1

78 7 2
                                    

"minho bir sakin ol aq." dedi hyunjin, minho'nun omzunu tutup sakinleştirmeye çalışırken.

minho'nun diğer yanında duran changbin de konuştu, "kanka otur şuraya, konuşalım."

"seni burda görmeyeceğim bir daha. orospu çocuğu!" diye bağırıp kendini hyunjin'den kurtardı ve çocuğun üstüne attı minho.

minho, altındaki çocuğa yumruklarını savururken hyunjin ve changbin ellerini beline koymuş öylece minho ve çocuğu izliyordu. "bırak yesinler birbirlerini amına koduklarım." dedi changbin.

o sırada nöbetçi hoca gelmiş ve ikiliyi ayırmıştı.

minho, müdürün odasına giderken hyunjin ve changbin de sınıfa girmişti.

şimdi ise minho, müdürden azar iştiyordu.

"oğlum ben sana demedim mi 'son kavgan bu olsun, bir dahaki sefere atarım seni okuldan' diye. demedim mi lan!?"

başını önüne eğip sessizce konuştu minho, "dediniz hocam."

derin bir nefes alıp kravatını gevşetti müdür bey. "bu sefer niye kavga ettin?"

sorulan soru ile gaza gelen minho önünde müdür olduğunu unutup ağzına geleni söylemeye başlamıştı.

"hocam bu orospu çocuğu potayı kafamda sanıyor galiba. ben bahçede güzel güzel oturup canım arkadaşlarım ile hasbihal yaparken kafama bir basketbol topu yiyorum ve nevrim dönüyor. amın evladında nasıl bir kol kası varsa, tabiri caizse anamı sikiyor."

müdür bey büyük bir şaşkınlıkla karşısındaki genci dinlerken kapı çalıyor ve içeri ağzı yüzü dağılmış bir çocuk giriyor.

"bu çocuğu mu dövdün lan pezevenk herif?"

"hocam ayıp oluyor pezevenk falan. ben hiç görmedim bu çocuğu."

müdür diğer çocuğa dönüp konuşuyor, "sana ne oldu oğlum?"

mavi saçlı çocuğun ağzından bir hıçkırık sesi geldiğinde minho kafasını çocuğa çevirmişti.

"hocam b-beni tuvalette sıkıştırıp dövdüler."

"kimler dövdü evladım?"

"h-haechan ve arkadaşları."

müdür bey kısaca başını sallayıp, minho'ya bir daha kavga etmemesi hakkında bir şeyler söyledikten sonra ikisini de revire göndermişti.

merdivenleri çıkarken boş koridorda mavili çocuğun nefes ve burnunu çekme sesleri yankılanıyordu.

minho dayanamayıp konuştu, "adın ne?"

mavili çocuk başını kaldırıp şaşkınca baktı minho'ya. 3 yıldır aynı sınıftalardı ama adını bilmiyor muydu? gerizekalı her halde diye düşündü.

"han jisung."

minho istediğini almış gibi gülümsemişti. "lee minho."

revire geldiklerinde minho, jisung için kapıyı açmış ve geçmesini belirten bir el hareketi yapmıştı.

odaya girdiklerinde ikisi de sedyeye oturup görevlinin gelmesini beklemeye başlamıştı. o sırada jisung konuştu, "aslında 3 yıldır aynı sınıftayız."

"ne?" minho şaşkınca jisung'a dönmüştü.

"duvar kenarı, en arka sıra."

minho anladığını belirtir şekilde kafasını sallamış ve yanındaki çocuğu süzmeye başlamıştı.

parlak mavi saçları, minik dudakları, dolgun yanakları, güzel bir burnu ve küçük gözleri vardı. tatlı bir çocuğa benziyordu fakat şu an ağzı yüzü dağıldığı için o kadar da iyi durmuyordu.

görevlinin gelmeyeceğini anlayan jisung ayağa kalktı ve ilk yardım malzemelerinin olduğu dolaba doğru gitti. dolabı açıp içinden batikon, pamuk, krem ve yara bandı alıp kapağı kapattı.

"görevliyi beklemeyecek misin?" dedi minho.

"gelmeyecek gibi. biraz daha geç kalırsam dersi kaçıracağım." dedi, ağlamaktan dolayı çatlak çıkan sesiyle.

minho da kafasını sallayıp yaralarıyla ilgilenen çocuğu izlemeye başladı.

jisung, pamuğa batikonu döktükten sonra kaşındaki yaraya götürdü ve pamuğu bastırdı. canı çok fazla yanmış olacak ki dudaklarından bir inleme çıktı.
zaten dolu olan gözlerinden bir yaş döküldü. canı çok fazla yansa da aynı işlemi dudağına da birkaç kez yaptıktan sonra kremi sürüp yara bandını yapıştırdı ve sedye de oturup onu izleyen minho'nun yanına gitti.

"senin de dudağın patlamış, benim yaptığım gibi yapabilirsin."

"sen nerden biliyorsun bunları yapmayı?"

jisung derin bir nefes aldı, "çok fazla dayak yiyorum. her seferinde burdaki görevli yapıyordu ben de ondan öğrenmiştim."

minho kafasını sallayıp konuştu, "bana da yapar mısın? ben nasıl yapılır bilmiyorum."

uzun bir süre düşündü jisung. 3 yıldır varlığının farkında olmayan birisine ilk yardım mı yapmalıydı yoksa derse mi girmeliydi? minho bir daha yüzüne bakmayacaktı yüksek ihtimalle.

"üzgünüm, derse girmeliyim. sen görevliyi bekle en iyisi, o daha iyi yapar."

minho bunu duymayı beklemediğinden dolayı şaşırmıştı ama bir şey de demedi.

jisung arkasına bile bakmadan çıkmıştı revirden. minho da elindeki pamuk ve batikonla kalmıştı oracıkta.





meraba
yeni fic, yeni baslangic
okuyun begenirseniz oy verirsiniz bb

starboy -minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin