3.Bölüm "Tüllü Gelinlik"

134 12 2
                                    

Merhaba arkadaşlarrr Bu bölümden sonrası daha çok kafamdaki senaryoya uyuyor o yüzden bu konuşmayı burda yapayım dedim ✌ Şu ana kadar hikayeyi yazmam konusunda ısrar eden tük arkadaşlarıma teşekkür ederim ☺ Bundan sonrası çok ekşınlı olacak inşallah iyi okumalar

Yankı gelinlikçinin kapısında beklemek için çok ısrar etmişti. Ben içerde gelinlik denerken o dışarda arabasıyla mutlu görünüyordu açıkçası.
-Abla burda tül olacak değil mi?
-Olacak güzelim. Bu senin gelinliğin nasıl istersen öyle olacak.
Geniş boy aynasında gelinliğime baktım. Kızların küçüklükten beri hayal ettiği gelinlik buydu. Üstümdeki bembeyaz elbise, benim Yankı'nın karısı olduğumun göstergesiydi. Aynada biraz daha kendimi inceledim. Aşırı güzel bir kız değildim. Hatta gelinlik üstüme olsun diye bayağı uğraşmışlardı. Yankı bende ne bulmuştu sahiden? Huysuzdum, çirkindim, göbekliydim.
Gelinliği arabanın arka koltuğuna bıraktıktan sonra Yankı'nın yan koltuğuna sessizce oturdum. Çok konuşkan biri olduğum için susmam ona garip gelmişti.
"Sevgilim? Neyin var? Gelinlikte mi bir problem var?"
"Hayır. Gelinlik olması gerekenden daha güzel."
"O zamam neyi var benim muhteşemlik abidesi mustakbel karımın?"
Yüzümü avuçlarının icine aldı. O güzel gözlerine yakından bakmak tarif edilemez bir histi her zaman benim için.
"Birşeyim yok. Gerçekten."
"Kumsal. Bana doğruyu söyle kızmaya başlıyorum!"
"Ya Yankı! Sen bende ne buldun! Çirkinim, fizik desen yok!"
Bir süre yüzümü izleyip kahkasını bastı.
"Bu mu mesele yani? Kızım sen ne kadar güzel olduğunu görmüyor musun? ( saçımdaki bukleyi parmağına doladı.) Ben bu saçların bir teli için ömrümü vermeye razı iken, bu gözlerin bana aşk dolu bakması için türlü taklalar atmışken ve en önemlisi seni karım olarak istemişken sen bana bende ne buldun diyorsun. Sen benim aydınlığım, en derin karanlığımsın Kumsal............Mal mal konuşup sinirlerimi hoplatma benim!"
Her iddasına varım, bu iki satır güzel lafı ezberlemişti. Son kısmınıda unuttuğu için bozuntuya vermemeye çalıştı. Neyse ben çaktırmıyım.
"Aşkıığım"
"Aşkına bir öpücük versene"
Gülümseyip yanagına minik bir öpücük kondurdum. Gözlerini devirip dudağını işaret etti. Tabiki öyle birşey yapmayacağım. Bu zamana kadar yapmadım şimdi hiç yapmam.
"Sabır sevgilim. Az kaldı "
"5 seneyi geçkindir bekliyorum beklemeye devam ederim canımın içi napalım."
Yankı'nın en çok bu huyunu severim. Birşey olmaz dersem olmaz.Daha üstelemez.
"Bu aradaaaa.Teyibin tuşunu yaptım."
Değerli araba. Yüce araba.
"Düğünde bu arabayı süsleteceğim. Cunku benim sevgilim en iyisine layık!"
"Tabi."
"Öküzsün Kumsal."
"Çok konuşmada arabayı sür. Annenlere gitmek için hazırlanmam gerek."
Yankı arabayı çalıştırırken bende arka koltukta duran gelinliğimin kutusuna ve hemen yanındaki Yankı'nın damatlığına baktım. Ne güzel bir çift olacaktık.
"Sevgilim?"
Yankı'nın bana bakan büyümüş gözlerine baktım.
"Hayatım. Bir sorun mu var?"
"Kumsal derhal arka koltuğa geç, hemen!"
"Yankı ne oluyor!"
"Sakin olmalıyım sakin olmalıyım!"
"Yankı!"
"Kumsal! Frenler tutmuyor!"
Yankı'nın korku dolu gözlerine bakakaldım. Frenler tutmuyorda ne demek?
"Ne yapacağız!"
"Arka koltukta kal."
"Sen?"
"Kumsal, seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Çok korkuyorum. "
Her yeri kaplayan çığlığım arabanın hızla çarparak durmasıyla bitti.
×××××××××××××××××××××××××××××××××
Gözlerimi açtığımda bacağımda tarif edilemez bir acı vardı. Gözümün ucuyla arabaya sıkışmış bacağıma baktım. Sonra... Sonra hemen yanı başımda yatan Yankı'ya. Saçları toz olmuştu hep. Yüzündeki çiziklerden kan sızıyordu. Sessizce "Yankı" diyebildim. Gözlerini açıp iki saniyeliğine bana baktı. Sadece inliyordu. Konuşacak durumda değildi. Başım dönüyordu. Sanki tüm dünya sallanıyordu.
"Yankı...Yan-kı?"
Doğrulup bacağımı arabanın çöken parçasından acısada çıkardım. Sürünerek Yankı'ya doğru ilerledim. Yüzünü avuçlarımı içine aldım. Bulanık görüyordum çünkü göz yaşlarım sürekli akıyordu. O iyi değildi.
"Kumsal..."
Gözüm Yankı'nın karnına kaydığında tüm yol benim çığlığımla inledi. Arabanın camı yankının karnına saplanmıştı.
"Seni kurtacağım. Seni kurtaracağım! Seni seviyorum Yankı! Sakın uyuma! Ne olursun uyuma!"
Cebimden fırlamış olan telefonu elime alıp ambulansı tuşladım.
Adresi verirken Yankı'nın inlemesinin kesildiğini farkettim. Arkamı dönüp ona baktığımda gözlerinin tamamen kapalı olduğunu ve göğsünün inip kalkmadığını gördüm. Telefonu yere fırlatıp ona yaklaştım.
"Sevgilim?"
Bu kelime ağzımdan ilk defa bu kadar korkuyla çıkmıştı. Dua ediyordum, ağlıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum.
"Yankı uyan! Aç gözlerini!"
Dakikalarca onu sarsıp bağırmama rağmen bişey olmadı. Başını kucağıma alıp saçlarını kokladım. Teni buz gibi olmuştu. O bana dokunurken sıcaklığını iliklerime kadar hissettiğim sevgilim, buz gibiydi. Üşüyordu. Üzerimdeki hırkayı çıkarıp onun üzerine örttüm. Kalktığı zaman hasta olurdu. Çok hassastı onun bünyesi. İki soğuk havada hemen nezle olurdu.
Sonra mavi gözlerini göremiyordum. Açmıyordu gözlerini. Utandığında yaptığı gibiydi aynı.
Yanağındaki yaralara elim gitti. Lisedeyken maçta aynen böyle yaralanmıştı. Her tarafına bant yapıştırmıştım. Yine bandım olsa iyileşip kalkar mıydı?
Ya o cam? Karnından kanların çıkmasına neden olan o cam?
Ne yapacağımı bilmeden ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum. Ambulansın sesiyle yerimden kaldırılmam bir oldu. Sırtım sedyeye değdiği an düşüncelerim adeta kuş olup uçtu.

EVİMDEKİ RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin