Hayatımız git gellerle doluydu.Öyle anlar vardı ki bu anlarda inanılmaz kararlar verebiliyorduk.Geçmişimi ve şuan bulunduğum durumu gözden geçirdim.Benim için en doğru olan karar neyse onu vermeliydim.Soğuk bir hastane odasında olup biten olayları kabullenme telâşındaydım.Canımın ve bebeğimin derdine düşmüştüm.Bu yaşa kadar onca acıya,kötü olaya karşı mücadele etmiş bir an olsun pes etmemiştim.Şimdide pes edemezdim.Yatakta doğrularak kolumda ki serumu söküp attım.Hastane önlüğünü hışımla üzerimden çıkararak kendi kıyafetlerimi giydim.Derdi veren Allah dermanını da verirdi.Aklıma gelen bu başlangıçta bile eminim bir hayır vardı.Önce Allah'a sonra kendime güvenerek dimdik ayağa kalktım.
Birine yakanlamadan hastaneden koşarak dışarıya çıktım.Hastane masraflarını ödeyecek param yoktu.Bu şehirden bir an önce kaçmam gerekiyordu. Otogara girdiğimde etraf sakin sayılabilirdi.Her yaştan insan banklara oturmuş gidiş saatlerini ya da yakınlarını bekliyordu.Binada baş ağrıtıcı büyük bir uğultu vardı.Oldum olası otogarı sevmezdim.Benim için burası sadece ayrılığı,yorgunluĝu ifade ediyordu.Bana deliymişim gibi bakan gözlere aldırmayarak biletlerin satıldığı otobüs firmalarına doğru ilerledim.Bir taraftanda takip edilip edilmediğimi kontrol ediyordum.
"Buyrun."
Cebimden takside yazdığım notu çıkararak görevliye uzattım.Görevli şaşırmış bir şekilde bir bana bir de kağıda baktı.
"Tamam hanımefendi."
Cebimde ki son parayı da bilete verdikten sonra yolcuları bekleyen İstanbul otobüsüne aceleyle bindim. Bu kalabalıkta helede İstanbul'a giden bir otobüste pencere kenarı bulabilmem bile bir mucizeydi.Doğru ya da yanlış bir karar verdiğimden emin değildim.Kaçmayı basit bir kurtuluş olarak görüyordum.Diğer yolcular otobüse yavaş yavaş binerken gözlerimi kapatıp başımı cama yasladım.Biran önce bu şehirden gitmek istiyordum.Bedenimde ki yorgunluğa daha fazla dayanamayarak gözlerimi kapattım.
"Kızım,uyan.İyi misin? Galiba bizi duymuyor. "
Daha önceden duymadığım bir ses kulağıma eğilip fısıldadığında göz kapaklarımı güçlükle açtım.Etrafımda başını bana doğru çevirmiş meraklı gözlerle suratıma bakan bir sürü insan vardı.Gözlerimi tekrar açıp kapattım.Dağılan saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.Hırkamın kollarına yanaklarımdan akan gözyaşlarını sildim.Acaba kaç saattir uyuyordum?Mola vermiş miydik?Ya da nereye gelmiştik?Başımı tekrar koltuğa yasladım ve gözlerimi kapattım.Şu an tekrar uykuya dalabilirdim.Günlerdir doğru dürüst uyuyamadığım için koltukta uyuyakalmıştım.Yine aynı kabusu görmüştüm. Her tarafım sızlıyordu.Sanırım boynum da tutulmuştu.Yanımda ki teyze tekrar seslendiğinde başımı ona doğru çevirdim.
"Kabus mu gördün kızım? "
Başımı evet anlamında aşağı yukarı salladım.Yaşlı teyze beni baştan aşağı inceliyordu. Sanırım bu berbat ve içler acısı görüntüm onda fazlaca merak uyandırmıştı.
"Uykunda ağlıyordun bende daha fazla dayanamadım kızım ,kusura bakma uyandırdım seni de. "
Başımı önemli değil anlamında sağa sola sallayıp yaşlı teyzeye gülümsedim ve akan burnumu içime çektim.Yaşlı teyze çantasından bir şişe su çıkarıp bana doğru uzattı.Suyu alarak ona minnetle baktım.
"Al iç kızım iyi gelir."
Suyun kapağını açıp içmeye başladım.Gerçekten de iyi gelmişti.İlk defa kadının yüzüne dikkatlice bakıyordum.Yaşlı olduğu her halinden belliydi.Saçlarının gözüken kısmında beyazlar oldukça fazlaydı.Gözlüğünü hafifçe burnunun üzerine takmıştı.Ellerini karnının üzerinde birleştirmiş bana bakıyordu.Gözlerim biranda yüzüğüne takıldı.Acaba bunu ne zaman almıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA ÇİÇEĞİ
General FictionYaşadığı onca acıya rağmen hayatta kalmaya çalışan kimsesiz kalmış,hamile bir kız.Yıllar sonra aşkın ne demek olduğunu unutmuş bir adamla çarpışırsa ne olur? Aşk onların yollarını yıllar sonra tekrar kesiştirdiğinde birbirlerine olan aşklarını hatır...