hiçbir şey bizi öldüremez

735 102 115
                                    

YUNGBLUD - Cruel Kids

Haru benden nefret ediyordu. Onun için her şeyi berbat etmişim, Soobin söylemişti. Canım yandı. Sanki hiç aynı ateşte defalarca yanmamışım gibi, Soobin daha fazla odun attı. Hatta ateşi bile o yaktı, haberim olmadan. Şimdi kendisi de yanıyordu ve onu söndürmemi istiyordu.

Şimdilik ne onu söndürecek ne de onunla yanayacak güce sahiptim. Tek yapabildiğim sessizlik içinde Haru'ya inanmaya devam etmekti. Herkesin aksine onu seviyordum. O aptal değildi. Umursamaz değildi. Onca şarkıların sahibi, yarışmada birinci olmamızı sağlayan kişiydi.

Soobin sanki onun düşmanı gibiydi. Kızgın ve acımasız. Yaşananlar yüzünden öfkeyle dolup taşıyor, kimse öfkesinin önüne geçemez. Haru onun için artık hiçbir şey. Ben neyim? Ben mavi saçlı çocuğum. Kedi gibi.

Hoşuma gitmişti. Benden böyle bahsetmesi yanaklarımın kızarmasına neden olmuştu. Daha önce sevildiğimi hissetmemiştim ya, benim için bunları söylemesi bile mucizeydi. Tüm gece aklımda dönen kelimeler bunlardı: "Yumuşacık yanakları vardı. Saçlarını okşadım. Bir kedi gibiydi. Onu sevmeye başladığımda hoşuna gitti. Kafasını omzuma yasladı. Orada ağlamaya devam etti ama asla neden ağladığını söylemedi."

Uyumadan önce, uyandığımda ve yıkanırken, kahvaltı yapıp çantamı hazırlarken ve annem evden çıkmadan önce marketten ne almam gerektiğini söylerken bile aklımda senin sözlerin dönüyordu. "Kaç kez hükmettim sana düşlerimde."

Dün gece canım yandığı kadar da yaralarım sarılmış gibiydi. Sözleriyle, gözleriyle ve dokunuşuyla hissettirdi bana. Soobin'e inanmak istiyordum. O yalan söylemeyecek kadar korkuyordu.

"Yeonjun!" Arkamdan bir el omzumu ittirdi. Öne doğru savrulduğumda düşecek gibi oldum ama hemen toparladım. Neye uğradığımı şaşırarak arkama dönüp baktım.

Elimle saçlarımı geriye taradım. "Ne var lan?" derken sesim kendinden emindi.

Mor saçları olan oğlan bana dik dik baktı. Bir eli cebinde diğeriyle ensesini kaşıyor. Ağzında sigarası, arkasına toplamış üç beş tane dingil. Tek tek baktım hepsine. Farklı okul forması, bizden değiller. Sonradan çaktım. Bunlar düşman bellediğimiz okulun oğlanlarıydı.

"Gününü güzelleştirmeye geldik." dedi yapmacık gülümsemesiyle.

Gözlerimi devirdim. "Beni görünce sizinki daha da güzelleşmiştir."

Sigarasını parmaklarının arasına alıp dumanı bana doğru üfledi. Elimle dumanı dağıttım.

"Gray'de sahne alacakmışsınız."

Kaşlarımı çattım. "Sana ne bundan?"

Sigarasını yere atıp ayakkabısının ucuyla ezdi. Birkaç adım yaklaştı bana. "Bak Yeonjun," İşaret parmağını göğsüme doğru sallarken geriye çekilmek istedim ama diğer oğlanlar hemen etrafımı sardılar. "Bizi Uruha gönderdi. Uruha diyor ki, eğer Gray'de sahne alacak olursanız önce bizden izin almanız gerekli."

"Hadi ya!" dedim alayla. "Niye sizden izin alalım oğlum! Kimsiniz ki siz?!"

Arkamdan birisi sırtımdan ittirdi. Öne doğru sendelediğimde diğer oğlan kollarımdan tuttu. Geri çekilmek istedim ama bırakmadı. Sırtımı kendisine çevirip beni karşısındaki oğlana doğru itti. Hepsi benden güçlüydü, ellerinden kurtulamayacağım kadar. Buna rağmen baş kaldırmıştım.

ayaktakımı | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin