24 | ❝bazı yalanlar yatsıyı beklemez❞

543 38 2
                                    

Elimdeki boş su bardağını yatağımın hemen yanındaki puf koltukta oturmakta olan Meral'e doğru uzatıp üzerimdeki yorganı ayaklarımla hafifçe kenara itekledim, ancak gözleri bir sırtlan kadar keskin olan ablam bunu fark ederek açtığım yeri çevik bir...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elimdeki boş su bardağını yatağımın hemen yanındaki puf koltukta oturmakta olan Meral'e doğru uzatıp üzerimdeki yorganı ayaklarımla hafifçe kenara itekledim, ancak gözleri bir sırtlan kadar keskin olan ablam bunu fark ederek açtığım yeri çevik bir hareketle geri örttü. Gün içerisindeki kaçıncı tekrarlanışı olduğunu bilmediğim bu işkenceye daha fazla dayanamayarak ofladım ve çatılan kaşlarımın altındaki öfkeli gözlerimle doğrudan mavi gözlerini hedef aldım.

Korkunç görünmek için bütün enerjimi harcıyordum ama bu ablamın üzerinde hiç mi hiç etkili olmuyordu. Yerine dingin bir edayla geçerken sakince "Hiç bakma öyle," dedi. "İçerisi gayet serin."

Yorganın altına iyice yerleşip derinden gelen bir oflamayı daha koyverdim.

"Eviniz yok mu sizin ya? Ne diye başımda dikiliyorsunuz? Gidin, istemiyorum hiçbirinizi."

"Aşk olsun kuzen," diyen Ümran'a yöneldi bakışlarım.

"Odamı işgal ettiniz." Burnumu havaya kaldırırken huysuz çocuklar gibi cırladım. "Hastayım ben hasta. Azıcık saygınız olsun."

Ablam dediklerime tamamıyla burun kıvırdı.

"Alındım." Ateş saçan gözlerim, elini kalbine götürmüş, sahte bir alınganlıkla konuşan Hatice'ye kaydı. "Vallahi de billahi de çok alındım."

Alt çenemi öne doğru uzatıp dudaklarımı büzerken ağzımdan alay dolu "hııı," sesine benzer birkaç nota döküldü.

"Nankör," dedi Hanife bana başını bile çevirmeden. "Şurada canın sıkılmasın, iki insan sesi duy diye kalktık, işi gücü bıraktık, yanına geldik. Senin dediğine bak."

Yüzümdeki ifadenin yerini gülünç bir hayret aldı.

"Bu işini gücünü tergemiş halin mi?"

Ödevini misafirliğe taşıyan kişiden söz ediyorduk. Tepkim gayet de yerindeydi bence.

"Her ikisini de aynı anda yürütebiliyorum, biliyorsun." Gevşek gevşek gülerken ekledi. "Bazı alfalar pelerin giymez, gülom."

Meral'in dizlerine koyduğu yastığı kaptığım gibi kafasına fırlattım. Yastığın kendini hedef aldığını hissetmiş olacak ki, beklenmedik bir atiklikle bilgisayarının önüne yüzünü siper etti. Yastık yanağına çarpıp yere düşerken o kendini umursamak yerine, bilgisayarına sarılıp şükürler ediyordu.

"Ben göstereceğim şimdi sana alfayı, pelerini."

"Yazık günah," dedi bilgisayarını okşarken. "Utanmıyor musun şu sabinin önünde bana hakaret etmeye? Geçti annem, sakin ol. Relax..."

"Sonunda çıldırdı," diyen Ümran'ın omzuna hak verircesine vurdu Hatice.

"Allah'ım beni neyle sınıyorsun?"

Başımı semaya doğru kaldırıp iç çektim ama sevgili teyze kızlarım beni iplemek bir yana dursun, kendi varlıklarını da hiçe sayacak bir şey yaptılar; beni ve kendilerini yeni bir sessizlik senfonisinin içerisinde bıraktılar.

Son Aşk | OnsraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin