"Hayatım, provaya geç kalacağım hadi ama!"
"Tamam saçımıda yapıp geliyorum!"
"Of Yankı of! Normalde erkekler kadınları bekler. Ben neden senin saç yapmanı bekliyorum?Biz neden normal bir cift değiliz?"
"Sen anormal biçimde güzel olduğun için sevgilim."
Banyodan çıkıp bana doğru yürüdü. Ya bu saçlarını neden böyle kafana dana yalamış gibi yapıştırırsın mal sevgilim hiç anlamıyorum.
"Aşkıletallam"
"Efendim ömrüüüm."
"Banyonun ışığını açık bıraktın hayatım. Geçen ayki gibi elektrik faturası ödemek istemiyorum."
"Kumsal. Ben senden daha öküz bir kadın görmedim yemin ederim."
Öküzüm doğru. Romantiklikten pek anlamam. Lisedeyken Yankı sen kapat diyince hemen kapatırdım. Bak aklıma geldi yine.
Yankı'nın damatlık seçerken yanında olmam şart. Gider saçma sapan şeyler seçer falan. Ben onun zevkine pek güvenemiyorumda. Damatlık diye başka biseyde çıkabilir yani. Her neyse. Arabada giderken iki üç müzik açmak için radyonun tuşuna bastım. Allah Allah. Niye açılmadı ki bu? Bir daha basayım. Açılmadı bak yine. İki üç dakika tuşa sürekli bastım. En son ekranda çıkan yazı "error". Kaçamak bakışlarla Yankı'ya baktım. Arabasından kıymetli bir ben varım. Hatta bazen arabasını benden çok seviyor. Arabanın bir ismi bile var,"Abdi" Neye gülüyosun sen? Abdi kötü isim mi sanki, ben buldum ona bu ismi.
Yankı farketmeden halledeyim diye uğraşırken tuş elimde kaldı. Tabi tuşu sökünce ses çıktı baya. Yankı'nın bana bakmasıyla bağırması bir oldu.
"Kumsaaaaaaaal!"
"Sevgilim?"
"Kızım sen iki dakika rahat duramaz mısın? Ne zaman gözümü ayırsam bişeyleri kırıyosun."
"Haksızlık etme sevgilim. Klozet hala sağlam!"
"Allah'ım sabır ver! Ben bu kızla ne yapıcam? "
"Ne istersen"
İki dakika fesatlaşmasanız keşke. Güzel yemek yaparım ben onu kastettim.
"Ne bağırıyosun ya! Alt tarafı bir tuş!"
"Yok aşkım şey için kızıyorum ben. İlerde çocuğumuzunda kemiklerini kırarsın falan Allah korusun"
"Ay benim bukelemun kılıklı, mizahşör sevgilim."
"Heheheh"
Gülüşe bak ya. Kurban olurum sana ben.
Mağazanın kapısından girince satış elemanına hemen istedigimiz damatlığı tarif ettim. Biraz bekledikten sonra seçenekleri önümüze getirdiler. Ben size Yankı tek başına seçemez demiştim. Ya gitti kro kro yelekli falan bişeyi beğendi. Tabiki onu denetmedim bile. Hemen italyan kesim bir damatlık buldum ve kabine postaladım müstakbel kocamı. Böylede çok havalı oldu ha.
-Paçası kısa.
-Göbeğin çıktı.
-Çok hoşta sana bi yakışmadı sanki.
-Şahdın şahbaz oldun.
İki saat sonra önümde 5 çay bardağından, 8 çikolata paketinden olusan bir dağ oluşuverdi. Düğün telaşı işte. Acıkıyor insan.
-Ne olur bunu beğendiğini söyle kumsal ne olur!
-Hayatım bu... Muhteşem!
Yanına yaklaşıp boğazına sarıldım. Gözlerimden akan yaşlara hakim olamıyordum. Biz evleniyorduk. Bu inanılmazdı.
-Şişş küçük hanım. Ne kadar yakışıklı olduğumu biliyorum.
-Lanet olsun ki, evet, öylesin. Hadi çıkar üstündekinide gelinlik provam var daha.
-Tamam yetişiriz merak etme.
-Yetişiriz derken? Sen gelmiyorsun.
-Nedenmiş o?
-Düğünden önce gelini gelinlikle görmek uğursuzluk getirir tamam mı?
-Saçma sapan konuşuyosun yine Kumsal.
-Sensin saçma. Hadi çabuk ol!
Gelinlikçi bana bugün gelinliğimi teslim edecekti. Alıp evimize götüreceğim. Evimize. Kumsal ve Yankı'nın evine...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ RUH
ChickLit"Ölüm bile ayıramaz bizi." demişti bir seferinde.Sahi, ölüm bile ayıramaz mıydı aşıkları?