayır."

"Ya neden?"

Bu seferki nefes alış verişi biraz stresliydi. Söylememek konusunda bu kadar ısrarcı oluşu beni sinir ediyordu. Cevap vermeyeceğini anladığımda başka bir soru yönelttim.

"Hem, annemin nasıl birisi olduğunu biliyor musun ki?"

Durdu... uzun bir sessizliğin ardından anca cevap vermişti.

"Hayır."

Yalan söylüyordu. Annemi herkes tanırdı... ama sadece görünen yüzünü. Görülmeyen o kadar çok şeyi vardı ki, tiksindiğim zamanlar bile oluyordu ondan. Bir yanım ise, annem olduğunu asla unutmuyordu, unutmak istemiyordu. Beni sevdiğinde, bir yanım baş kaldırıyor, bir yanım boyun eğiyordu.

"Bu sefer ben soracağım."

Dedi sert bir ses tonuyla. Gerildim.

"İstemiyorum."

Umursamadı ve kendinden emin bir şekilde konuştu.

"O geceyi hatırlıyorsun, değil mi? Hatırlamadığını iddia ederek yalan söylüyorsun."

Ayağa kalkmaya yeltendiğim an, durdum. Bunu neden soruyordu? Bu ona ne katacaktı?

"Seni ilgilendirmiyor Taehyung. Yalan tercihim değildir."

"Bazen tam zengin, şımarık çocuğu oluyorsun. Çocuk oyuncağı değil bu Jungkook. Hatırlamıyorum diyip geçemezsin."

"Ne diyorsun sen?"

Starry eyes | tk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin