Değerli oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum..
Seviliyorsunuz..
Keyifli okumalar dilerim..--------------------------------
13.09.1989 / Çarşamba
Şikago / USAValentina az önce yediği sakinleştirici iğnenin etkisini kaybetmesi ile yorgun, kan çanağına dönmüş ve şişmiş gözlerini zorlukla açtı. Yanında onun uyanmasını beklenti ile bekleyen kocasını gördü, kısık ve pürüzlü sesi ile konuşmaya başladı.
" Hala haber yok mu Richard, hala bulamamışlar mı bebeğimi?"
" Maalesef güzelim, kızımızdan hiç haber yok, herkes arıyor ama hiç iz bırakmamışlar, polisler zorlanıyorlar."
Valentina hıçkırdı ve sessizce ağlamaya başladı. İki gündür bebeği gelecek diye umutla bekliyordu ama her sorduğunda hep olumsuz cevap almaktan yorulmuştu. Kalbi acıyordu, dokuz ay karnında taşıdığı, gelmesi için umutla beklediği bebeği, canı gitmişti ve kimse onu bulamıyordu.
Onun sokaklara çıkıp kızını aramasına da izin vermiyorlardı, ayağa kalktığında ve herkese bebeğini bulsunlar diye bağırdığında hemen sakinleştirici iğne vuruyorlar, onu uyutuyorlardı. Çok yorulmuştu, sürekli uyutulmaktan ve ciddiye alınmamaktan çok yorulmuştu. Bebeğini bulabilirdi, kapı kapı dolaşır, sabahtan akşama kadar arardı.
" Bizde çıkalım Richard, belki çok yakınlarda, belki bizi bekliyordur, annesini istiyordur, benim kokumu istiyordur, sıcaklığıma ihtiyacı var, sütüme ihtiyacı var."
" Ne olur yapma Valentina, sen böyle yaptıkça bu dünyayı parçalayasım geliyor."
Richard' ın ağlayarak kurduğu cümleden sonra genç kadında ağlamaya devam etti. Sonra önünde hissettiği ıslaklık ile kafasını oraya çevirdi. Göğüslerinin olduğu yerdeki ıslaklık ile ağlaması iyice şiddetlendi. Sütü akıyordu ve bebeği kim bilir nerede, onun sütünden mahrum annesini istiyordu. İçinden binlerce kez lanet etti, bunu onlara yapan kimse ona yanan anne yüreği ile lanet etti.
Kocasına sarıldı, onun varlığı olmasa belki de şimdi kendinden dahi vazgeçmişti, kendisine güç veriyordu, ikisi de ağlayarak sabaha kadar sarıldılar. Kızlarını bulmak ve kucaklarına almak istiyorlardı, yanan yüreklerini söndürmek, mutlu bir aile olmak istiyorlardı.
Hayat onlara adil davranmamıştı, en zor olan şeyle, savaşıyorlardı, umutlarını hiç kaybetmiyorlardı ama, bilinmezlik en büyük düşmanlarıydı..
----------------------------------
27.06.2016 / Pazartesi
Şikago / USAHerkes gitmişti, bazıları evlerine bazıları da kantine inmişti. Odada sadece Kailey ve Steven kalmıştı. Genç kız kucağından bir an olsun oğlunu bırakmamıştı. Genç adam, yorulduysan pusette yatsın bile demişti ama Kailey onu bırakamıyordu. Hem zaten birazdan yine uyanacak onu biraz daha doyuracaktı.
Hemşire gitmeden önce bir kaç kez daha emzirmesini söylemişti. Bu yüzden uyanmasını bekliyordu, bir kez daha emzirecek ondan sonra şeffaf pusete yatıracaktı. Staphan' ın evden getirdiği doğum çantasından, bebeğin minik eşyalarını çıkarmışlar, onu uyandırmadan giydirmişlerdi.
Genç kız da giyinmiş, sarı saçlarına aylar önce kendi hazırlamış olduğu üzerinde mavi renk taşlar olan tacını takmıştı, genç adamın aldığı da güzeldi ama bunu kendisi hazırlamıştı, gidene kadar takmak istemişti.
" Sen rahatsın değil mi güzelim.?
" İyiyim Stev, merak etme, o kadar hafifki hiç zor gelmiyor onu taşımak."
" Biliyorum ama yine de dinlenmen gerekiyor, doğumda çok zorlandın, kendini daha fazla zorlamanı istemiyorum."
" Gerçekten iyiyim, oğlumu görünce her yorgunluğum geçti, şuna baksana ne kadar güzel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARALI MİNİK KUŞ
Romansa" TUTKU KOKANLAR SERİSİ 3 " Genç kız kesik kesik inlemeler arasında boşaldı ve rahatlamış bir şekilde kendini serbest bıraktı. Derin derin soluklanırken yeniden üzerinde yükselen adamla gözlerini açtı ve ona baygınca baktı. " Çok güzelsin, sana bak...