Saat gece üçe geliyordu, bacaklarımın ağrısından uyuyamamış, balkon terasının merdivenlerine sinmiştim. Elimdeki kahve bardağını dudaklarıma götürdüğümde, arkamdan gelen tıkırtılara kulak verdim. Barlastır diye düşünüyordum o yüzden arkamı dönmedim, yanıma ulaşmasını bekledim.
Metal merdivene yansıyan beden, çoktan yanıma oturmuştu. Barlas'a döndüğüm sırada, bana bakan yeşil gözler, Barlas'a ait değildi. Yanıma oturan iri beden, Yiğit'e aitti. Yanıma oturması ile biraz kenara çekilmişitm, şaşkınlığımı saklamadım, gerek yoktu.
Bir iki dakika sustuk ve yan yana oturduk sadece. Havada garip bir atmosfer vardı, sessiz ve yavaş nefesler alıyordum, sanki varlığım belli olmasın diye. Biraz sonra sessizliği bozan, onun kalın, kulağa hoş gelen sesi olmuştu.
"Neden uyumadın?" dedi, gözleri metal merdivendeyken.
"Sen neden uyumadın?" dedim direkt.
Sustu, cevap vermedi. Bu önce ben sordumun, sessiz versiyonu muydu? Soğuk havayı içime çektim, ardından dışarıya bıraktım. Ağrılarım yüzünden uyuyamıyorum demek istemiyordum. Buraya ait değilsin zırvalıklarına başlaması, daha da uykumu kaçırırdı. En iyisi yanından uzaklaşmaktı.
Ona bir şey demeden, metal trabzana tutudum ve kalkmak için yeltendim. Fakat bileğimin tutulması ile durdum. Teninin sıcaklığını hissetmeseydim, anlamazdım tüy gibi dokunuşunu. Nazikti parmakları. Duraksadığımda, ona baktım. Geceleri gözlerinin renginin koyulaştığını fark ettim o an.
"Dur" dedi saadece.
"Neden?" dedim.
Cevap vermeden elini, cebine attı ve minik krem kutusunu çıkardı. Kaşlarım şaşkınlıkla gerildiğinde, beni hafif kendine çekmişti. Beni kendine çektiğinde, tekrar yanına oturmamı sağlamıştı.
"Bacakların ağrıyor dime?" dedi.
Kaşlarım daha da çatıldı, o beni mi düşünmüştü. Olumlu anlamda kafa salladığımda, kremin kutusunu açtı ve kutuyu ortamıza koydu.
Yüzüme bakmıyordu.
"İzninle?" dedi sorar gibi. Gözlerime baktığında, şaşkınlığımı atmaya çalışırken, kesik kesik kafa salladım. Komutu aldığında, ellerini eşofmanımın üzerine attı ve diz kapağıma kadar yukarı çekti. O bu işlemleri yaparken, ben sessizce onu izliyordum. Benden nefret eden adam, yaralarıma merhem sürüyordu. Çok garip hissediyordum ama sustum ve sadece onu izledim.
İşaret parmağına krem sürdü ve ardından baldırıma sürdü. Kremi ağrıyan noktalara yedirmeye başladığında, nefesimi tuttum. Kremin sıcaklığını hissediyordum. İşlem bittiğinde, anlık gözlerime baktı, göz göze geldiğimizde, benim şaşkın bakışlarımın aksine, o derin ve yaşlı bakıyordu.
Garipti... çok garip.
Anlık olarak yanımdan kalktı ve içeri girdi. Kaşlarım çatıldı ve omuzlarımı düşürdüm. Ne olduğunu anlayamadığım sırada, tekrar yanımda belirdi. Elinde streç film vardı. Ne yapacak diye baktığım sırada, sürdüğü kremin üzerini sardığını gördüm.