(23) sönmeyen ateşler

342 57 124
                                    

"O şekilde insanları gizlice dinlemek hiç doğru değil, koca koca çocuklarsınız bilmiyor musunuz sanki?" Sakura yavaş yavaş kızarıklığı geçen suratıyla, çatık kaşlar eşliğinde hala onlara azar çekiyordu ama kimsenin onu tınladığı yoktu.

"Yemeğini ye artık," diye onu susturmaya çalışıyordu Sasuke. Altı çocuk, üstü açık ağaç evin içinde sığabilmek adına iki büklüm oturuyordu.

Sasuke ile Sakura o kulübeye girmeden, diğerleri orada yiyecek içecek ne varsa almıştı ve bu ağaç eve çökmüştü. Çoğunlukla pirinç, nohut gibi pişirilebilecek şeyler çıksa da meyve, sebze ve sandviçler de bulmuşlardı. Ayrıca bir kova da içme suyu buldukları için sevinçten dört köşelerdi.

"Gözümün feri açıldı resmen," dedi Naruto ekmekten bir parça daha ısırırken, "Suratınızı daha net görüyorum artık."

"Sen yine de koluna çok yüklenme," dedi Shikamaru, "Tekrar kanamaya başlamasın."

Kurşun omzunu sıyıran Naruto'nun can acısı önceki kadar değildi. Ama bir an orada öleceğini hissetmedi de değil. Şimdi sağ omzunda bir uyuşukluk ve ara ara saplanan sancılar dışında ilk an olduğu kadar acı yoktu. Gömleğinin bir parçasıyla Shikamaru orayı sıkıca sarmıştı.

"Ne oldu o orospu çocuğuna?" Sasuke'nin neşesi bir anda kaçmış, bedeni sinirden kasılmıştı. Kastettiği çocuk Naruto'yu vuran piçten başkası değildi.

"Zombiler kolonisinin yeni bir üyesi oldu," dedi Naruto, onun aksine hiç sinirli değildi, pek umurunda da değildi hatta. Hayatta olduğu sürece takılmıyordu.

"Demek Ryo'yu bu şekilde hakladınız..." Neji az önce konuştuklarının üstünden geçtiğinde, Sasuke bu kez ona baktı, "Adını anma diyorum Neji, sinirlerim hemen tepeme çıkıyor!"

"İyi olmanıza sevindim," Tenten'in ağzından çıkanlar Sakura'nın şaşkınlıkla ona dönmesine neden oldu. Tenten başını önüne eğmiş sadece yemeğini yerken kısaca mırıldanmış olsa da ondan asla beklenecek sözler değildi. Bu yüzden garipsemeden edemedi pembe saçlı kız, neticede kendisinden nefret eden bir kızdı. O da fark etti mi diye göz  ucuyla Sasuke'ye bakmıştı ama o dinlememişti bile.

"Bu arada, gerçekten Ino'ya ne oldu merak ediyorum," Tenten tekrar konuştuğunda, önceden gerilen Sakura artık rahattı.

"Bir şekilde ayrı düşmüş olmalı, belki de... artık hayatta değildir," Shikamaru'nun sözlerinden sonra, Sakura tekrar göz ucuyla Sasuke'ye baktı. Onun bakışlarını bu kez yakalayan Sasuke, "Çok gerekli biri değildi zaten," demişti, "Siktir edin."

Hava iyice kararmış, göz gözü görmeyecek hale gelmişti. Ağacın dalındaki salıncağa dolanan çocuk zombinin hırıltıları eşliğinde altı genç oturmaya devam ediyordu.

"Keşke büyük olsaymış şurası," dedi Naruto sığmaya çalışırken.

"Çocuklar yapmış, belli," diye yanıtladı Shikamaru, "Şu salıncaktaki çocuktur kesin. Arkadaşlarıyla oynamak için babasına yaptırıp birde salıncak kurdurmuştur. Hiç aklında yoktur bile, salıncağında sallanırken bir anda yaratıkları görüp buna dönüşmüştür...
Çok korkutucu olmalı."

Sakura yutkundu. Shikamaru anlatırken o an istemsizce gözünde canlandığında tüyleri ürperdi. Zaten etrafta hiç ışık yoktu ve ağacın tepesinde, aşağıyı bile göremeyecek kadar karanlıktalardı.

"Böyle şeyleri konuşmasak daha iyi," dedi Tenten, kulübede buldukları bir bıçakla elma soyuyordu. Kestiği bir dilim elmayı yanındaki Neji'ye uzattı. Ardından bir tane daha kesmeye koyuldu.

"Eğer bunlar hiç yaşanmamış olsaydı, yarın turnuvada olacaktık," Kimse göremiyor olsa da yüzünde bir tebessüm vardı Neji'nin.

"Vay be, günü geldi mi!?" Gözleri bir anda parıldayan Naruto, bir anda sönerken yerini buruk bir ifadeye bıraktı, "Gerçi, gelse ne olacak...?"

The Walking Death | SasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin