[42]

866 60 25
                                    

Medyadaki Çınar.

Gözlerimi zorlukla araladığımda Çınar ile yüz yüzeydik. Parmaklarımı yanağında gezdirmek isteyip yukarı kaldırdığımda uyanmasından korkup geri çekildim. Dün gece geç saatlere kadar uyanık kaldığımızdan dolayı uyumasını istiyordum. Yorgun olmasaydı benden çok önce kalkacağından eminim.

Üzerimden yorganı atarak yataktan kalktım. Yerden eşofmanı ve sweati alıp üzerime geçirdim. Çınar'ın üzerinide örttükten sonra yatak odasından çıkarak banyoya girdim.

Elimi yıkadıktan sonra aynada kendimi süzdüm. Boynumdaki morluklarda parmaklarımı gezdirdim. Boynumda tam üç tane morluk vardı. İyi ki hâlâ kış ayındaydık. Yoksa bu morlukları saklamam zor olacaktı...

Mutfağa girdiğimde buzdolabından kahvaltılıkları çıkartıp masaya yerleştirdim. Çınar'ın her sabah bir bardak filtre kahvesi içtiğini bildiğim için filtre kahvesinin malzemelerini ayarlayıp düğmesine bastım. Kahve olurken telefonumu çıkarıp arayan olmuş mu diye göz gezdirdim. Kimse aramamıştı, hatta mesaj bile yoktu. Telefonumu masanın üzerine bırakmak için arkamı döndüğümde çıplak bir göğüse çarptım.

Çınar neşeli bir sesle "Günaydın," diyerek kollarını belime dolayıp sıkıca sarıldı.

"Neden sessizce yaklaşıyorsun? Aklım çıktı!"

"Sessizce yaklaşmadım ki sen telefona dalmıştın." dediğinde başımı omzuna yasladım. "Keşke uğraşmasaydın ben hazırlardım."

Ondan tarafa dönerek kollarımı bedenine doladım. "Bugün benden olsun dedim"

Başını sallayıp boynuma uzun bir öpücük kondurdu. "Ellerine sağlık." Kollarını belimden çekip masaya oturdu. "Bugün bir iş görüşmem var, eğer olumlu giderse sana büyük bir sürprizim olacak."

Kahveleri doldurup masaya yöneldiğim sırada "Nasıl bir sürpriz?" diye sordum. Sürprizleri severdim ama her seferinde dayanamaz öğrenmeye çalışırdım. Biliyorum ki Çınar söylemezse onu sorularımla sıkıştıracaktım.

"Akşam öğrenirsin," diyerek kahvesinden yudumladı.

"Şimdi söylesen olmaz mı?"

"Olmaz." Yüzümü astığımda gülerek yaklaşıp yanağımdan öptü. "Bu arada Murat Bey senden çok memnun kalmış. Tolga'nın başaramadığını yarım saatte başardığını söyledi."

"Tolga çok sinirlenmiştir," diyerek gülümsedim. Tolga'nın adını andığımda aklıma gelen şeyle başımı kaldırıp Çınar'ın gözlerine baktım. Ofisinde ona her şeyi anlatacağıma karar vermiştim. Ama şu an nasıl anlatmam gerektiğini bilemiyordum.

"Çekimden sonra aradım ama açmadı. Siniri geçtiğinde onunla konuşurum." Çınar elini yanağımda gezdirmeye başladığında başımı eline yasladım.

"Benim seninle konuşmam gereken bir konu var."

"Konuş yavrum." Çatalını peynire batırıp bana uzattı. "Ama önce şunu ye," diyerek peyniri ağzıma attı.

Peyniri yuttuğumda Çınar'ın merakla bekleyişiyle gerildim. Açıkladığım zaman umarım bana çok kızmazdı. "Konuşmak istediğim konu Tolga hakkında," dediğimde seni dinliyorum der gibi devam  etmemi istedi. "Tolga ve ben uzun zamandır tanışıyoruz." Çınar'ın yüz ifadesi yavaş yavaş değişirken içimdeki korkunda büyüyordu.

"Uzaktan mı?" diye sorduğunda başımı hayır anlamında sağa sola salladım. Böyle bir şeyi ondan saklamakla büyük hata yapmıştım. Keşke çok daha önce söyleseydim belki de işler bu kadar karışmazdı.

"Liseye gittiğimiz zaman sevgiliydik. Ama sana yemin ederim şu an aramızda hiçbir şey yok! Sırf beni tekrar elde etmek için seni bulmuş... Bana yakın olmayı başardı ama beni tekrar elde edemeyeceğini her defasında yüzüne söyledim."

Yeni Yıldız [Yarı Texting] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin