Nefes

6.1K 377 13
                                    

AURORA

Yaklaşık 3 saat yüzdükten sonra tekrar eve doğru yürümeye başladım. Roza ve annem bahçede oturmuş muhabbet ediyordu. İkisinin kahkahaları kilometrelerce uzaktan duyuluyordu. Belli ki yine küçüklük anıları gündeme gelmiş.

"Aman tanrım bunu unutmuşum." annemin gülmekten gözlerinden yaş gelmeye başladı.

"Neyi?" konuyu bilmiyor olmam gülmeme engel değildi. Bulaşıcı halleri sayesinde ben de gülmeye başladım.

"Köpek balığını." Roza bana bakarak daha fazla gülmeye başladı.

Yüzümdeki gülüş anında silindi ve ölü suratımla sadece "Hmm.." sesi çıktı. Yine yanlış mimik yaptım sanırım ki bu onları daha çok güldürdü. Bense artık eğlenmiyordum. Alışkanlık gereği sadece hırladım ve bu bir imkansızı gerçekleştirerek onları daha da çok güldürdü.

"Tamam Nephi aslında bununla barışabilirsen sen de eğlenceli kısmı bulabilirsin."

"Her neyse ruhunun diğer yarısı nerde?"

"Kral ile görüşüyor." Roza kraldan bahsederken sonunda kahkahalarını kesmeyi başardı ve bir an gözlerinde endişeli bir dalgalanma yakaladım.

"Sorun ne?"

"...."

"Beni görmezden gelme ufaklık ve hemen anlat."

"Benden sadece 2 dakika büyüksün ve hala ufaklık diyorsun."

"İşte o kadar mükemmelim küçük kraliyetcik söyle bakalım büyük kraliyetcik ile ilgili bir sorun mu var?" diye sormamla annemin azarlama moduna geçtiğini gördüm.

"Aurora Nephrite Lupus! Kral Alexander hakkında söylediklerine dikkat etmelisin."

Aurora Nephrite Lupus mu? Amanın annemin bu lakaba ne kadar sinirlendiğini unutmuşum. Mahçup gülümsemeyle ona baktım ve bir omzumu silktim. Benden alabileceği tek pişmanlık göstergesinin bu olduğunu biliyordu.

"Ben içkileri tazelemeye gidiyorum ve geldiğimde herhangi bir kraliyet ailesi hele Kral Alexander hakkında en ufak bir dedikodu duymak istemiyorum. " dedi ve her birimize öldürücü bakışlar attı. Daha doğrusu bana çünkü Roza için böyle bir uyarıya ihtiyacı yoktu.

"Öldürücü bakış atmayı bunca yıldır bu kadından nasıl öğrenemedim anlamıyorum."

"Sendeki sinirle yüz kaslarına hakim olamadığın içindir." Roza gülümseyerek bana sataştı.

"Mümkün." ben de aynı şekilde gülümsedim. "Anlat bakalım her şey yolunda mı?" Aslında bir dedikodu peşinde değildim. Büyük kraliyetcik hakkındaki dedikodular beni gerçekten ilgilendirmiyordu. Kral Alexander için saygım büyüktü.

"Kral Alexander'ın insanlığını kaybettiğine dair söylentiler var." Roza bunu gerçekten hem çok sinirlenerek hem de çok üzülerek söylemişti. "Aynı zamanda barış görüşmeleri de henüz netleşmedi. Bu durum Alexander için zor ve haliyle Luke için de öyle. Eski arkadaşlar ve Luke Alexander'a çok bağlı."

Aslında doğamız gereği hepimiz büyük kraliyetciğe bağlıydık. Kurtlarımız uyansın ya da uyanmasın kökenini tanıyor ve sayıyordu. Anlattıkları şeyler ister istemez kalbimi acıttı. Belki de empati kurmak kolay olduğu için bilemiyorum...

"Hey! Luke'u göle atmaya ne dersin? Böylece büyük kraliyetcik için endişelenmeyi bırakabilir" Roza'nın kahkahasına bakılırsa bu şeytanlık hoşuna gitti.

"Hem sonra sen de lordunu kurtaran kahraman leydi olursun." kaşlarımı kaldırarak cevap bekledim.

"Peki bu durumda sen ne oluyorsun? Köpek balığı mı? "

"Göt!"

"Ahahahaha Nephi şaka yaptım. Sinirlenme.'

"Hey Luke!" dedim bize doğru gelen ayak seslerine. "Eşin suda doğum yapmayı kabul etti ama sadece bizim gölette yapacakmış." arkamdan gelen nefes sesine bakılırsa istediğimi elde etmiştim.

"Görüşürüz ufaklık sana bol şans."

"Aurora çok ayıp. Eşimi böyle korkutmamalısın. Herkes iyi yüzücü olmak zorunda değil." Roza paytak paytak eşinin yanına giderken bana söylenmeye çalıştı. Ama Luke arkasını döner dönmez bana bir sırıtış gönderdi. Uzun zaman sonunda uyuyan kurdum haricinde baska şeylerle uğraşmak bana çok iyi geldi. Yüzümde gülümsemeyle eve girip duşa çıktım.

Uyandır Beni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin