Bazı sevdalar vardır ki, yaşanılmaz! Yaşayamadığın sevda ise, ömür boyunca üzerinde bir yüktür!
Boynunda urgan, ayağına prangadır! Yaşayamadığın sevda, yüreğin de ateştir! Kalbine sancı, ruhuna acıdır!
...
Yaşanılan duygu yüklü anların ardından herkes masadaki yerini almış ve yemekler yenmişti. Herkes mutluluğu gerçek anlamı ile hissediyor, bozulmaması için de dualar ediyordu.
Çay fastlına geçmeden Yunus, Enes'i arayıp onu da davet etmişti. Arkadaşı bu aralar pekte kendin de değildi çünkü, tek kalmaması herkesin hayrına olurdu.
Her zaman olduğu gibi yine çatıdaki avlu da bulunan şark köşesinde içiliyordu çaylar. Sohbetlerin güzelliği Enes'i pek etkilemiyor, istese de ortama ayak uyduramıyordu ki, bir anda ayaklandı ve ortaya doğru konuştu;
- Herkese hayırlı geceler gençler, ben gidiyorum.
Kimse konuşmadan Evin atıldı, biliyordu çünkü neden bu hal de olduğunu. Evlan, ona herşeyi anlatmıştı.
- Çok mu zenginsin Enes?
Enes, anlamaz gözlerle Evin'e bakarken, bir kez daha konuştu Evin;
- Çok mu zenginsin diyorum? Yani benim bildiğim böyle kalkışları zenginler yapar.!
Enes, ne diyeceğini bilmezken Yunus ile göz göze geldi. Yunus, gözleri ile arkadaşına kalktığı yeri gösterdi ve oturması için işaret etti.
Enes, çuval gibi attı kendini oturduğu yere, bir sessizlik oluşmuştu ki Enes, daha fazla dayanamamış ve konuşmuştu;
- Nefes almak daha önce hiç bu kadar zor olmamıştı.! Ciğerilerimi o memlekette bıraktım sanki.!
Kendini geriye yasladı, kafasını midere koyarken gözlerini kapattı. Herkes sus, pus Enes'i izlerken, daha önce hiç bu kadar ciddiyeti görülmeyen Kerem, oldukça ciddi bir şekilde konuştu.
Öyle bir konuştu ki, kundaktaki bebek bile dile gelirdi, için de bir yara var diye.!
- Yorma bu kadar kendini.! Yoksa, bir çift mavi sana geldiğin de yorgun düşersin. Güneşe eş değer olan sarılığı sevecek gücün kalmaz.!
Hikayen başlamadı daha, sabırlı ol.! Şanslısın.! Çünkü, her hikayenin bir sonu var.! Hikayesi bitmiş bir aşkın da, esareti başlar.!
Ettiği son cümle herkesin boğazın da bir yumru olup, kalmıştı. Evin, hariç herkes biliyordu meseleyi. Bildiğindendir ki, Dilek'in gözleri doldu.
Evin'in gözleri Mirza'ya döndü, arkadaşına öyle bir bakıyordu ki, acı çektiği koyulaşan gözlerinden, öfkesi ise sıktığı dişlerinden belli idi.
Kerem'in sözleri üzerine kimse söz edemezken Enes, acı çektiren soluğunu verdikten sonra, başı hala minderde yaslıyken, Evin'e seslenerek konuştu;
- Evin yenge, madem gitmeme müsade etmedin, yarama kan olacak bir türkü söyle.
Evin, kardeşinin içini bldiğindendir ki, hafif bir tebessüm ile cevapladı Enes'i;
- Tabi söyleyeyim amirim, ne istersin?
Enes, günlerdir sarbaşa dinlediği türküyü istedi, burnunun sızısının ötelemek adına burnunu sıkarken;
- Yarime bir haber salın!
Evin, bildiği türküyü içli içli söylemeye başladı.
(Türkü sözleri)
Yarime bir haber salın
Yine sızladı sol yanım
Yârime bir haber salın
Yine sızladı sol yanımDamarda kalmadı kanım
Birindarım perişanım
Damarda kalmadı kanım
Birindarım perişanım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya Kokusu (Tamamlandı)
Ficção GeralBen geldim ana.! Bu sefer tek gelmedim ama, gelinini getirdim sana, vanilya kokulu kadınımı.! Ben bilmem seni, anlatılan kadarsın bende, resimler de gördüğüm kadarsın gözlerim de.! Ama öyle büyüktür ki içimdeki sevdan, bir o kadar da büyüktür içimde...