10 ay sonra
aylar önce gerçeklerle yüzleşmiştim. Aylar önce ben o bankta bir yanımı bırakmıştım sanki. Aylar önce onun karşısında tüketmiştim benliğimi hayat bir kez daha ne kadar bencil ve iğrenç bir insan olduğumu yüzüme vurmuştu o gün. Hayat o gün bana gerçek beni göstermişti kendimi kaybettiğimde insanlara saldırdığımda belki de o masum köpeği öldürdüğümde göstermişti bana hayat gerçek yüzümü. Aylar önce demirin bana gerçekleri anlatmasına rağmen bunları ona yaşattığım için bencilim. Ayaz beni korumak isterken bile benden o ağır lafları işittiği için bencildim.
Affedemiyorum onları değil ben kendimi affedemiyorum bunca yıl boyunca hiçbir şeyi sorgulamadığım için affedemiyorum kendimi. O kadar zavallı ve çaresiz olduğum için affedemiyorum kendimi. Hayallerimi bile geçekleştiremediğim için de belki.
aylardır zorunda olmadığım sürece odamdan çıkmıyordum. Annemden Ayazdan herkes den her şeyden uzak durmaya çalışıyordum. Çünkü ben bugüne kadar herkese gözyaşından başka hiçbir şey verememişim ki. sık sık ilaç içmeme rağmen hala baş dönmelerim ve dengesizliğim devam ediyordu birde arada her şeyi unutuyordum ama bence her şeyi unutmam benim için kötü bir şey değildi unutkanlığım bazen günler bazen saatler sürüyordu ve ben o süre içerisinde kendimi daha iyi hissediyordum, ilaçlarla ayakta kaldığımı bile. defalarca intihar etmeye çalışsam da bu hayattaki çoğu şey gibi bunu da başaramamıştım. Defalarca gözlerimi o hastanede açmış ve yaşadığıma binlerce kez lanet etmiştim.
Gamzeden başka kimseyle konuşmuyordum. Evet Gamze. meğerse Gamze bu oyunun masum kızıymış. en azından yıllardır bana rol yapmayan tek insan oymuş. birde babam. tabi ki babamla görüşmüyorum hatta ondan nefret ediyorum yeni karısıyla ve 1 aylık öz kızıyla gerçekten mutlu görünüyordu.
Aylar sonra ilk defa odamın kapısının açıldığını işittim o günden sonra odamı tamamen siyah dekore etmiştim neden öyle bir şey yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama duyduklarımdan sonra renklerden bile nefret ettirmişti hayat bana.
"girebilir miyim Annecim" dedi annem evet artık ona Anne diyordum ona ne kadar belli etmesem de onu da canımdan çok seviyordum aylardır bana en sıcak davranan insanlardan biriydi sürekli benimle konuşmaya çalışıyor ve beni muylu edecek şeyler yapıyordu.
"tamam ama kapıyı kapat" dedim içeri girip çalışma masama oturdu.
"geçenlerde odana girmiştim" duraksadı "sen uyuyordun" ardından cebinden bir USB çıkardı çıkardı. "bunu masanın üzerinde buldum çok merak ettim ve bilgisayarıma taktım yaklaşık 500 sayfalık bir kitapla karşılaştım ve bunun senin hayalin olduğunu biliyordum o yüzden bir yayınevi ile anlaştım ve kitabı basmaya karar verdiler. Hatta kitabı çok beğendiler. evet haklısın arkandan iş çevirdim ama aylardır bu odadan çıkmıyorsun sana çok üzülüyorum. Tamam bize ne kadar çok kızsan haklısın ama artık yeter sana daha fazla izin vermeyeceğim çık artık bu bataklıktan..." ne diyeceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu kitap konusuna çok sevinmiştim o benim en büyük hayalimdi ve ben 10 aydır önüme çıkan her fırsatta o kitaba duygularımı yansıtmıştım.
"b-ben çok ederim teşekkür" eylül saçmalama 10 ayda konuşmayı unutmadın değil mi
"yani pardon çok teşekkür ederim 10 aydır aldığım en iyi haber bu gerçekten çok mutlu oldum. iyki varsın Anne" dedim ve boynuna sarıldım o sırada annemin ağladığını duydum hemen boynunu bırakıp elimle gözyaşlarını sildim. "Anne sen sakın bir daha ağlama." dedim
"kızım peki yayın evine gelip kitabının son halini görmek ister misin"
"ne şaka yapıyorsun" diye bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE HAYALLER
Teen FictionHer zaman bir umut vardır sözü eylüle çok anlamsız geliyor çünkü onun için hiçbir zaman umut yoktu.... genç yaşında yakalandığı hastalıkla yaşamaya çalışan Eylül etrafındakilerin teker teker ondan uzaklaştığına şahit oluyor. bazen düşmanımızdan dar...