Fotoğrafta henüz adını bilmediğimiz çocuk ATEŞ var. :)
Bölüm şarkısıda
"Tom ODELL- Another Love"
Harikaaa.... Bu yemekler ,içecekler ve birazdan servis edilecek tatlılar... Umarım pahalıya patlamazdı düşüncelere dalmışken Burak'ın muhteşem sesini duydum. 'Nerelere daldın prenses?' dedi tek kaşını kaldırarak. Cevap vermek istemedim ama gülümsedim. Yavaşça ayağa kalkmaya çalışarak 'Ben sanırım daha çok yiyemeyeceğim eve gitsem iyi olur.' dedim. Ceren hızla 'Hayır ya.' dedi gülümseyerek çantamdaki cüzdanı almak için geriye dönerken gruptan bir kız elini kaldırarak 'Sorun değil burası bize ait.' dedi. Bora kahkaha atarak 'O yüzden bu kadar çok yedik.' diyince bende kahkaha atarak teşekkür ettim. 'Seni bırakayım.' dedi Burak ayağa kalkarken. 'Hayır gerek yok çok yedim yürüsem iyi olur.' dedim. 'Yürüyüşünü sonra yaparsın Rüya bırakta seninle geleyim.' dedi yere bakarak. Hayır Rüya kendini tut ve kabul etme.
Niye ama baksana çok tatlı utanıyor.
Hayır dedim nokta!
'Fotoğrafta çekmem gerekiyor unuttun mu buraya gelmemdeki tek amaç.' dedim ve ekledim 'Yarın görüşürüz millet.' Hep bir ağızdan GÖRÜŞÜRÜZ diye bağrıştılar. Cafeden çıktığım gibi elimi karnıma götürerek derin bir nefes aldım. Kendimi çok sıkıyordum anlaşılan.
İyide neden Rüya?
Burakkk!!!
Burak ne alaka ya!
Sence PRENSES?
İç sesim bile benimle alay ediyordu. Prenses mi? Bu çok klişeydi ama kesinlikle hoşuma gitmişti. Gülümseyerek çantamdan kulaklığımı alıp taktım. Çalan şarkıya bayılıyordum. Ciddi anlamda. Sabah arabada dinlediğim şarkılar cidden berbattı radyoda bana uygun hiç şarkı çalmıyordu sanki. Sesi sonuna kadar açıp şarkıyı mırıldandım.
'I wanna take you somewhere so you know I care
But it's so cold and I don't know where
I brought you daffodils in a pretty string
But they won't flower like they did last spring'Kameramı çantamdan çıkarırken şarkıyı daha sesli söylemeye başladım.
'And I wanna kiss you, make you feel alright
I'm just so tired to share my nights
I wanna cry and I wanna love
But all my tears have been used up'İlk olarak çok büyük yaşlı bir çınar ağacının fotoğrafını çektim çok asil görünüyordu. Sonra bir uğur böceği...
'On another love, another love
All my tears have been used up
On another love, another love
All my tears have been used up
On another love, another love
All my tears have been used up'
And if somebody hurts you, I wanna fight
But my hands been broken, one too many times
So I'll use my voice, I'll be so fucking rude
Gerçekten bağırmaya başladığımı etraftaki insanlardan anladım. Sesimi kısarak söyledim ve fotoğrafları çekmeye devam ettim. Benim hayatım olan kameram bana benim hayatım olacak fotoğrafı vermeye mecburdu. Hava kararmaya başlamıştı. Neyseki hemen sokak lambaları yandı. İlerlerken topun yere çarpış sesini duydum anlaşılan biri yada birileri basketbol oynuyordu. Sese doğru ilerledim. Fotoğraf çekmek için herşeyi göze alırdım ve bugün anneme fotoğraf göndermem gerekiyordu. Karanlık olduğu için çocuğun yüzünü göremedim ama uzaktan havalı görünüyordu. Hafif terlediğini saçlarından anladım. Topu tekrar hızla potaya attı. Top ne yazıkki çembere girmedi. 'Lanet olsun.' dedi ve hızla topu yere çarptı. Aptal olan ben ise ona gittikçe yaklaşarak fotoğraflarını çekiyordum. Derin bir nefes verip yumruklarını sıktı hızla banktaki su şişesine ilerleyip hızla içti ve geri kalan suyu başından aşağı boşalttı. Eminim bütün fotoğraflar mükemmeldi ama şuan fotoğraflara bakamazdım durmadan fotoğraf çekmen gerekiyor Rüya.! Kameranın ekranına baktığımda lanet olsun ki çocukla göz göze geldim hemde kameranın ekranındaaa.. Kafamı hızla kaldırıp ona baktım tek kaşını kaldırarak bana yaklaştı.
'Rüya Yılmaz?' dedi.
'Pislik!' diye bağırdım hay be Rüya tut şu ağzını. O çocuktu işte bu ya. Sahi adı neydi acaba?
'Neden burdasın?' dedi. Soru sorar gibi değildi ki ses tonu hesap sorar gibiydi.
'Ben şeyden geçerken şeyi duydum sonra şey edeyim dedim. Off.' dedim gözlerimi yere dikerek toparlayamayacaksın Rüya rezil oldun artık. Bana doğru eğilerek aramızki boy farkını aza indirdi ve gözlerimin içine bakarak
'Asıl soru ne yapıyordun sen olmalıydı sanırım.' ağzımı araladım hadi Rüya yalan bul. 'Dur cevap verme fotoğraflarımı neden çektin çok mu yakışıklıyım?' dedi ve sırıttı. Yine soru sormuyordu ki cevabını biliyordu zaten.
'SANANE' diye bağırdım. Kaşlarını çatıp
'Sana dava açabilirim biliyorsun değil mi? Burası benim evim yani özel mülkte izinsiz fotoğraf çekimi.. Immm cezan ne olur acaba??' dedi sırıtarak. Onun evi mi? Halka açık alan değil miydi burası? Etrafı incelediğimde evin bahçesi olduğunu anladım. Bahçede bu kadar büyük basketbol sahası? Oww..
'Özür dilerim karanlıktan senin olduğunu anlamamıştım.' doğruldu ve boğazını temizledi. Ellerini göğsünde birleştirirken bana göre saatler süren sessizlikle beni süzdü. Tek elini hala göğsündeyken diğer elini bana uzatıp 'Herneyse şunları sil.' dedi umursamaz ses tonuyla. Sil mi? Kaç saattir fotoğraf arıyordum günün en değerli fotoğraflarıydı.
'Asla!!' diye bağırdım. Tek kaşını kaldırarak 'Anlamadım?' dedi işte şimdi gerçekten soru soruyordu.
'Asla fotoğraflarımı silmem anladın mı iyi yada seninkiler kadar berbat. Bu kamerama ve bana hakarettir!' dedim kaşlarımı daha çok çatıp. Asla fotoğraf silmem tamam mı ASLA!
Düşünür gibi baktı ve iç çekerek 'Pekala yeni kızın gururunu kırıp hakaret etmek istemem.' dedi ve gülümsedi neden hiç samimi gelmiyorsun ki acaba? Herneyse silmiyordum sonuçta. Gülümsedim ve geriye doğru dönüp uzaklaşırken arkamdan seslendi. Durdum ama ona doğru dönmedim. 'Ama bu sana pahalıya patlayacak yeni kız.' dedi. Cevap vermeden hızla yoluma devam ettim. Pahalı? Paramı isteyecek acaba? Eşkiyaya mı bulaştın ilk haftadan Rüya?!
Herneyse hemen eve gidip uyumak istiyordum sabaha kadar. Eve yetiştiğimde saat 21.57 idi. Yutkundum. Ne olur annem beni unutmuş olsun. Rehbere girip 'M' harfini bulup aradım.
'RÜYAAAA!!!!' dedi sinirle.
'Madam' dedim gülümseyerek anneme madam demek hoşuma gidiyordu. Sesinide çok özlemiştim hem.
'Neden aramadın. Bana arama deyip durdun haber verseydin bari.' dedi haklıydı ki kadın.
'Fotoğraf çekmeye dalmışım anne.' dedim ve cevabı bekledim. Nefesini hızla verip 'Pekala' dedi fotoğraf konusunu açınca bana asla kızamazdı çünkü fotoğrafları sevmek için çok önemli bir nedenim vardı. 'Ee ne yaptın?' dedi anlaşılan uzayacaktı konuşma.
'Duşa girip sana fotoğraflarımı atacağım Madam.' dedim uzatmak istemediğimi anladı anlaşılan.
'Peki kızım bekliyorum.' dedi ve kapattı. Çantamı yere fırlatıp yatağıma uzandım.
İki dakika dinlenip duşa girdim çıkınca altıma şortumu ve bana iki beden büyük tişörtümü giydim. Havluyu saçıma sarıp laptopumu açıp anneme fotoğrafları atarken gözüm o çocuğun fotoğraflarına kaydı kaç tane çekmişim böyle ya! Yinede fotoğrafları kurtardığım için mutluydum. Ahh yarın kesinlikle Burak'ın fotoğraflarını çekmeliydim gülümsemesi o kadar... Herneyse Rüya..
Anneme çocuğunkiler hariç bütün fotoğrafları attım ve TV yi açtım. Korku filmi mi? Harika diye bağırdım. Umarım tekbaşıma izleyebilirim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obje
Roman pour Adolescents'Bunu ondan saklamalıyız.' dedi gözlerimin içine bakarak. Bunu yapmamı nasıl isterdi. Ona söylememiz gerekiyordu. Yinede ben gözlerimi bile kırpmadan 'Peki.' dedim. 'Gülümse hadi. Fotoğrafımızı çekecek.' 'Yapamam. O beni korkutuyor.' dedim. 'Yanınd...