Bölüm 8

756 98 10
                                    

Genç adam karaya adım attıkları günden bu yana belki de bininci kez tanrının sabrını dileyerek yumruklarını sıkmak zorunda kalmıştı. Öyle ki avuç içleri zaman zaman geçirdiği tırnakları yüzünden berelenmiş vaziyetteydi. Artık bu evliliği gerçekleştirmek savaşta esir düşüp acı çekerek ölmekten dahi zor geliyordu gözüne. Kendi kendini "Az kaldı" diyerek teskin etti. Saraya varmalarına saatler kalmıştı. Kralın karşısına geçecek, nikahı gerçekleştirecek ve kalesine döndüğünde kadını bir odaya kilitleyip huzurlu hayatına geri dönecekti.

Yaklaşık bir buçuk saattir gölün içinde yüzen kadına baktı.

"Seni oradan çıkarmak için umarım bir olta atmamı beklemiyorsundur!"

Arcana, elindeki sopaya geçirdiği üç adet büyük ve doyurucu balığı havaya kaldırdı. "Seni açlıktan ölmekten kurtarıyorum!" diye seslendi. Gölden ağır adımlarla çıkıp genişçe bir taşın üzerine bıraktı. "Üç gündür kuru ekmek ve peynir yiyoruz Midem bu zulme daha fazla dayanamayacak!" Genç kız belinin altına kadar inen saçlarını toparlayıp suyunu iyice sıktı ve kenara koyduğu şapkanın içine yerleştirdi. Liamh'ın onu erkek kılığına sokmasına bir anlam verememişti. Zaten hiç kimse onu tanımıyordu. Gömleğinin kollarındaki suyu da sıkıp çizmelerini ayağına geçirdikten sonra erkeğe doğru yürümeye devam etti. Liamh kaşlarını çatıyordu. Doğrusu onu gördüğü ilk andan itibaren yüzündeki gergin ifade bir an olsun kaybolmamıştı. Arcana, onun bu tutumuna aldırış etmiyordu. Bir gemi dolusu adamla neredeyse ömür geçirmişti hepsi de huysuz ve çatık kaşlıydı.

"Yola devam edeceğiz."

"Sanmıyorum!"

"İleride bir taverna var orada dilediğin kadar yiyebilirsin." Elindeki pelerini gömleği ıslaklıktan üzerine yapışan ve göğüslerini saklamak için sarındığı kumaşı ortaya seren kadına uzattı. "Giy şunu!"

Arcana pelerini sertçe çekti. "Bazı şeyleri kafanda yanlış kurgulamışsın gibi görünüyor McAodha. Bunun tamamen bir çıkar evliliği olduğunu unutma. Bana askerinmişim gibi emirler yağdıramazsın. Verdiğin emirlerin gerçekleşmesini beklemen ise büyük bir aptallık olur."

Liamh, sakin davranmıştı. Tanrı biliyor ya öyle olmuştu. Lakin daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Günlerdir sıkmaktan çatırdamaya başlayan dişleri böyle devam ederse dökülecekti. İki büyük adımda kadının yanına geldi. "Ben beklemem kadın! Dilediğimi yaptırırım." diye tısladıktan sonra onu kaldırıp omzundan sallandırdı.

Arcana kurtulmaya çalışsa da başaramadı. O daha bacaklarını dahi oynatamadan bir grup şaşkın askerin arasından geçtiler ve genç kız kendini atın üzerinde buldu. Bu defa askerlerden birine teslim etmek yerine Liamh, onun arkasına atlamış ve hareket etmesine izin vermeyeceği şekilde kollarını beline dolamıştı.

"Beni derhal yere indir!"

Liamh, onu kucağına çekerek kulağına eğildi ve oldukça kısık bir sesle konuştu. "Ne yazık ki mümkün değil Arcana Giolla Decair ve evet, her ne kadar istemesek de yarın karım olacaksın. Eninde sonunda bu topraklarda kimin sözünün geçtiğini anlayacak ve bana itaat edeceksin."

Arcana ürperdi. bu öylesine bir histi ki genç kız, saç diplerinden ayak uçlarına kadar bedeninin karıncalaştığını hissetti. Omuzlarını kendine çekip erkeğin yüzünü görebilmek için başını çevirdi ve gözlerine baktı.

Liamh kendisine boş gözlerle bakan kadına "Anlaşıldı mı?" diye tekrar etti. Arcana'nın kısılan gözlerini gördüğünde ise bir cevap beklemekten vaz geçti. En azından kadının günler sonra bozduğu sessizliği kafasında dönüp dolaşan korkunç sorulara yanıt olmuştu. 

SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin