BÖLÜM 25

340 22 2
                                    

Nedense yatağa uzanmamla çok yorgun olduğumun farkına vardım. 'Ama birazdan Jordan beni eve götürmek için geleceği için, uyumak yerine hazırlanmaya başlasam daha iyi olur.' Dedim kendime uyumamak için gözlerimi açık tutmaya çalışarak.
Yavaşça yatakta doğruldum ve dolaba doğru ilerlemeye başladım. 'En azından o gün ki giydiğim spor kıyafetlerim askıdadır.' Dedim kendi kendime dolabın kapağını açarken. Üzerimdeki hastane kıyafetini çıkarttım ve kendimi rahat hissetmemi sağlayan spor kıyafetlerimi askıdan alıp giymeye başladım.
Giyinme işini bitirdiğimde yatağın yanına gittim ve oturup Jordan'ın gelmesini beklemeye başladım. Onu beklerken birden üzerime bir ağırlık çökmeye başladı. Sanki... Bir şeyler beni uyutmaya çalışıyormuş gibiydi!
Her ne kadar gözlerimi kapatmak istemesem de, kendimi yavaş yavaş uykuya teslim etmek üzereydim. "Allah'ım, bana neler oluyor böyle!" Dedim yatağa uzanıp esneyerek. 'Umarım uykuya dalmadan Jordan gelmeyi başarır!' Dedim kendimi uykunun kollarına bırakmadan önce.
.............................

Gözlerimi açmayı başardığımda hastane'deki yatakta olmadığımı fark ettim. "Kesinlikle rüya ya da kâbus görüyor olmalıyım!" Dedim uzanmış olduğum çimenlerin arasından ayağa kalkarken.
Ayağa kalkmayı başardığımda, derin bir nefes aldım ve ormanlık bir arazide olduğumu fark ettim. Burada karşıma çıkabilecek kötü olaylar için gözlerimi dört açmaya karar verdim. Çiçek ve çimenlerden oluşan yolda ilerlerken, gözlerim ve kulaklarım açık bir şekilde hem etrafı gözlemliyor, hem de etraftaki sesleri dinleyerek ilerlemeye çalışıyordum. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum ama giydiğim kıyafetler şu anki kıyafetlerdi; yani spor kıyafetlerimdi.
"Alisya!" Dedi bir erkek sesi. Ama etrafıma bakındığım halde bana seslenen adamı bir türlü göremiyordum ama nedense sesi bana hiç de yabancı gelmiyordu.
"Kimsiniz?" dedim belki sorularıma cevap vermesini sağlayıp, kim olduğunu ya da nerede olduğunu bulmama yardımcı olmasını sağlayabilirim diye düşünerek.
"Alisya!" Dedi adam. Nedense adımın son harfini uzatarak söylemesi beni korkutmaya yetmişti. 'Anlaşılan bu adam herkimse benimle dalga geçiyor olmalı!' dedim kendi kendime etrafa daha dikkatli bakınırken.
"Eğer benimle dalga geçiyorsan şunu bil ki, canını çok fena yakarım!" Dedim ses tonumun tehditkâr çıkmasını umarak.
"Ah, Alisya. Hâlâ beni yenemeyeceğini ya da bana zarar veremeyeceğini anlayamadın mı sevgilim?" dedi kanımı donduracak şekilde kahkaha atarak.
Bir anda bu duyduğum sesin kime ait olduğunu hatırlamıştım. Ama aynı anda da bunun gerçekten de rüya değil, bir kâbus olduğunu da fark etmiştim.
"Yüzündeki ifadeden benim kim olduğumu hatırladığın belli oluyor, sevgilim." Dedi ve bir anda karşımda belirip, çığlık atmama ve geriye doğru sendelememe neden oldu. "O kadar mı korkutucuyum yani?" Diye sordu kaşlarını şaşkınlıktan havaya kaldırıp bana bakarken. Birden kanımı donduracak kadar ürkütücü şekilde kahkaha atmaya başladı.
"Benden ne istiyorsun?" dedim kahkahasının beni korkuttuğunu göstermemek için karşısında güçlüymüşüm gibi durmaya çalışarak. "Neden peşimi bırakmıyorsun?" dedim neredeyse bağırarak.
"Daha önce de söylemiştim. Sen benim sevgilimsin ve seni bulmama çok az kaldı. Seni evlenmeye ikna ettiğimde, bütün dünyanın ve hatta evrenin hâkimi olacağız!" Dedi, havada süzülerek tam karşıma geldiğinde.
"Seninki 'olmayacak dua'ya âmin!' demeye benziyor." Dedim alaycı olmaya çalışarak. "Çünkü ben senin gibi bir şeytan ile evlenecek kadar aptal bir melek değilim, Alijah." Dedim tek kaşımı kaldırıp, elimi de belime koyarak.
Alijah karşımda resmen ateş püskürtmeye hazır bir ejderha gibi sinirlenmeye başlamıştı. "Sen melek olduğunu ne zaman öğrendin?" dedi, sanki kendini sakinleştirmeye çalışıyormuş gibi gözlerini kapatmış derin nefesler alıp verirken. Gerçekten görülmeye değer bir görüntüsü vardı ve gülmemek için kendimi oldukça zor tutuyordum.
"Neden seni ilgilendiriyor?" dedim, onu iyice kızdırmak için kaşımı meydan okurcasına kaldırarak yüzüne bakıyordum.
Belki bir vampiri şaşırtmak artık kolay gelebilir. Ama bir şeytanı şaşırtmak ve dili tutulmuş gibi karşınızda kekelemesini sağlamak... Hayır, bence hiç de kolay bir şey değil!
"Sen benimsin Alisya ve o gün de geldiğinde bana bu şekilde davranamayacaksın, çünkü elimde çok büyük bir koz olacak!" Dedi sırtımdan soğuk bir ürpertinin geçmesini sağlayacak kadar karanlık bir ses tonunda.
Anlaşılan verdiğim tepki onu biraz heyecanlandırmıştı, çünkü ortadan kaybolmadan önce son yaptığı şey; beni korkutmayı başaran kahkahasını tekrarlamasıydı.
Korkumu aşmayı başardığımda, derin bir nefes aldım ve beni duymasını umduğum için "O gün geldiğinde benimde senin için korkunç planlarım olacak!" Dedim alaycı bir ifadeyle gülümseyerek.
Ama bir taraftan da o günün yakın olmamasını dilemeden yapamıyordum. Sonuçta onunla nasıl savaşabileceğimi daha bilemiyordum. "İnşallah o gün geldiğinde Allah'ın yardımıyla, seni ve senin adamlarını geldiğiniz o karanlık deliğe bir daha geri gelmemek amacıyla yollamayı başarabilirim!" Dedim beni duymasını umarak.
Birden kendimi her zaman ki gibi karanlık bir boşluğun ortasında bulmayı başardım. Evet, tekrardan uykuya dalacaktım anlaşılan. 'Kesin bu şeytanın işlerinden biridir!' Dedim yere uzanıp kendimi uykunun kollarına teslim ederken. Hey! Sizde her dakika benim gibi ayılıp bayılırsanız önlem almaya karar verirsiniz. O yüzden lütfen benimle dalga geçmeyin.

TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin