city of differences 'taekook

58//Kumsal

Günaydın👋🏻👋🏻

İyi okumalar dilerim~~~

..............

     Jeongguk bir sonraki sabah gözlerini açtığında henüz sabahın erken saatleriydi. Dün bedenen kendisini yoracak çok fazla şey yapmadığı için olsa gerek, epey erken kalkmıştı. Odanın sonuna kadar açık olan penceresini kapatan tül perde esen hafif rüzgarla kabarıyordu. Rüzgar içeriye denizin tuzlu kokusunu getirirken henüz kimseciklerin olmadığı sokaklardan denizdeki dalgaların sesleri de geliyordu. Güneş henüz yeni yeni doğuyordu. Bu yüzden olsa gerek dünyanın üzerine iç karartıcı bir grilik çökmüştü. 

Hava biraz serindi. Jeongguk bunu camdan esen rüzgar yüzünü okşadığında fark edebilmişti. Çıplak kollarındaki tüyler soğuk karşısında dikilmiş, içi ürpermişti bir anda. Yattığı yerde pikeyi üzerine almayı denedi ancak bu konuda pek de başarılı olamadı. Huzursuz bir yüz ifadesiyle kaşlarını çattı, başını eğip neden pikeyi çekemediğini sorguladı. Gördüğü şey zaten tek kişi için yapılmış olan pikenin çoğunluğunun Taehyung'un yattığı tarafa doğru kaymış olmasıydı. 

Dün akşam hep yaptıkları gibi sarılarak uyumuşlardı ancak yatak geniş olduğundan bir noktada birbirlerinden ayrılmış olmalılardı. Taehyung onun aksine kapı tarafına doğru kaykılmışken başını yastığa değil de şilteye yaslıyordu. Yatakta tek bir yastık vardı. Onu da kendisine bırakmış olmalıydı. Yastıktan rahatsız olmasa bile belli ki soğuktan rahatsız olmuştu. Son zamanlarda çok çalıştığı için bitkin düşen bedeninin bağışıklığı o kadar da iyi değildi, bu yüzden soğuktan çabuk etkilenmiş olabilirdi. Jeongguk ona pikeyi kendi üzerine aldığı için kızmaktan uzaktı. 

Yattığı yerde sırtını pencereye döndü. Biraz önce sıcakta olan sırtı gelen esintiyle böylece ürpermişti. Aslında kalkıp pencereyi de kapatabilirdi ama o zaman da terleyeceklerini düşünüyordu. Ayrıca, ayaklanmak istediğinden emin değildi. Spesifik bir nedeni yoktu. Yalnızca biraz daha biriciğine yakın kalmak istiyordu. Yatakta biraz onun tarafına kayıp onu belinden tutarak kendisine çekmesinin sebebi buydu. 

Jeongguk Taehyung'u belinden nazikçe kavradı. Onu uyandırmamaya dikkat  ederek yavaşça çarşafların üzerinde kendisine çekti ve bir an sonra yine aynı dikkatle başını kaldırıp yastığın üzerine yerleştirdi. Öteki türlü boynunun ağrıyacağından endişeleniyordu. İşi bittiğinde, başını yeniden yastığa yaslamadan önce ilk baştaki niyetinden uzaklaşıp pikeyi onun üzerine sıkıca örtmüş, eğilip dudaklarını alfanın hafiften şişmiş olan yanağına bastırmıştı. Dün yorulmuş olmalıydı. İkisi de normalde bu saatlerde kalkarlardı fakat o uyanma sinyali vermiyordu. Jeongguk burnunu tüy gibi onun yanağında gezdirdi, derin bir nefes aldı. Burnuna dolan koku hoşuna gitti. Kendisi gibi kokuyordu. Baştan aşağı. İnsanlar ona dikkat ederken Taehyung'u unutuyorlardı. Kendisinin de onu mühürlediği bir gerçekti. 

Bu gerçek, ona yapmayı düşündüğü başka bir şeyi hatırlatmıştı. Şifacıyı görmeleri gerekiyordu. Jeongguk mühür üzerine yaptığı araştırmaların hiçbirinde onlarınkine benzer semptomlarla karşılaşmamıştı. Bilgi almaları şarttı. Neyin içinde olduklarını ve bunun nelere yol açabileceğini öğrenmelilerdi. 

Jeongguk'un araştırmalarına göre mühür, kasaba kurtları ve vahşi kurtlar arasında popüler olan bir eşleşme yöntemiydi. Birkaç alt seviye şehirde de popülerdi ancak bu oldukça nadirdi. Bütün kıtada yer alan elliye yakın alt seviye şehirden yalnızca üç tanesinde bu duruma rastlamıştı. Orta ve ileri seviye şehirler arasında ise adı bile geçmiyordu. Jeongguk bunu gördüğünde, bilgisiz olduğu için kendisini suçlamayı kesmişti. 

Mührün amacı toplum içinde omeganın bir eşi olduğunu belli etmekti. Boyna verilen geniş bir ısırık iziydi ve anlaşılan çoğu durumda Taehyung'un kendisine verdiğinden çok daha büyük ve derin oluyordu. Isırığı alan taraf, veren tarafın feromonlarını kalıcı olarak üzerinde taşıyordu, kurtulmanın bir yolu yoktu. Hayat boyunca iki taraf için de tekti, ki bu biraz ürkütücüydü. Isırığı alan taraf öteki tarafın hoşuna gitmeyecek hareketlerde bulunduğunda mühür ağrı yapar, can yakardı. Veren taraf için böyle bir durum söz konusu değildi.