Çıkışa Gel!

12 4 0
                                    

Kerim'in dalgın halini izlemeden duramıyordum. Hepimizin ders saati çoktan geçmişti lakin biz kalkıp derslerimize girme zahmetinde bulunmamıştık. Hazal malzemeleri bırakıp tekrar yanımıza oturana kadar ortamdan çıt bile çıkmıyordu. 

"Kenan'ın ilk defa kafası karışık duruyordu. Hem de fazlasıyla."

Kafamdaki düşünceleri görmüş gibi konuşmuştu Selim. Bakışlar ona dönünce ortamdaki gergin hava tekrar hissedilir bir boyuta ulaşmıştı. Herkes sinirliyken aramızda kırgınlar da vardı. 

Gözlerim Kerim'e kaydığında dalgınca çimenlere baktığını görmüştüm. Derin bir nefes alarak kendimi geriye attım. Boylu boyunca çimenlerin üstüne uzanıp kafamı gökyüzüne çevirdim. 

Kenan ve Kerim'in süslediği çocukluğum gözlerimin önüne gelince dudağımı ısırdım. Ne olduğunu bile bilmeden, anlamadan saçma sapan bir durumun içine düşmüştüm ve kurtulamıyordum. Üniversiteye gideceğim sene her şeyin tepetaklak olması içime oturuyordu. Mutlu yıllarım bir anda toza dönüşmüş, avuçlarımın arasından kayıp gitmişti. Kerim'e ulaşamamış, Kenan ile konuşamamıştım. Hoş şu an imkanımız olsa bile Kenan ile hala konuşamıyordum lakin en azından Kerim yanımdaydı. 

"Kerim'i gördüğü gibi afallaması beni şaşırttı."

Bakışlarımı Kaan'a çevirdim. Yüzüme anlamsız bakışlar atıyordu ya da ben bakışlarını anlamayacak kadar çok şey düşünüyordum. 

Gözlerim Kerim'e değdiğinde, onun Kaan'a baktığını gördüm. Yattığım yerden doğrulurken bağdaş kurarak oturmuştum çimenlere. 

"Eski arkadaşım sonuçta normaldir."

Kerim sessizliğini bozduğunda tüm gözler ona döndü fakat o hala Kaan'a bakıyordu. 

"Bi bırakmadınız beni. Bıraksaydınız da ağzını eline verseydim o çocuğun." 

Sezer sinirli bir şekilde konuştuğunda Doğan kafasına bir tane geçirmişti. 

"Napıyorsun lan sen?"

Sinirle soluduğunda, Doğan bıkkın bir nefes alarak döndü Sezer'e. 

"Geleceğin avukatına bak. Ne kadar da insancıl." 

Yüzümüzde bir tebessüm oluşurken Sezer sinirli ifadesini bozmadan Doğan'a bakıyordu. 

"Bana bak kıvırcık. O kıvır kıvır saçlarını yolarım senin."

Doğan'ın yüzündeki tebessüm artarken kollarını göğsünde bağlayarak konuştu. 

"Ban sen şu havuca. Büyümüş de saçlarıma laf atar olmuş. Lan kızıl kafa manav gibi dolaşıyoruz ortalıkta tepemin tasını attırma."

Gözler bu sefer Kaan'a dönmüştü. Çünkü Doğan, laflarının arasında onu da içlerine çekmişti ve hepimiz bunu anlamıştık. Kerim hariç.

"Ulan biriniz kıvırcık, biriniz limon, biriniz havuç. Atarınız kime sizin?"

Kaan anlamsız bakışlarını Selim'e çevirirken hepimiz kahkahalarımızı konuşturmaya başlamıştık bile. 

"Ulan gene arada ben kaynadım ya. Ne yapayım anam beni sarı olarak doğurmuş. Elimde olan bir şey değil." 

Haklı isyanına Hazal'ın sevgi dolu öpücüğü ile ara verdiğinde Kerim hepimizi şaşırtmıştı. 

"Kahvaltı masası gibisiniz siyah zeytin bile var." 

Selim homurdanırken hepimiz kahkaha atmaya devam ediyorduk. 

"Çocuğa bak bozulmak için an kolluyormuş. Bu kadar çabuk adapte olan bir insan evladı daha tanımıyorum ben." 

Geleceğin Yarası (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin