Madison'un ağzından:
Uzun , soğuk ve kimsenin olmadığı koridor boyunca acele etmeden yürüyordum. Saatler inanılmaz erken olduğundan topuklularımı elime almış, çıplak ayakla yürümenin verdiği neşeyle seke seke ve gülümseyerek Gryffindor ortak salonuna ilerliyordum. Sabah saatleri beni mutlu ediyordu.
Kendimi yatağa atıp gözlerimi tavana dikince uyumam gerektiğini anımsadım. Bu saate kadar Draco Malfoy ile birlikte olmak yorucu işti açıkçası. Birden kafama dank eden bir düşünceyle hızla yerimden doğruldum. Yüzümün aldığı ekşi ifadeyi hissetmiştim.
Madem kimsenin güçlerim hakkında yapacağı bir bok yok , bende kendim yaparım öyleyse.
Evet kesinlikle yapmam gereken şey buydu. Masamın başına geçtim ve önüme bir bardak aldım. İçi boştu.
Gözlerimi kapatıp avuç içlerimi bardağa doğrulttum. Gözlerimi kapayıp bardağın suyla dolacağını hayal ettim. Önce tasarla , sonra uygula. Bence gayet adil.
Gözlerimi yavaşça araladım ve orta parmağımı yavaşça ileri geri yapmaya başladım. Her bir hareketimle bardakta yavaşça yoktan su varoluyordu. Dikkatimi dağıtmamaya çalışarak devam ettim. Birikinti olarak dolan suya şekil vermek istedim. Tekrar gözümü kapattım ve hayal ettim. Gözümü açıp bir kere daha parmağımı hareket ettirdim. Su , damlalar halinde yukarı yükselmeye başlamıştı. Yavaş yavaş damlalar süzüldü ve bardaktan çıktılar. Şimdi masamın üzerindeki boşlukta küçük damlalar halinde nazikçe süzülüyorlardı.
Odaya baskın yaparcasına biri dalınca bütün dikkatim dağıldı ve su damlaları şiddetle masaya döküldü.
"HEMEN ORTAK SALONA GEL HEMEN!" Diye bağırdı Harry.
Neler olduğunu anlamadan ayağa kalktım ve koşar adımlarla Harry'nin peşine takıldım. Korkudan dizlerim titriyordu.
Kızlar salonunu aşıp ortak salona inen kata gelmiştik ki kafamda iki tane konfeti patladığından, olduğum yerde kulaklarımı kapayıp yere eğildim.
Gözlerimi açtığımda neredeyse bütün arkadaşlarım yan yana durmuş bana gülümsüyordu.
"MUTLU YILLAR!" Diye bağırdılar hep bir ağızdan. Doğum günümü unutmuştum. İnanılır gibi değildi. Gözlerim ilk önce Draco'yu aramıştı. Orada olmadığını bilmeme rağmen bir umut görürüm diye heyecanla gözlerimi kalabalıkta gezdirdim. Buruk bir gülümsemeyle başım pastayı tutan Hermione'ye döndü.
Pastayı bana yaklaştırdı.
"Dilek tut!" Diye fısıldadı.
Durdum. Düşündüm. Benim dileğim...
Bütün arkadaşlarımla bir arada kalmak. Sonsuza dek.Mumları üfleyip onları söndürdüm. Herkes neşeyle ellerini çırparak bana sarıldı. Umarım bu portre asla bozulmaz diye geçirdim içimden. Kalabalık biraz olsun açılınca elindeki küçük hediye paketiyle bekleyen Pansy'yi gördüm. İki eliyle kavradığı kutuyu yavaşça bana uzattı.
"Mutlu yıllar." Dedi gülümseyerek.
Etrafta bizi izleyen meraklı gözleri hissetmiştim. Bu gergin sessizlik açıklıyordu aslında her şeyi. Kimse ben ve Pansy ikilisini beklemiyordu. Ben bile.
"Teşekkür ederim!" Dedim neşeyle. Kutuyu elinden alıp diğerlerinin yanına koydum.
Biraz içecek ve küçük çikolatalı pasta dilimleri ile ufak bir kutlama yapılıyordu. Elimdeki portakal suyuyla Harry'nin yanına oturdum.
"Pastayı içecek olmadan bitiremezsin şampiyon." Dedim elimdeki portakal suyunu ona uzatarak.
Elimden aldı ve kafasına dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SILENCE / DRACO MALFOY
Teen FictionÇok fazla seçenek var ve hiçbiri için düşünecek zamanım yok , neredeyim ben?