Bölüm 17

742 93 9
                                    

(Bu bölüm itibari ile direkt olarak Liamh ve Arcana'nın ilişkisine adım atıyoruz arkadaşlar. Hayatımda ilk defa 17 bölüm boyunca yazdığım çiftlerin duygularını düşüncelerinde dahi saklamalarına izin vermemiştim pes ediyorum :D )

Arcana, kabul odası olarak adlandırılan büyük yeşil odaya girdiğinde ortadaki devasa masanın davetliler için hazırlandığını gördü. Anılarını zorlayarak hatırlamaya çalıştı genç kız. Son iki gün boyunca kaledeki her katı her odayı tek tek gezmişti. Her ne kadar ailesinin izleri silinip yeni bir yaşam alanına çevrilmiş olsa da bazı kısımlar hatırladığı gibiydi. Özelliklede kendi odası. Perdeler halılar ve çarşaflar değişmişti lakin Arcana yatağını tanımıştı. Uzun masanın etrafında turlarken kadınlardan biri yanına koştu. 

"Hanımım bir eksik mi var yoksa, söyleyin hemen yapalım."

"Yok." Genç kız kendisine heyecanla bakan kadına gülümsedi ardından masanın arkasında duran boyu beline kadar lakin duvardan duvara uzanmış dolabın üzerinde bulunan aynadaki gülümseyen yansımasını fark ettiğinde son zamanlarda değiştiğini hissetti. Sanki taş kalbi yumuşamış, içinde bir yerde yok ettiği duygular yeniden filizlenmişti. Aynı aynaya Liamh'ın annesinin görüntüsü yansıdığında telaş ile arkasına dönerken masa da duran birkaç çatal yere düştü. Arcana eğilip çatalları toplamaya koyuldu lakin Leydi Moire sert sesiyle onu ikaz etti.

"Toplama sakın onları. Çalışanlar ne işe yarıyor?"

Genç kız eline aldığı çatallar ile ayağa kalkıp kadının yüzüne baktı. Rhona kadar genç değildi lakin çok da yaşlı sayılmazdı. Altmışlarının ortalarında olmalıydı. Ona baktığında Liamh'ı görür gibi olmuştu. Adamın annesine olan benzerliği şaşırtıcıydı. Dikkatli bakışlarından rahatsız olan kadın üzerini kontrol ettiğinde Arcana çatalları gürültüden ötürü içeri koşturan bir başka hizmetliye uzattı.

"Yere düşen birkaç parça eşyayı kaldırmak ne beni yorar ne de kim olduğumu değiştirir." dedi sakin bir ses tonuyla. Kadın ise tıpkı Liamh gibi kaşlarını çatıp aynı mavi gözlerle ona dik dik baktı.

"Gerektiği gibi terbiye almamış olduğunun farkındayım Leydi Arcana lakin bundan sonra oğlumla yaşayacaksan ve dahası McAodha hanımı olacaksan temel görgü kurallarını bilmen gerekir."

"Çoktan McAodha hanımıyım." Arcana omuz silkti. 

"Ah tanrım!" Leydi Moire eliyle yüzünü yelleyerek etrafına bakındı. Biricik oğlu, koskoca Lord Liamh bu taşra kızıyla evlenmişti. Üstelik bu kız için prensesi dahi geri çevirmişti. Dilini şaklatarak kıza bir kez daha baktı. Gelini ona karşı aynı şekilde dilini şaklattığında ise başına giren ağrı ile oturacak bir yer aradı.

Arcana kötü görünen kadının yanına doğru koşup kolundan tuttu ve onu köşedeki koltuğa oturttu. "Bana sinirlenmeniz bir şey değiştirmeyecek Leydi Moire. Eğer oğlunuz iki sene boyunca peşimde koşturup benimle evlenmek için büyük uğraşlar vermemiş olsaydı muhtemelen daha çok seveceğiniz bir gelininiz olurdu."

"Neler oluyor burada?" Liamh sinir krizi geçirmekte olan annesine doğru yürüdü. Pembe elbisesi ile önünde eğilen Arcana'yı fark ettiğinde ise bıkkın bir nefes verdi. 

"Bu taşralı kız haddini oldukça aşıyor!"

"Giolla vadisinin Edinburgh'a yakınlığını düşünecek olursak McAodha klanı biraz daha taşrada kalıyor sanıyordum." Genç kız ellerini beline koyarak kadına baktı.

"Ah Tanrım!" Kadın yeniden yüzünü yellerken tiz bir ses çıkardı. Liamh ise Arcana'yı geriye çekerek annesini ayağa kaldırıp odanın dışına doğru zorda olsa götürmeyi başardı. Bu iki kadın ile ne yapacağını bilmiyordu Liamh. Lakin en uygun olanın annesi ve kardeşini McAodha klanının bir diğer toprağı olan kuzey yerleşkesinde yaptırdığı yeni kaleye göndermek olduğunun farkındaydı. Kaleyi McAodha hanımı ile yaşayabilmek için yaptırmıştı yeni ve ihtişamlıydı kız kardeşi de orayı oldukça seviyordu. Arcana için yeni ve eski ayırımının bir önemi olmadığının farkında olduğundan kendi yerini kımıldatmayacak olmak işine gelecekti. Annesini oturma odalarından birine yönlendirdikten hemen sonra kabul odasına döndü lakin Arcana'nın orada olmadığını gördüğünde gözlerini sıkıca kapatıp aklına gelen birkaç küfrü kendisini dinleyecek tek şey olan tabak çatallara doğru savurdu genç adam.

SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin