Klus pelerinini ve yeleğini koltuğun koluna bırakarak oturdu. Saçlarını cebinden çıkardığı tokayla kulaklarını öretecek şekilde bağlamaya başladı.
"Özür dilerim," dedi. İçinden yaptığım ve yapacağım her şey için, diye geçirdi. "Daha dikkatli olacağım." Duraksadı. "Sen iyi misin?" diye sordu. Konuyu direkt açmaktan özellikle kaçınmıştı.
Derin bir nefes alıp seslice verdikten sonra "Olmak zorundayım," dedi Katherine. "Hanedeki herkes, insan ve Daekarta fark etmeksizin hepsi benim ağzımdan çıkacak sözcüklere bakıyor. Sadece hane ile sınırlı da değil. Diğer taraftaki Daekartalar da yapacağım şeyleri izliyor," dedi ve duraksadı. Sanki odadaki hava yeterli gelmiyormuş gibi derin bir nefes daha aldı. "Ben vâris olmak için yetiştirilmedim ya da veliaht olma ihtimalim üzerinde hiç durulmadı. Bu konuda Ray kadar donanımlı değilim ve herkes yapacağım bir yanlışta benimle onu kıyaslayacaklarını biliyorum."
"Ray'in senden daha donanımlı olduğuna biliyorsan onunla kıyaslamaları veya kötü bir yorumda bulunmaları seni etkilememeli çünkü kendinin farkındasın ve oldukça zor bir dönemden geçiyorsun. Hata yapman çok normal olurdu," dedi Klus. Dediklerinde samimiydi ve Katherine'in devam etmesini beklerken önündeki fincana uzandı. Tatlı çay boğazını ısıtıp geçerken çayın yanında ikram edilmiş olan kurabiyeye uzandı.
"Bunun ben de farkındayım. Problem insanların benden daha iyisini umması, kıyaslaması ya da benim yeterli olmamam değil. Ray ile karşılaştırılacak olmam." Klus ne diyeceğini bilemeyerek sertçe yutkundu. "Onun... Onun asla gelmeyecek olması... Gelemeyecek olan birisiyle karşılaştırılacak olmam," diye devam etti Katherine sesi titrerken. Ancak bu sefer kendini tutabilmişti.
Klus hiçbir şey diyemedi. Onu anlayabiliyor muydu bundan bile emin değildi. O birilerini kaybedeli çok oluyordu ve o, varlığına alışmadığı kişileri kaybetmişti. Katherine içinse Ray her zaman vardı ama bir anda yok olmuştu.
"Üzgünüm, ne diyebileceğimi bilemiyorum," dedi Klus içtenlikle.
"Önemli değil, sadece ne yapmam gerektiğini kestiremiyorum. Bu da endişelerimi tetikliyor," dedi.
Klus hem konuyu kapatmak hem de etraftaki bu gergin havayı dağıtmak için "Buraya geldiğim babanın kulağına gitmeyecek mi?" diye sordu. Katherine konunun bu şekilde değişmesine şaşırsa da Klus'a ayak uydurdu. "Evet, ben dikkatsizce davrandım ama senin odana kadar girmem daha çok dikkat çekmez mi?"
"Kendi kişisel muhafızlarım sadece bana koruma sağlıyor ve benim için çalışıyor. Yani sıkıntı çıkmaz," dedi Katherine.
"Ama buraya gelirken kat muhafızları beni gördü," diyerek Katherine'e karşı çıktı.
Katherine çayından bir yudum aldı ve koyu yeşil elbisesinin eteklerini çekiştirerek daha rahat bir oturma sağlamaya çalıştı.
"Benim odama girdiğini görmediler ama değil mi?" dedi.
"Ama yanımda senin kişisel muhafızın vardı," diyerek itirazına devam etti Klus.
"Ama odama girdiğini görmediler ve ayrıca babam onca işin arasında üzerime daha da fazla gelmemesi gerektiğini biliyor. Yani biliyordur umarım," dedi Katherine ve Klus'un bundan endişe ettiğini düşünerek ekledi. "Kimliğinin saklı kalmasını sağlayacağıma yemin ederim. Adım üzerine," dedikten sonra gülümsedi. "ve en yakın arkadaşımın."
Klus onun bu haline ve eski yeminlerini hatırlamasına gülümsedi. "Problem benim kim olduğumun anlaşılması değil. Senin başının derde girmesini istemiyorum," dedi.
Klus, ondan bilgi almak için samimi gibi davrandığı zamanlar hatırladığında yüz ifadesinin değişmemesi için kendini germesi gerekmişti.
Katherine ise gülümseyişini sürdürerek konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIN RUHU
FantasyHer hikaye bir intikam yolcuğuyla başlardı. Karakter zarar görürdü, gururu ezilirdi ve bazen de kaçardı. Dünya'nın hikayesi ise intikam almasıyla başlıyor. Plan işleme kondu ve uygulandı. Sadece önünde bir pürüz var. Bu pürüz sırtında katran karası...