20.Bölüm

2.4K 117 21
                                    

"Abi nolur bak nolur yalvarırım!"

"Esra hayır diyorum. Olmaz."

"O zaman sana çikolatalı süt veririm."

"Sen? Çikolatalı süt? Bana?"

"Evet hadi nolur!"

"Off tamam Esra, yaparım."

"Sen var ya süpersin! Gel bir öpeyim. Muck!"

"Iyy vıcık vıcık öptün. Git lan!"

"Abilerin bir tanesi, çat çat çat çat!"

Gülerek odama geçtim ve hazırlanmaya başladım. Şimdi biz bunlarla kesin futbol oynarız. O yüzden eşofman giymem en mantıklısı. Kafa zehir ya!

Esra'nın giydikleri;

Batu'nun giydikleri;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Batu'nun giydikleri;

Saçımı da toplayıp aynada kendime baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçımı da toplayıp aynada kendime baktım.

Bu gece dolunayız, es deli deli

Kafamın içinde çalmaya başlayan şarkıya aldırmadan abimin yanına gittim. Onun da hazır olduğunu görünce kapıya yöneldim.

İki yaka bi' araya gelmiyo benim

Kapının önüne geldiğimde, kapı, tıklatıldı.

Küçük bi' tebessüm, buzlar erir

Kapıyı açınca karşımda Selim'i gördüm. Ona gülümseyip bende çıktım ve abimi beklemeye başladık.

"Abii! Hadi ama!"

"Tamam Esra geldim!" derken ayakkabısını giymeye başladı.

"Ay sonunda." dedim bıkkınca.

Birlikte aşağı indik ve bizim arabaya bindik. Abimin ehliyeti vardı. O kullanacaktı.

Es deli deli, babam, es deli deli

Kafamdaki şarkıyı atabilmek için radyodan başka bir şarkı açtım.

(Son Feci Bisiklet- Bikinisinde Astronomi)

Ölü denizciler
Kayıp galaksiler
Buldum gözlerindeler
Senden tek istediğim geçmişin geleceğin
Benim olsun
Yaz gelirken karışır böyle şeyler
Neşeyle endişeler
Ayak bastığı
Her yerdeler

Şarkının devamını dinleyemeden abim değiştirdi.

"Abi ya!"

"Sen çok dinledin." deyip şarkının sesini açtı.

(Can Ozan- Sen Kocaman Çöllerde)

Gece vakti kentte kayboldum
Kendimi yarı yolda buldum
Telefonum yok cebimde
Ve tabela da yok görünürde
Sokak lambaları da yoktu ve birden
İçimde ki sesi duydum
Dedi ""Fikrin zırhın kişiliğin
Asla güvende değil.
Bi otel yok mu bildiğin?
Bi de ne bu nefret, bu kin içindeki
Biriken yıllardan beri
Tükenmişsin belli ki

"Ay siz de ne bu aşık aşık. Tövbe tövbe." diyerek radyoya uzandı Selim.

(Uzi- Paparazzi)

Yalan olucaz hızla gidersek her kapıyı çalana gir içeri dersek
Yoldan çıkıcaz böyle seversek ciğerleri kedilere mundar edersek
Bulucaz bizde çıkış yolu önümüzü görcek şekilde içersek

Şarkıyı daha fazla dinlemeden radyoyu kökünden kapattım. Bana şaşkın gözlerle bakan Selim'e dönüp"Selim geri zekalısı bu ne?"

"Şarkı." diye kısa bir cevap verince kafasına bir tane indirdim.

"Tamam, durun artık. Geldik." diyerek arabayı bir tane kafenin önüne park etti abim.

Hızla arabadan inip heyecanla kafeye yürümeye başladım. Bizimkilerin olduğu masaya doğru ilerlerken aklıma gelen şey ile durdum. Benim ile birlikte Selim ve abim de durmuştu.

"Ya abi bizim sevgili gibi davranmamız lazım." dedim ve kolunun altına girdim.

Selim'e dönüp "Gerçekçi oldu mu?" diye sorduğumda kafasını sallayıp masaya oturdu. Yani ciddi anlamda masaya oturdu.

"Selam gencolar!"

"Aq oturacak yer mi kalmadı. Niye masaya oturuyorsun?" diyen Yağız Selim'i kaldırıp sandalyeye oturttu.

Biz de oturunca Ege bana kaş göz yapmaya başladı.

"Yapma çocuğum şaşı kalırsın." dedim. Göz devirerek yanında oturan sevgilisine döndü. O ise... Bu niye benim abime bakıyor ya?

"Canım merhaba." dedim bana bakması için. O daha cevap vermeden abim ayağa fırladı ve sandalye gürültülü bir şekilde yere düştü.

Hayır, hayır, hayır! Şimdi olmaz!

Kulaklarıma ellerimle baskı yapıp nefes almaya çalıştım ama başaramıyordum. Çünkü çok ses vardı. Rahatsız edici derecede çok.

Kendi sesimi bile duyamazken fısıldar bir tonda abime seslendim.

"Abi, abi.. a-abi."

Sanırım bana bakmıyordu, bilmiyorum. O an sadece yere bakıyordum ve duyduğum tek şey sandalyenin yere düşerken çıkardığı gürültüydü.

Kulaklarım çınlıyordu. Başım ağrıyordu. Hiç iyi değildim ama kimseye sesimi duyuramıyordum.

Batu Kara...

Gördüğüm yüz ile aniden ayağa kalktım. O ise bana endişeyle bakıyordu. Beni bunca zamandır aldatıp nasıl sessiz kalabiliyordu?

"Sıla!"

"B-batu,"

"Sıla, onu tanıyor musun?"

"B-ben,"

"Söylesene! O benim sevgilim desene!"

"Ne!"

"Ege-"

"Sıla, sen nasıl-"

"Ben senin kadar iki yüzlü birini görmedim! Beni aldatma hakkını sana kim verdi? Konuşsana!"

Devam edeceğim sırada Esra'nın söylenişlerini işittim. Yani çöküp kulaklarına bastırdığı ellerini tuttum.

"Esra!"

"Bağırma, bağırma, bağırma. Abi, bağırma."

Sesi o kadar kısık çıkıyordu ki zor duyuyordum.

"Özür dilerim. Ben gerçekten çok özür dilerim. Hadi, hadi bana bak. Esra?"

"Abi..."

"Esra aç gözünü!" diye diğer yanına çöken çocuk Oğuz olmalıydı.

"Esra, abicim?"

GRUBA HOŞ GELDİNİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin