Genç prens kendine çektiği dizini yanağına yaslarken dikkatle önündeki işi izliyordu. Bir süre kaynatıldıktan sonra geçirgen bir bez üzerinde bekletilip suyu alınan bitki artık boya haline gelmişti. Hyunjin son birkaç işlemden sonra sarı rengi bir kaba alarak bitirdi ve gence döndü.
"İşte bu kadardı. Biraz uğraştırıcı ama sonuca değiyor."
Seungmin de başıyla onayladı ve kısa bir sessizliğin ardından vampirin sunduğu teklifi onaylayarak ayaklandı. Prens diğerini beklemeden kendini yere bıraktı ve başının altına yerleştirdiği kollarıyla uzanırken gök yüzünü izlemeye başladı. Diğer bir yandan ise yukarıda bulunan ve hafif esen rüzgarla sallanan yaprakları inceliyordu. Birkaç kuş cıvıltısı, su sesi, uzaktan arada kulağa gelen çıtırtılar ve niceleri...
Hyunjin ise yanında getirdiği resim eşyaları ile gencin oldukça güzel durduğu bir açıya yerleşti. Sulu boya kullanacağı için hemen yanlarında bulunan dereden biraz su alarak yerine yeniden yerleşti. Malzemeler hazır, çizeceği kişi hazır ve en önemlisi kendi de hazırdı. Bu nedenle hiç düşünmeden eline aldığı kalemle önce küçük bir taslak çizmeye başladı.
Prens ise o esnada birçok şey düşünüyor, aynı zamanda bulduğu huzurun tadını çıkarırken resmediliyordu. Günün yarısını çiçek toplayıp boya yaparak harcamışlardı ve şimdi de sırada uzun zaman önce sözleştikleri şey vardı.
Hyunjin taslağı tamamladıktan sonra fırçasını eline alırken prens bir konuşma başlattı. Bu durumdan sıkılmıyor ve sıkılacağını da düşünmüyordu fakat yine de vampir çizer ile sohbet etmek istemişti.
"Resme ne zaman başladın?"
Sulu boya yapmakta olan işine fazla odaklı olsa da genci geri çevirmemek adına usulca yanıt verdi. İşi esnasında konuşmayı hatta normalde de konuşmayı pek sevmezdi ama aynı zamanda prensi kırmak istemiyordu.
"Yaklaşık 40 yıldır yapıyorum sanırım. Tabii başlarda bu kadar sık yapmıyor ve fazla da uğraşmıyordum. İlkinde yapılan bir şenlikte ilgimi çektiği için boya, kağıt falan almıştım. Ara ara yapıp kendimi denemiştim. Ablamın ölümünden sonra da kendimi resim çizmeye adadım. Hatta onu unutmamak için bir sürü resmini çizdim, hala da saklıyorum."
Buruk bir gülümseme bıraktı Hyunjin, onun için çok değerli olan ablasını fazlasıyla özlemişti. Prens ise diğerinin durgunlaştığını farketti, bu nedenle konuyu değiştirmeyi denedi.
"O zamanlar da çizimde bu kadar iyi olduğunu sanmıyorum, eminim komik şeyler vardır."
Hem gencin yapmaya çalıştığı şeye gülümserken hem de hatırladığı şeylerle kıkırdadı. Hala sakladığı birçok rezaleti vardı.
"Cidden çok kötü şeyler var, kapatalım bu konuyu, düşünüp tekrar tekrar utanmak istemiyorum."
Seungmin yüzündeki gülücük ile uzanmaya devam ederken bu sefer yeni bir sohbet başlatan kişi çizerdi. Günlük hayatları ve üyeler ile alakalı bir şeyler mırıldanırken Seungmin de konuştu.
"O ikilinin arasında bir şeyler olduğunu asla tahmin edemezdim!"
Prensin heyecanlı yükselişine yanıt olarak anlatmaya başladı Hyunjin, üyelerinin bunu bilmeye hakkı vardı diğerlerinin de çekineceğini sanmıyordu.
"Biliyorsun avcılar ve şifacılar birbirine düşman iki tür. Changbin ve Jeongin ise karşılaştıkları ilk günden beri tuhaf bir ilişkiye sahipti. Jeongin başlarda çekingen davranmış çünkü kaçtığı adamlarla Changbin'in konuşmasını duymuş ve onun bir avcı olduğunu anlamış. Bu durumda ister istemez endişelenmiş ve onun bir oyun oynadığını düşünüp çabucak kaçmayı planlamış ama gücünü fazla kullandığından enerjisi olması gerektiğinden çok azalmış ve neredeyse ölümün kıyısına gelmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ecotone // Hyunmin ✓
FanfictionEkoton, farklı türlerden bireylerin barış içinde yaşadığı az nüfuslu ve güvenli bölgeye denir. Kim Seungmin de saraydan kaçarken sığınak olarak sadece eğitim sırasında adını duyduğu bu yeri seçmişti.