Sabaha kadar uykuya ihtiyacım olsa da uyuyamayıp. Onu aradım ama telefonu kapalıydı. Belki de beni onlara verdiği için hala vicdan azabı çekiyordu. Beni sevmese de bana bir vedayı bile layık görmedi. Onu gördüğüm yerde öldürmek istiyorum. Onu gördüğün yerde boynuna atlamak istiyorsun kendini kandırma eylül
Telefonumun çalmasıyla düşüncelerimin arasından sıyrılıp kimin aradığına bakmadan aramayı cevapladım. Bu onun sesiydi
"Alo; konuşabilir miyiz?" duraksadı "biliyorum senin için her şey bitti ama bence Son Bir Kez konuşmayı hak ediyoruz, ikimiz de" dedi.
"Tamam" dedim ona öfkeli olduğumu belli eder bir ses tonuyla
"Ben geleyim mi" Anneme her şeyi anlatırken olanların demir yüzünden olabileceğini atlamıştım.
" olur Sen geldiğinde beni ara ben dışarı çıkarım Annem sana çok kızgın" yalana bak be
" Tabii o da haklı Ben geliyorum o zaman" dedi ve ben telefonu yüzüne kapattım neden bu kadar ergence davrandığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. ona gerçekten kızgınım sinirliydim ama ona Kötü davranmak istemiyordum ona kıyamıyordum telefonum çaldığında aramayı kabul etmeyip dışarı çıktım oradaydı. Beni motorun önünde bekliyordu.
"Merhaba" dedi
"Merhaba" dedim
"ıııı neden beni çağırdın?" Diye devam ettim
" seni o arabaya bindirirlerken ben de oradaydım görmüşsündür. bana seçim yaptırdılar ben de Seni seçmedim bana ne dersen Ne yaparsan haklısın ama başka çarem yoktu onu seçmek zorundaydım ayrıca..."
" Ayrıca bildiğin halde benden Öz annemi sakladın. gerçekten şu an tek merak ettiğim karşı tarafta kim vardı kimi bana tercih etti." Sesim beklediğimden daha sakin çıkmıştı
"Ne, nasıl, anneni nasıl öğrendin"
"Soruma soruyla karşılık verme"
"Geri döndüm. Pişman oldum Seni gerçekten yine kurtarmak istedim oradan, ama yapamadım Evet seni onlara Ben verdim. seni ben feda ettim ama yapacak başka bir şeyim yoktu yapamazdım söz vermiştim Zeynep'e onun kardeşini veremezdim onlara. bana ne yaparsan ne dersen haklısın ama biraz daha benim açımdan baksan olaylara Küçücük çocuğu onlara veremezdim ki. Annene de senden ben Sakladım ama çok kötüydün daha kötü olma istedim. annen sandığın kadının başka bir çocuğu olduğunu ve senin gerçek annen olmadığını öğrenmeni istemedim" tabi ki o küçücük çocuğu onlara veremezdi ama beni onlara vermesi de beni çok üzüyordu.
" ben hiç sevmeyeceksin değil mi beni seni sevdiğim duygularla sevmeyeceksin. Hep hayal kuracağım hep seni bekleyeceğim ama sen beni seversen bile ne olursa olsun onu bana tercih edeceksin. Hep yaptığın gibi. Bana umut vermemeye çalışsan da ben senin her hareketinde umut buldum" üstüne fazla mı yüklenmiştim
"Bende insanım ya" diye bağırdı "benim de duygularım var" Ardından sol göğsüne vurarak "bak benim de kalbim var benim de kalbim kırılıyor, bende üzülebiliyorum, Allah kahretsin ki bende sabahlara kadar uyuyamayıp kafama her boku takıyorum" diye bağırdı
"Ben-"
"Üzgünsün, hep üzgünsünüz zaten insanın ağzına sıçtıktan sonra üzgünüm diyorsunuz. Ya ben senin için her şeyi karşıma aldım. Ben yıllar sonra birine aşık olabileceğimi ve zeynebe verdiğim sözü tutamayacağımı bile bile senin yanına geldim." Sandalyem olmadığı için ayaklarım ağrımaya başlamıştı. Birbirimize o kadar yakın duruyorduk ki nefesini çok yakından hissediyordum.
"Benim yaşadıklarımı, hissettiklerimi benden başka kimse bilmiyor. Tek yaralı olan sen değilsin ki bu hayat beni tam kalbimden yaraladı ama ben bir şekilde yaşamaya devam ettim." Ellini havaya kaldırdığında refleks olarak ellerimle yüzümü kapattım
"Allah kahretsin sana hiçbir şey yapmamama rağmen artık bana güvenmiyorsun benden korkuyorsun sana vuracağımı sandın" dedi ve duvara yumruk attı ardından dayanamayıp onun yanına gittim elini tam duvara vuracakken tutup kendime doğru çevirdim.
" özür dilerim sen bunları hak etmiyorsun bunu kendine yapma ellerin kanıyor gel pansuman yapalım"
"Kalbime de pansuman yapar mısın?" Dedi. Dünyanın en çaresiz sesiyle
"Gel eve girelim" dedim
"Hayır ben giremem ki artık o eve" dedi çocuk gibi
" neden?"
" Annen bana çok kızgın çünkü sen öyle demiştin ya"
" Hadi eve girelim bir şey olmaz kızmadı sana onu ben uydurdum" dedim
"Tamam o zaman" sanki sarhoşmuş gibi konuşuyordu
Yumruk yaptığı eline pansuman yaparken "sarhoş musun sen?" Dedim
"Yoo" ardından ağzını açıp "kokla hiç içki kokusu geliyor mu?" Bir an için afallasam da cevap vermeden pansuman yapmaya devam ettim
"Sarhoş olduğun o kadar belli ki" pansumanımı bitirmek için duraksadım ardından "neden bu kadar içtin önünü bile göremiyorsun şuan da"
"Allah Allah içmedim diyorum nesini anlamıyorsun" cevap vermek için ağzımı araladığımda daha konuşmadan dudaklarını dudaklarımda hissetim. O anki şokla kendime engel olamadan karşılık vermiştim. Nefesini hissetmek dünyanın en güzel şeyiydi. Ama sonradan onun pişman olacağını bilmek içimi burkuyordu. Sadece birkaç saniye sonra geri çekildi.
"Özür dilerim, özür dilerim, çok özür dilerim" dedi. kendini suçlu mu buluyordu? Gerçekten mi? Peki tam olarak kimden özür diliyordu benden mi yoksa zeynepten mi?
"Önemli değil" dedim sadece çünkü diyebilecek başka bir şeyim yoktu.
Ardından Hemen önümden kalkıp evden dışarı çıktı ve beni her zamanki gibi yalnız bıraktı. Onu üzmek istemiyordum ama bu şekilde davranması benim sinirime dokunuyordu az önce beni öptü hiçbir şey olmamış gibi basıp gitti bu kadar mıydı yani bu kadar mı seviyordu onu. beni öptü halde bırakıp gidebilecek kadar. Ne bekliyordun ki
Ne kadar pişman olsa da onun Nefesini hissetmek dünyanın en iyi duygusuydu o an ne kadar kötü bitse de aynı anı tekrar tekrar yaşamak isterdim Onun nefesini tekrar hissedebilmek.
Bilgisayarımı alıp tekrar yazmaya başladım.
Romeo'nun pişman olduğu her hareket julieti mutlu ediyordu Juliet Onunla gerçek hayatı yaşıyordu ama Romeo çoktan ölmüştü yarım kalmış bir seri gibiydi hayatım, hep bir yerlerim yarım kalacaktı. Oldu artık mutlu olacağım derken daha da kötüsü gelecekti başıma....
Bölüm bu kadardı.
Umarım beğenerek okursunuz.
Oy vermeyi unutmayın
Bölüm hakkında düşüncelerinizi yorumlara yazarsanız sevinirim♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE HAYALLER
Novela JuvenilHer zaman bir umut vardır sözü eylüle çok anlamsız geliyor çünkü onun için hiçbir zaman umut yoktu.... genç yaşında yakalandığı hastalıkla yaşamaya çalışan Eylül etrafındakilerin teker teker ondan uzaklaştığına şahit oluyor. bazen düşmanımızdan dar...