NI

66 12 2
                                    

"Büyücüler okuluna gidebilmen için bir soylu olman gerek. Seni evlatlık almayı planlıyorum."

Bayan Tamao'nun isteği buydu. Okula gidebilmem için, belirli bir soydan gelmem gerekti.

"Aristokratların inanması zor olabilir. Saçlarının rengi gece mavisi olsaydı keşke. Tsurugi olduğuna ikna olamaları, ancak mavi saçlarınla inandırıcı olabilirdi."

"Ama o hem siyah saçlı, hem de yeşil gözlü."

Kagami aynı şeyden bahsedince saçlarıma baktım. Simsiyah saçlarım vardı. Gözlerimde koyu yeşildi.

"Bu isteklerinizi karşılayabilirim."

Dedim.

"Nasıl yani?"

Boynumdaki kolyemi çıkarttım. Saçlarım ve gözlerim kendi haline geri döndü.

"A-ama, saçların ve gözlerin de mavi oldu."

Kagami şaşkınlıkla bana bakarken, Bayan Tamao yanıma geldi.

"Tatlım, bu sihir mi?"

"Bu benim asıl görünüşüm. Bu kolyeyi bana annem verdi. Bana asla çıkarmamamı ve asıl görünüşümü saklamamı istedi."

Elimdeki kolyeyi aldı ve incelemeye başladı.

"Demek ki annen, seni bırakmadan önce, saklamak istedi. Annenin kim olduğunu biliyor musun?"

Diye sordu Markiz.

"Maalesef, ben annemin yüzünü bile hatırlamıyorum, adını da."

Bu üzücüydü. Annem veya babam hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

"Ah, canım."

Markiz bana sarılınca garip hissettim. Daha önce kimseye sarılmamıştım. Gözlerimden yaşlar akmaya başlayınca, bende Markiz'e sarıldım.

Kagami'de arkadan sarılınca, kendimi bir ailenin parçasıymışım gibi hissettim.

"Annen olmama izin verir misin? Senin bu zamana kadar yaşayamadığın tüm güzellikleri sana yaşatacağım."

"Neden bana yardım ediyorsunuz? Ben sadece fakir, yetim bir sokak çocuğuyum."

Kaşlarını çatmış Markiz'e baktım.

"İçimden bir ses, sana yardım etmemi söylüyor. Sen, çok iyi bir çocuksun. Seni sokaklarda bırakamazdım."

Onun elini tutmamdaki neden de içimdeki sesti. Yani, insanlar düşünemediği zaman, içlerindeki ses mi onları yönlendiriyordu?

"O zaman, Marinette benim kardeşim mi oluyor?"

Kagami elimi tuttu ve birlikte dönmeye başladık.

"Ailemize hoşgeldin Marinette."

Gülümsedim ve yeni ailemi kabul etmeye başladım.

◇◇◇

"Hey, sonunda geldin Mari. Yıllarca yolunu gözledim, hasretinle yanıp tutuştum. Beni bunca yıl bekletmen doğru muydu be sevgilim."

Kagami'nin kayifeli sözleri ile gülmeye başladım. Arabadan indim ve ona sarıldım.

"Ey tatlı melek, sonunda geldim, geri döndüm sana. Bitti bu hasret, acı, keder."

Oyununa ayak uydurdum.

"Neyse, aklıma bir şey gelmedi. Büyücülük Akademisi'ni birincilikle bitirmişsin. Benim kardeşimden de bu beklenirdi."

The Wizard And The KnightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin