Bölüm 55: Ateş Halkı

178 18 0
                                    


Sparks bizi az önce geldiği mağaraya yönlendirmişti. Şu an daha karanlık ve kocaman bir mağarada yürüyorduk. Bir ejderhayı takip etmek tuhafımıza gitse de hiç sesimizi çıkarmamıştık. Tam yürürken sparks birden durdu. Bu tarafta kristal olmadığı için etraf çok karanlıktı. Aniden arkamızdan gelen çıtırtıyla hepimiz arkamızı döndük. Birileri yaklaşıyordu. Alaz elinde küçük bir ateş topu yaptığında korkulacak bir şey olmadığını anlamıştık. Bunlar bizimkilerdi.

Selina:

-hey sizi çok merak ettik.

Melina:

-iyi olmanıza sevindim. Tanıştırayım sparks... benim peri hayvanım...

Herkes ne der gibi bakmaya başlayınca selina aniden boynuma atlamıştı.

Selina:

-inanamıyorum mel ikimizinde peri hayvanı bir ejderha.

Selinanın bunu demesi üzerine sparkstan küçük bir kükreme duyulmuştu. Dediklerine ise ne cevap vereceğimi bilememiştim.

Melina:

-sparks... evet evet doğru duydun.... Ah hayır onu buraya getirmedik... Doğa krallığındaki kardeşin sparks... selinaa sanırım sparks bundan hoşlanmadı.

Selina:

-peki sustum..

yamaç:

-ee buldunuz mu peki?

Melina:

-ah henüz değ- ne burdalar mı nerede sparks?

Sparks bana bulduk dediğinde nasıl olabilir diye geçirmiştim içinden. Aniden sparks ağzından alevler çıkararak duvarda duran tüm meşaleleri ateşe verdi. Orada ne zamandır meşale vardı ve biz niye görmemiştik. Etraf iyice aydınlandığında herkesin şaşkınlıkla arkama baktığını fark etmiştim. Bir anda arkamı döndüğümde gördüğüm şeylerle şok oldum. Arkamda bir sürü heykel vardı. Ama tabii ki de onlar heykel değildi. Bu düpedüz ateş halkıydı. Arkamda bu kadar geniş bir alan olduğunu tahmin dahi edemezdim. Taşlaşmış onlarca insanın karşısında öylesine duruyorduk hepimiz.

Melina:

-b-b-bu,

Yamaç:

-bunlar halkımız.

Amaris:

-argon...

Annem göz yaşları içinde sağ taraftaki heykele doğru koşmuştu. Tam olarak yüzü belli olmasada babam oldukça uzun boyluydu. Çenesi belirgin birine benziyordu. Hemen yanında da annemin heykeli duruyordu onu tanımıştım.

amaris:

-argon, hala böylesin... 20 yıldır...

Annem gözyaşlarını akıtmaya devam ederken hepimizin gözleri dolmuştu. Ama artık işe koyulma vaktiydi. Abime işaret ederek annemi ordan çekmesini istemiştim. Alaz bu hareketimi gördükten sonra yavaşça yanıma yaklaştı. Abim annemi alıp geri çektiğinde tam kolumu yukarı kaldırıp dönüşeceğim sırada evan konuşmaya başladı.

evan:

-büyüyü biliyorsunuz, ama dikkatli olun... en ufak bir hata heykellerin yok olmasına yol açabilir. Bu ne kadar bir büyü de olsa onlar şu an taştan ibaret. Ve taşlar çatlamamalı anlarsınız ya...

Evana kafa salladıktan sonra alazla dönüşmüştük. Taşların tam karşısına dikilip el ele tutuştuk diğer ellerimizi de taşlara doğru yönelttik. içimizden söylediğimiz sözcükler bir süre sonra sese dökülmeye başlamıştı. Cümlemiz bittiğinde dışarıya olabildiğince güç verdik. Etrafta aniden kırmızı bir ışık patladı. Alazla ben büyünün işe yaraması için uğraşıyor hala büyüyü yapmaya devam ediyorduk ama bir sonra ışık ve büyü o kadar güçlendi ki kendimizi yere savrulmuş halde bulduk. Ayağa zar zor kalktığımızda kırmızı ışık yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı. Işıkların arasında heykeller belli olmaya başladığında başarısız olduğumuzu düşünmüştük ama tam o sırada kişilerin üstündeki taş kısım yavaşça çözülmeye kendine gelen bazı periler ve uzmanlar bize bakmaya başlamışlardı. Ani bir hareketle alazın boynuna atladığımda bağırmadan kendimi alamamıştım.

melina:

-başardık alaz! Başardık büyüyü çözdük... krallığı kurtardık!

alaz:

-başardık melina, başardık ateş perim.

Herkes mutlulukla gülümserken, annemin koşarak ileriye atıldığını gördüm. Sanırım babamın büyüsü de bozulmuştu. Annem kendinden oldukça uzun, saçları ve gözleri kızıl kahve ten rengi ise beyaz olan bir adama sarıldığında bunun babam olduğunu anlamıştım. Gerçekten de fiziki olarak ona benziyordum.

argon:

-amaris...aman tanrım bu sensin ama nasıl?

amaris:

-argon.. seni çok özledim...

Annemle babamın sarılmasının yanında neredeyse bütün halk birbirine sarılıyordu. Ortada yüksek bir gürültü oluşmaya başladığında sparks küçük bir kükremeyle herkesi susturdu. O sırada babam sparksı fark etti. Annemden kendini çektikten sonra bizim bulunduğumuz alana yöneldi. İlk fark ettiği kişi ise evan olmuştu.

Argon:

-evan, büyük dostum..

evan:

-uzun zaman oldu argon..

Evanla babam da sarıldıktan sonra babam nicolas hocaya da sarılmıştı. Sanırım onunla da arkadaştılar. Annem de babamın hemen arkasında onunla ilerliyordu. Ben selina abim ve alaz yan yana duruyorduk. Arkamızdada sparks vardı. Babam önce ejderhaya bakıp ardından bize doğru yöneldi. Alazla ben hala peri formunda olduğumuz için bize şöyle bir baktıktan sonra ekledi.

argon:

-bu gençler kim amaris?

Annem hepimize bakıp gülümsedikten sonra. Selinayı göstererek lafa girdi.

amaris:

-bu selina, argon. Selina linfea. Doğa perisi ve ağaç koruyucusu.

Babam selinaya baktığıktan sonra memnun olurcasına gülümsemişti.

amaris:

-diğerleri ise... argon bu genç delikanlı alaz. Alaz Wilson.

Babam alaza döndüğünde gözlerindeki ışıltıyı fark etmiştim. O gün savaşta kurtardığı bebeklerden biri şimdi büyümüş ve karşısında duruyordu. Aynı zamanda onun kurtarıcısı olmuştu. Babam bir süre alaza baktıktan sonra gözlerini hızlıca bana çevirdi. Bana dikkatlice bakmaya başladıktan sonra yavaşça bana doğru ilerledi.

Argon:

-eğer o alazsa, o zaman sende.. melina olmalısın değil mi?

Babam bunları çok yavaş söylemişti. Gülümsemeye başladığımda ben olduğumu anladı ve aniden bana sarıldı. Arkadan annemin hıçkırık sesleri gelmeye başlamıştı bile.

Argon:

-melina yaşıyorsun. Senden bir daha haber alamamaktan çok korktum kızım. Sizi o gün evana verdiğimde bunun doğru bir karar olduğunu biliyordum.

Babam geri çekilmiş yüzüme bakıyordu.

Melina:

-yaşıyorum baba... ve biz alazla seni ve halkımızı kurtarmaya geldik.

Babam gözlerinden akan yaşlarla gülümsemesini uyum içinde tutmayı başarabilen biriydi. Aniden arkamdan annemin sesi geldi.

amaris:

-argon...yamaç da burada..

Babam aniden anneme döndüğünde, annemin yanında duran abimi görmüştü. Ona bakarken ağlaması iyice şiddetlenmişti.

Argon:

-yamaç bu sen misin? Ne kadar büyümüşsün...

yamaç:

-baba...

Yamaç koşarak yanımıza gelip babama sarıldığında kendimi tutamayıp bende onlara sarılmıştım. Annem de bize katıldığında ne kadar süre öyle kaldık bilmesem de sonunda ayrılmıştık. Hepimiz gözlerimiz ıslak bir biçimde gülümsüyorduk.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

yeni bölüm...

sonunda ateş halkı kurtuldu..

iyi okumalar<3

-melina..

Ateş Krallığı Ve Son KoruyucularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin