24

349 30 26
                                    


Onunla 21

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onunla 21. gün

Onu beklerken titreyen vücudumu tutmak istedim. Her geçen gün, her geçen saat kimseye söylemesem de daha çok yorulduğumu hissediyordum.

Pilim bitiyormuş gibi hissediyordum.

Pilim bitiyordu...

Vücudum bembeyazdı ve gözlerimin altındaki morluklar artık pahalı makyaj malzemeleriyle bile kapatılmıyordu.

Zayıf vücudum her gün daha çok kilo kaybediyor, kemiklerim sayılıyordu.

Korkuyordum. Öldüğüm artık daha çok belli oluyordu.

Onu gördüm.

Yine bir sokağın başında bana geliyordu.

Gülümsedim koskocaman.

Ta uzaktan görebilsin diye gülümsememi.

Üzerimde çiçekli beyaz bir elbise, ellerimde kocaman iki buket çiçek vardı. Çiçekler gül ve papatyaydı.

Ellerinde kocaman iki buket çiçek vardı. Çiçekler karanfil ve kasımpatıydı.

Ona koşarak aramızdaki mesafeyi kapattım. Ellerimizdeki çiçekleri yere bırakıp ona kocaman sarıldım.

Kokumuzu içimize çektik. İkimiz de çiçek kokuyorduk. Gülümsedik.

Getirdiği demetten bir karanfil aldı, kulağımın arkasına taktı.

Yine. Gülümsedik. O üç demet çiçeği kucağına aldı, birini bana bıraktı. Taşırken yorulurmuşum.

Kıkırdadım.

Önünü zor görüyordu.

Beraber yürümeye başladık. Yanımızdan geçen her insana bir çiçek uzattık.

"Bugün çok güzel olduğunuz için bu papatya size."

"Onun gibi kırmızı giyindiğiniz için bu karanfil size."

"Çok güzel gülüyorsunuz, bu gül size."

"Kıyafetiniz çok yakışmış. Bu kasımpatı size bayım."

"Rujunuz çok güzel, bu karanfil size hanımefendi."

"Fiziğiniz çok güzel."

"Saçlarınız çok tatlı."

"İyi ki yaşıyorsunuz."

"Mükemmel bir annesiniz."

"Çocuklarınız çok tatlı."

"Geçen doğum gününüz için."

"Bu çiçeklerin biri size, biri kedinize."

"Sizi seviyoruz."

"Geçmiş babalar gününüz kutlu olsun."

"16. yaşınız için."

"Geride bıraktığınız çocukluğunuz için."

"Aldığınız her nefes için."

"Şükrettiğiniz her dakika için."

"Kokunuz çok güzel."

"İyi ki varsınız."

Her birine farklı iltifatlar etmeye çalışarak bir çiçek uzattık.

Hiçbirini tanımıyorduk. Bizi tanımıyorlardı.

Ama o kadar mutlu olmuşlardı ki...

Hem şaşırmış hem çok sevinmişlerdi. Hepsi giderken bize baka baka yoluna devam etmişti. Kimisi de bize güzel şeyler söyleyip kimi sadece teşekkür etmekle yetinmişti. Ama her biri çok çok mutlu olmuştu.

Bunu yapmak istemiştim çünkü dünya kötü bir yerdi ve kalabalığın içinde yürürken çoğu asık yüzlüydü.

Şimdi öyle değillerdi ama.

Dokunmuştum onlara biliyordum, dokunmuştuk. Kalplerine dokunmuştuk. Kendi kalbimizle.

Elimizdeki çiçekler azalırken ona sarıldım. "Teşekkür ederim. İyi ki varsın ve iyi ki benimlesin..."

Her gördüğüm gülümseme karşısında daha çok mutlu olmuştum.

Öptü gözlerimden. Gözlerim kapalıyken dudağıma değen sıvıyla kaşlarım çatıldı. Gözlerimi açtım.

Parmaklarımla sıvıya dokundum. Burnum kanıyordu. Ve ne zamandır şiddetlendiğini anlamadığım titremelerim artmıştı.

"Batın," dedim.

"Efendim güzelim," dedi. Çenesini başıma yaslamıştı. Başımın dönmesiyle yakasını tuttum sıkıca. "Sanırım iyi değilim," diyebildim.

Gözlerim kararırken korkuyla bana baktığını, bana bir şeyler söylediğini gördüm, ama duyamadım. Ellerimden tutmuş ismimi sesleniyordu galiba. Dudaklarından okumuştum ama artık gözlerim de kapanıyordu.

Vücudumu daha fazla ayaklarımın üzerinde tutamazken dizimi kırdım, yere çöktüm. Düşmeme izin vermemiş benimle diz çökmüştü. Ona yaslı bir şekilde otururken kulağımdaki karanfil kucağıma düştü.

Gözümden bir damla yaş düştü.

Hayır hayır hayır. Şimdi değil. Şimdi olmaz. Çok mutluyken olmaz. Şimdi ölemem olmaz...

"Batın," dedim bilincim kapanmadan.

"Efendim güzelim?" Sesi endişeliydi. Ama teselliydi. Hemen yanımda olması teselliydi.

"Yarın..."

"Yarın tren raylarına gidelim Batın..."

Söylediklerini duymuyordum ama gülümsemeye çalışıyordum.

Birileri ambulans diye bağırıyordu. Batın ambulans diye bağırıyordu. Etrafımızdakilere açılın nefes alamıyor deyip kızıyor, yalvarıyordu.

Bir yandan da benimle konuşuyor, beni duymaya çalışıyordu.

"Dinliyorum güzelim."

"Trene binelim..."

"Trene binelim Batın." Sesim kısıktı, varla yoktu.

"...Orada evlenelim."

Gözlerim kapandı.

Ama sevgilim gözümüzden düşenler mutluluk yaşları değil mi?

Etrafımızdaki kalabalık sana ettiğim tekliften, değil mi?.. Evlilik teklifimden. Cenazemden değil...

Bir Kansere Ölmem | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin