Draco Malfoy. Senin çocukluk arkadaşın gibi bir şey. Gibi, çünki o bir öyle bir böyleydi. Onu Hogvartsda tanımışdın. Küçükken hep seninle uğraşırdı. Normal, sen bir Gryffindorsun. Slytherinler sizden nefret ederler. Gryffindorların çoğu Slytherin öyrencilerini bencil, kaba,önyargılı bulmuşlardır. Ama sen hiç düşünmedin bu hakda. Çünki sana göre insanların kötü olmasının esas sebebi aileleriydi. Ve doğru. Neden güzel ailede büyümüş şahs kötü olsun ki? Fazla absurt deyilmi? Draco da ailesi yüzünden kötüydü. Aslında iyi biri, yani en azından sen böyle düşünüyorsun. Drac'ın kalbinin derinliklerinde bir iyilik yatdığını hiss ede biliyordun. Fakat, yanlız sen...
Hatralar yavaş-yavaş gözünün önünde canlanıyor. Küçükken Draconun babasında her kesin içinde tokat yemesi aklına geliyor. Tanrım, belki de çoçukluğunun en kötü hatırasıydı. O zaman senin de canın acımışdı...sanki o tokat Dracoya deyil de, sana deymişdi. İyi hatırlıyorsun, empati becerinin yüksek biçimde olduğu için kendine lanet okumuştun. Kendini onun yerine koymak istemesn de koymuştun...
Diyer üzücü anı göğsünün sıkışmasına neden oldu. Yeni yılda her kesin çok çeşitli hediyyeleri vardı. Ama Draco "sevimli babasından" azar işitmişdi...hediyye istediyi için." Senin hediyyeye ihtiyacın yok! Artık çocuk deyilsin! Bir Malfoy asaletini korumalı! Varlığımız sana hediyye deyilmi?!" Bu cümleler bence bir çocuk için çok ağır olmalı, bu hissi doğrus tatmadıN. Tatmadığın için de şükr ediyordun. O gece Malfoy tuvaletde sabaha kadar ağladı ve orada uyuya kaldı.
Şuanda oturup bir iki lokma almalıydın ama alamadın. Çünki Dracoyu çok üzgün gördün. O da yiyememişti.
Küçükken çok çirkindi diye düşünürdün. Hatta iyrenç. Ama bir o kadar da iyi kalpli. Fakat şimdi çirkin deyil...o kelimenin tek anlamıyla muhteşem! Küçükken seni uçuş dersinde süpürgenden salmıştı...kasten. Sen bacağını, kolunu incitmişdin. Yasaklı saatde hastane kanatına gelip senden özür dilemiş, birlikte oturup çikolatadan yiyip sohbet ederek eylenmiştiniz. Çok mutluydunuz...
Keşke yine öyle olsaydı...olsaydınız...O zaman beri ne deyişmişti? Sen? Malfoy? O gün ilk kez Malfoyu ürekten gülerken görmüştün...Tekrar göre bilirmiydin?
-Yemeyini ye Blink.
Hermionanın sesiyle irkildim.
-Neredesin böyle? diye elini omzuma koydu.
-Buradayım Herm...
-Bence burada deyil, oradasın Ron kafasıyla Slytherin masasını işaret etdi
Histerikce güldüm.
-Saçmalık! Orda falan deyilim!
Harri gözlerini devirdi.
-Saçmalamıyor, haklı. Ne o Harri bimişce gülümsedi Yoksa Ma-
-Alakası bile yok! Beni tanıyorsunuz. Malfoya sadece acıyorum ve arkadaş olmak istiyorum.
Hayır Y.N biz seni bu aralar hiç tanıyamıyoruz. Bizim burada Malfoydan da önemli derdimiz var! Harrinin çene kası gerilmeye başlamışdı. Sana Voldemort... hadi ama Ron yapma böyle...geri döndü diyoruz.
Başını eydin ve ah çektin. Voldemortun dönmesi elbet seni de rahatsız ediyordu. EN ÇOK SENİ.
-Voldemortun, RON!! Voldemortun geri dönmesi tabi beni de rahatsız ediyor. En çok beni. Unutdunmu? Ben bir melezim.Vee...melez ailelerini yakalayıp işkence ediyolar...Anlıyormusun? Bana da bir şey ola bilir!
Harri arkasına yaslandı.
-O zaman Malfoyu boş ver ve unutma: o bir ölümyiyen!
-Daha deyil...ama yakında olacak...Hermiona sıkıntıyla iç çekti. Ve evet, ben de bir Melezim...bundan ben de zarar göre bilirim...ailem de...