Kumandanın düğmesine basarak televizyonu kapattım ve sıkıntılı bir nefes verdim. Jimin çıkalı bir kaç saat olmuştu fakat hala ortada yoktu. Şimdiye kadar gelmesi gerekiyordu. Hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Neredeydi bu tanrı aşkına ?
Jimin'i aramaya karar verip telefonuma uzandım. Telefon kilidini açarak rehbere girip Jimin'in numarasını bulup 7. Aramamı yapmıştım. Hâlâ kapalıydı. Telefonu kulağımdan çekip Jin hyung'ı aradım. Belki ona uğramıştır. Telefon 2. Çalmada açılmıştı.
"Merhaba hyung."
"Kookie, nasılsın ?"
"İyiyim, teşekkür ederim. Bir şey sormak için aramıştım."
"Sor tabii ki. Bir sorun yok değil mi ?"
Endişelenmemesi için ona yalan söylemek zorundaydım konu biz olunca fazla hassas biri olabiliyordu."Hayır hyung. Sadece Jimin'i soracaktım. Jimin senin evinde mi ?"
"Hayır evde değil. Neden, yanında değil mi ?"
"Yiyecek bir şeyler almak için gitmişti de sana uğradığını düşünmüştüm. Neyse teşekkür ederim hyung. Görüşürüz."
Telefon konuşmasını sonlandırıp elim ile yüzümü ovuşturdum. Umarım o iyidir.
Ilık bir duş alsam güzel olacak yoksa meraktan kafayı yiyebilirdim. Kardeşimin başına bir şey gelme düşüncesi bile beni delirtiyordu. Jimin benim ailemdi. Ona bir şey olsun istemezdim.
Kafamda ki düşünceleri bir kenara itip duş almak için bornoz ve yanıma kıyafetlerimi alarak banyoya ilerledim.
.......
Jimin'den
Karşımdaki adamların konuşmasından bıkmış bir şekilde sıkıntılı bir nefes verip başımı başka yöne çevirdim. Taemin'in bana bunu yaptığına inanamıyorum beni bayıltıp buraya getirmişti ve şimdi ortada yoktu.
Karşımda yaşları 30' u geçmiş adamlar vardı. Gerçekten çok boş konuşuyorlar. İki saattir bir çikolata için kavga ettiklerini varsayarsak buradan kolayca kaçabilirdim ruhları bile duymazdı. Tek sorun ellerimin ve ayaklarımın bağlı olması. Yakınlarımda her klasik film gibi bir kesici alet yoktu keşke olsaydı. Bu rutubet kokan yerden gidebilirdim.
Burdan çıkabilsem direkt jeon'un yanına gidecektim. Çok endişelenmiştir şimdi. Eve gidince ona nasıl bir hesap vereceğimi düşünüyordum Taemin'in beni kaçırdığını söyleyemezdim korkardı. Beni bir daha göndermezdi.
Taemin demişken. Hangi kafa ile onu sevdiysem. Kaçırmıştı beni yahu! İçimde oluşan sinire engel olamayıp dişlerimi sıkarak bakışlarımı önümdeki ikiliye diktim. Tartışmayı kesmiş bana bakıyorlardı. Onları takmayıp stresle yanak içlerimi ısırırken kapının sertçe açılması ile bakışlarımı kapıya çevirdim.
Gelen kişi Taemindi ve yanında tanımadığım bir kaç kişi daha vardı. Gözlerimi abartılı bir şekilde devirip ayağımı salladım.
"Özledin mi beni civcivim?" Taemin'in konuşması ile onu umursamayıp yan tarafıma baktım. O sırada hızla yanıma gelmiş çenemi sertçe kavrayarak ona bakmamı sağladı.
"Sana bir soru sordum!" Bakışlarını dudaklarıma indirdi ve tekrar gözlerimi çıkartarak konuştu.
"Ağzında var olduğuna göre bana cevap verebilirsin değil mi bebeğim ? Ha eğer konuşmam diyorsan keyfin bilir arkadaşlarına değer veren ben değilim nasıl olsa."
Küçük bir sırıtma çenemdeki elini çekmiş ve yanağımı okşayarak ayağa kalkmıştı. Boğazımı temizleyip yutkunarak ondan korkmadığımı belli etmek için cesur bakışlarımı ona sabitledim.