Hayatın karışımıza neler çıkaracağını, bize neler yaşayacağını, bilmeden geçiririz ömrümüzü.
Zaman zaman güldürür yüzümüzü, zaman zaman dindirmez yaşımızı!
Öyle bir zaman olur ki, dindirmediği yaşlarımıza inat, kıvırır dudaklarımızı!
...
Saraçoğlu ve Işık ailesi de tam olarak bu zamanı yaşıyordu. Dinmeyen yaşları, içlerinde dumanı tüten ateşin inadına, dünyaya gözlerini açan Zeynep Alya'nın gelişi ile kıvrılıyordu dudakları.
Doğumun gerçekleşmesinin hemen ardından gelen ambulans ile sağlıkçılar, Elvan'ın anlattıkları ile ilk müdahaleyi yapmış ve hemen hastane yoluna girmişlerdi.
Hastaneye ulaştıkların da ise Evin ve Zeynep Alya'nın kontrolleri yapılmış, normal odaya alınmıştı.
Korkulanın aksine, ikisinin de sağlık durumu oldukça iyiydi ve bu durum aile fertlerini, arkadaşlarını çokça mutlu etmişti.
Hasan beyin ölümünün ardından, bu haber herkesin gerçek anlamda ferahlamasına sebep olmuştu.
...
Kucağındaki kızının, mavi mavi bakan gözlerinin içine içine bakıyordu Mirza.
Yattığı yatakta kocası ve kızına bakan Evin, göz pınarlarına biriken yaşları ötelemek adına, derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı.
Bir süre kapalı tuttuğu gözlerini açtığın da ise kocası ile göz göze geldi.
Mirza, başını sol omzunun üzerine doğru yatırdı ve konuştu;
- Evinamın..
Evin, tutamadığı yaşları ile kısık sesini çıkarabildiği kadar cevapladı kocasını;
- Can içim..
Mirza, Kucağındaki kızına dikkat ederek usulca kalktı oturduğu sandalyeden ve karısının yattığı yatağın kenarına oturdu.
Sağ eli ile karısının yüzünü okşamaya başladı. Akan yaşlarını bir bir sildi ve konuştu;
- Sana ihtiyacı var Evinamın! Zeynep Alya'mızın da, benim de sana ihtiyacımız var. 3 gün oldu.. 3 gündür kucağına almadın..
Ağlaması şiddetlenen Evin, hıçkırıkları arasın da konuştu;
- Yapamıyorum Mirza.. Yapamıyorum.. Dokunursam, oda ellerimin arasından kayıp gider diye, korkuyorum..
...
Saraçoğlu ailesi Mardin'e dönmüş, işlerinin başına geçmişlerdir. Evin, Elvan, Mirza, Enes ve Rüstem bey ise 1 hafta sonra döneceklerdi.
Hastaneden taburcu edilen Evin, bebeği ile henüz temas edememişti. Zeynep Alya'nın gelişi ile içlerine mutluluk tohumu serpilen aile fertleri ise, Evin'in bebeğine temas edememesi ile serpilen tohumlar can suyunu alamadan çürümüştü.
Evlan, sabah akşam neler yapabilirim diye didik didik araştırmalar yapıyor. Feride hanım ve Melih bey sürekli kızlarını telkin edecek konular üzerinde sohbet ediyorlar.
Mirza ise, çaresizliği en dibine kadar yaşıyordu. Enes, ne yapacağını bilmez halde, kimi teselli edeceğini şaşırmış durumdaydı. Bu duruma en çok içerlenen ise, Rüstem bey oluyordu.
Gelininin durumuna oldukça üzülen Rüstem bey, Evin'in odasın da yalnız oluşunu fırsat bilerek kapıyı tıklattı ve içeriden gelen onay ile odaya girdi.
Kapıyı yavaşça kapattı ve yüzündeki tebessüm ile gelinine doğru ilerleyerek konuştu;
- Rahatsız etmiyorum inşallah güzel kızım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya Kokusu (Tamamlandı)
Ficção GeralBen geldim ana.! Bu sefer tek gelmedim ama, gelinini getirdim sana, vanilya kokulu kadınımı.! Ben bilmem seni, anlatılan kadarsın bende, resimler de gördüğüm kadarsın gözlerim de.! Ama öyle büyüktür ki içimdeki sevdan, bir o kadar da büyüktür içimde...