Çizgi romanlar, Kaykay ve Kulaklık

71 6 0
                                    

Tramvay durup da kendimi hızla dışarı attığımda amacım uzaklaşmaktı lakin tam olarak beni takip eden hızlı adımları tepemi iyice attırdı. Sanırım tam şuan, gece vakti dar bir sokaktan geçen kızların neden sürekli arkalarını kontrol etme ihtiyacı hissettiğini anlıyordum. Çünkü peşinizde bir şeytan yavrusunun olma ihtimali çok yüksekti.

Yine de durmayıp daha da hızlanarak Avm girişine ilerlerken bu sefer koştuğunu duydum ve ben daha bir sonraki hamlemi düşünürken koluma dokunup önüme geçti.

- Yemeyeceğiz, bi dur.

Gururumun karşımdaki çocuktan büyük olduğuna inandığım için tek kaşım havada ve bakışlarım onun dışında her yerdeydi.

- Lazım değil herhalde?

Bir şeyi elime tutuşturup asıl ilgili olmayan tarafın kendisi olduğunu ispat ederek arkasına dönüp gittiğinde avcumdaki telefonun varlığını fark edebilmiştim. Düzeltme: Avucumdaki kendi telefonumun varlığını.

Daha önce bir gerizekalı olduğumu söyledim mi emin değilim ama söylemek için en doğru zamandayız. Çünkü hangi normal insan telefonunu unutur ki. Aslında biraz düşününce telefon unutmak benim için büyük bir olay değildi.

İlkokulda okula giderken ayakkabı giymeyi unutup dalgınlıkla terlik giyen ve lisede okul dönüşü çantamı almayı unutup ancak servis hareket ettiğinde fark eden biriydim. 18 yaşıma kadar gelebilmek bir mucize. Çünkü kendimi en son kutladığım doğum günümde unutma ihtimalim epey yüksek.

Beynim Rezil adındaki albümden bir parçayı izletmiş sonra da acımış olsa gerek ki ayaklarımı Avm girişine yöneltmişti. Sarı saçlı biraz ileride duran güvenliğe, yüzündeki baştan çıkarıcı gülümsemesini sunarak konuşuyordu ve sonrasında içeri girdi ki sanırım hepimiz kediyi Avm'ye nasıl soktuğuna dair bazı küçük fikirlere sahibiz artık.

Güvenliği geçtikten sonra sadece birkaç saniyeliğine beynim vücudumu terk etti ve Avm ortasında ayakta dikilip boşluğa bakar oldum. Böyle anlarda ne düşündüğümü bilmiyorum açıkçası. Böyle anlarda ben nerdeyim, kimim bilmiyorum.

Kendime hafif hafif gelirken güçlü bir kahkaha tufanı duydum ve o tarafa döndüğümde şeytan elçisi ve onun yandaşlarını gördüm. Beyin hücrelerimi kaybetmeme rağmen mantıklı olan davranışlara tutunmaya çalışıyordum ama bu güzel çocuk dünyaya izlenmek için gönderilmiş gibiydi.

E bu durumda bana düşen izlemekti.

Kendisinden uzun boylu ve mavi saçlı arkadaşının beline sarılmış, kendiyle aynı boyda olan ve saçları akmış mint yeşiline boyalı arkadaşının yakasını düzeltiyordu. 

Mavi saçlı çantasından üzerinde mavi kelebeklerin ve gözleri kırmızı, siyah bir kuru kafanın resmedildiği kaykayını çıkarttı. Sarı saçlı ile bir süre kaykayı incelediler ve o sıra mint saçlı kulağındaki baş üstü kulaklığını çıkarıp sarı saçlıya taktı. Kaykayı incelemeyi bıraktıklarında mavi saçlı, sırt çantasına astığı kot ceketi çıkarıp sarı saçlıya zorla giydirdi ve bu sırada belindeki NEVERMIND yazılı dövme nefesimi kesti. 

Mint saçlı gözlerini benim üzerime dikip büyük olasılıkla neden annesini kaybetmiş ancak herkeste organ mafyası potansiyeli gördüğü için kimseden yardım istemeyip, öylece dikilen bir çocuk gibi göründüğüme anlam vermeye çalışıyordu. Dudakları hafif kıpırdadığında eş zamanlı diğer ikili de dönüp bana baktılar.

Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama sarı saçlı elini havada birkaç kez sallayıp diğerlerinin de önüne dönmesini sağladığında kahkaha atan manyak bir bıçağın tam karnıma saplandığını hissettim. 

Melek İzi | KookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin