"Hemşire hanım!"
Kafamı ilgilendiğim dosyadan kaldırıp karşımdaki sedyeye oturmuş teyzeye baktım.
"Buyur teyze,"
Dedim en kibar halimle,
"Doktor kızım nerelerde?"
Elimdeki dosyayı bırakıp ayağa kalktım.
"Şikayetin neydi teyze?"
Kadın odada gözlerini gezdirdi
"Kızım sen kaç yaşındasın?"
Kaşlarımı çatıp ben de onun yaptığı gibi etrafa baktım, kapıda bekleyen iki üç hasta vardı. Mesaimin bitimime ise az kalmıştı. Güler iki dakikalığına gidiyorum deyip çıkmış ve buraları bana bırakmıştı. Sıkıntı ile nefes verip gülümsemeye çalıştım.
"Teyzeciğim, şikayetin yoksa gerçek hastalara sıra verebilir misin?"
Teyze yüzünü buruşturarak sedyeden kalktı
"Şimdi gidiyorum ama bir daha geleceğim."
Başımla onaylayıp sıradaki hastayı çağırdığımda, yorgunluk tüm bedenimi ele geçiriyordu, gece uyuyamamam da bunu daha da artırırken derin bir nefes alıp gelen hastaya damar yolu açmaya başladım.
"Elinizi yumruk yapın,"
Yaklaşık otuzlu yaşlardaki erkek hastaya damar yolu açıyordum. Hasta elini yumruk yaptığında elimle palpe ederek (dokunarak) damarı buldum, dolgun ve kalın olduğu için pembe intraketi hazırladım ve damara gireceğim yeri hesapladım.
"Kendinizi kasmayın, hareket etmeyin ve derin bir nefes alın."
Hasta dediklerimi yaparken besmele çekip damara girdim, kan gelmişti ve yavaşça iğneyi ilerkettiğimde hastada mimik oynamamıştı. İntraketi oraya sabitleyip gerekli ilaçları hastaya serum yolu ile taktığımda işim bitmiş ve Güler gelmişti. Elini omuzuma attı.
"Kusura bakma canım lavoboya gitmiştim ama çıkışta annem arayınca... Gelemedim."
"Yok önemli değil."
Saate baktım, mesaim çoktan bitmişti.
"Ben gidebilir miyim? Sadece iki numaralı sedyedeki hastanın bir saatlik serumu kaldı."
"Tamam canım."
Boynumdaki steteskopu ve ceplerimdeki flasterleri yerlerine koyuyordum ki o teyze yine geldi. Tövbe estağfurullah.
"Buyur teyze,"
Elindeki fotoğrafı bana gösterdi. Bu az önce damar yolu açtığım hastaydı.
"Bak bu benim oğlum, 33 yaşında, bekar, sen de he dersen bir görüşün kızım."
Duyduklarımla kaşlarımı çattım.
"Teyze hasta değilsen çıkar mısın dışarıya, böyle saçma sorular ile meşgul etmeyin bizi."
"Kızım bi he desen... Demezsen deme kaçırırız he demek zorunda kalırsın zaten."
La havle...
"Teyze, evliyim ben evli!"
Sesim istemeden de olsa yükselmiş be elimdeki alyans ve tektaşı göstermiştim.
"Sabahtan beri desene kızım. Uğraştırıyon beni."
Ha şimdi suçlu ben mi oluyordum. Teyze odadan çıkarken kaşları çatık Kürşat girdi. Eli ile kapıyı gösterdi.
"Az önce, karıma görücü mü geldi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN (Askıya Alındı)
Fiksi RemajaHiç görmeden sevebilirmiydim seni? Hiç tanımadan girebilirmiydim hayatına? Daha adını bile bilmediğim biri ile nasıl evlenebilirdim? Allah aşkına bir söyleyin bana? 24 sene bunun için mi bekledim ben? Hiç bilmediğim bir adamla evlenmek ve mutlu ol...